İran, 5+1 Grubu ile 18 Ocak’ta yapılan “nükleer” görüşmenin ardından, diplomatik aktivitesini azaltmadı. 24 ve 25 Ocak’ta, ABD ve Avrupa Birliği (AB) temsilcileri ile ikili ve üçlü görüşme gerçekleştirildi. Nükleer diyalogun sürdürülmesi için 29 Ocak’ta İstanbul’da İran, İngiltere, Fransa ve Almanya dışişleri bakan yardımcılarının toplantısı planlanıyor.
"AB-İran nükleer diyalogunun tarihi, Birliğin üç üyesi İngiltere, Almanya ve Fransa’nın, dünya toplumu için beklenmedik şekilde ortaya çıkan İran nükleer sorunu için müzakereler yürütmeye başladığı 2003 yılına dayanıyor. Dönemin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Başkanı sıfatıyla İran heyetine başkanlık eder. Belli ilerlemeler kaydedilir. İran, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na ek protokolü imzalar. Meclis, bu eke onay vermese de ülke yönetimi, Ahmedinejat’ın iktidara geldiği 2005 yılına kadar bu ekteki talepleri yerine getirir. Ancak tüm başarılar, Ahmedinejat’ın irrasyonel politikaları ile toprağa gömülür. İran’ın nükleer dosyası, BM Güvenlik Konseyi’ne devredilir. Konsey, 2010 yılına kadar, İran’a karşı dört yaptırım kararını kabul eder. İran ile müzakereleri, AB ülkeleri dışında Rusya, Çin ve ABD’nin de dahil olduğu 5+1 Grubu yürütür. AB’nin sabrı, 2012’de tükenir ve Avrupalılar, ABD ve diğer ülkelerle birlikte, İran ekonomisine güçlü darbe indiren sıkı finansal ve ekonomik yaptırımlar kabul eder. Yaptırımlar yüzünden AB’nin İran’dan ithalatı, 17,3 milyar eurodan 0,8 milyara (2011), ihracatı ise 10,5 milyar eurodan 5,5 milyara geriler. Ancak Hasan Ruhani’nin İran cumhurbaşkanlığına seçilmesi ile başta nükleer alanda olmak üzere dış politikada değişiklik sinyali gelir."
Rus siyaset uzmanı Vladimir Yevseyev, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Hasan Ruhani’nin İran Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından nükleer müzakerelerdeki hava değişti. Kasım 2013’te Cenevre Anlaşması’nın –Ortak Eylem Planı’nın– imzalanması, 2014’te nükleer sorunun çözümünde, önceki 10 yıla göre daha fazla ilerlemeye vesile oldu. İran’a yaptırımlar yumuşatıldı. Yaptırımların tamamen kalkması umuduyla tüm Avrupa’dan işadamları Tahran’a yöneldi.”
Londra’da, Ekim 2014’te, potansiyel yatırım fırsatlarının tartışıldığı ilk Avrupa-İran Forumu çerçevesinde yüzlerce işadamı ve siyasetçi bir araya geldi. İngiliz BP, Fransız Total ve İtalyan Eni gibi dünya enerji devleri, İran ile yeniden işbirliğini kurdu. İran yönetimi, Avrupa için güvenilir enerji tedarikçisi olabileceklerini açıklıyor.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, geçtiğimiz günlerde Tahran’ı ziyaret eden Gürcistan Parlamentosu Başkanı David Usupaşvili ile görüşmede, “İran, doğalgazını Gürcistan üzerinden Avrupa’ya ihraç edebilir” dedi. Gürcistan dışında diğer yollar da var. Avrupa’nın enerji ithalatına bağımlılığı göz önüne alındığında büyük olasılıkla enerji, İran ve AB arasında kilit işbirliği alanı olacak.
AB’nin İran’a yönelik ekonomik ilgisi, Tahran’ın Avrupa istikametindeki siyasi faaliyetini de teşvik ediyor. Hem İran hem de AB, son aylarda, gerginliğin yatıştırılması için bazı tedbirler aldı. BM Genel Kurul’un Eylül 2014’teki toplantısında, Cumhurbaşkanı Ruhani İngiltere, Fransa ve Avusturyalı muadilleriyle görüştü. Hiç şüphesiz, bu görüşmelerde, nükleer alanda da karşılıklı anlayışa varıldı. İngiltere, Almanya, Fransa dışişleri bakanları ve AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi, geçtiğimiz günlerde, diplomasiye başarılı olması için azami fırsat vermek amacıyla İran’a karşı ek yaptırımların kabul edilmemesi çağrısında bulundu. Diploması hemen harekete geçti. Bu üç Avrupa ülkesi ile İran’ın dışişleri bakanları, 29 Ocak’ta İstanbul’da bir araya gelerek İran’ın nükleer sorununu çözmek için somut sorunları görüşecek.
Halihazırda İran, diplomatik çabalarını Avrupa Birliği üzerine yoğunlaştırıyor. Bu arada İranlılar, Avrupalı ortakları vasıtasıyla Amerikalılara, nükleer sorunda uzlaşmaya varılması için aralarındaki çatışmanın dozunu azaltmak gerektiğini mesajını vermek istiyor.
Rusya, tüm tarafları tatmin edecek ve müzakereler yoluyla elde edilecek uzun vadeli çözüme yönelik tüm çabaları destekliyor. Bu çözüm, İran’ın nükleer programının kesinlikle barışçıl amaçlı olduğuna uluslararası güveni ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na uygun olarak İran’ın nükleer enerjisini barışçıl amaçlar için kullanma hakkını garanti etmeli.