Yirmi sekiz üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenme olan Avrupa Birliği ya da kısaca AB 1992 yılında kuruldu. AB, tüm üye ülkeleri bağlayan standart yasalar aracılığıyla, insan, eşya, hizmet ve sermaye dolaşımı özgürlüklerini kapsayan bir ortak pazar (tek pazar) geliştirdi. Ulus üstü bir proje olan birlik, yıllar içinde yeni ülkelerin katılımıyla genişlemesini sürdürse de 2008'deki ekonomik krizle beraber, birliğin geleceği sorgulanır hale geldi. Pek çok uzmana göre, ekonomik krizin ardından, AB'nin taşıyıcısı olduğunu iddia ettiği evrensel demokratik değerler ve insan hakları gibi iddiaları da geçen zaman içinde yıprandı. Özellikle son yıllarda, birlik üyesi ülkelerde aşırı sağ partilerin yükselişe geçmesi, Charlie Hebdo saldırısının ardından Avrupa'da yaşayan Müslümanlara karşı gelişen hoşgörüsüzlük, tedirginlik yarattı. Demokrasinin kalesi olarak tanımlanan ve Batılı liderler tarafından sık sık övülen "Avrupa değerleri"nin temeli sarsılmış oldu.
Ülkeler bazında yaşanan ekonomik kriz ise siyasi süreçlerle birleşerek yeni krizleri beraberinde getirdi. AB'ye üye ülkeler arasında İrlanda, İspanya, İtalya, Portekiz ve Yunanistan bu birbiriyle bağlantılı iki krizden özellikle etkilenen ülkeler oldu. Yunanistan'da yapılan son seçimleriradikal sol SYRIZA'nın kazanması AB'nin geleceğine dair şüphelerin daha da artmasına, birlikten kopuşların tartışılmasına kadar vardı. Bu yıl İngiltere, İspanya, Polonya, Danimarka, Finlandiya, Portekiz ve Estonya'da genel seçimler yapılacak. Uzmanlara göre bu ülkelerdeki seçim sonuçları Avrupa Birliği'nin temelini daha da zayıflatma riski taşıyor.