Dünya Nükleer Derneği (WNA) Kıdemli Danışmanı Philippe Costes, Sputnik’e verdiği demeçte hem Avrupa hem dünya çapında nükleer enerjinin artan bir öneme sahip olduğuna işaret ederek “Almanya, nükleere karşı. Ancak bu durum ne Avrupa’daki ne de dünya genelindeki eğilimi yansıtmıyor. Nükleer alana her gün yeni aktörler müdahil oluyor. Küresel ısınmayla savaşmak için en etkin yol nükleer enerjiye yönelmekten geçiyor” dedi.
‘Avrupa karbon emisyonunu sıfıra indirme hedefi için nükleere yönelmiş durumda’
Rosatom’un ana sponsor, Sputnik’in ise medya destekçisi olduğu 3. Nükleer Santraller Fuarı ve 7. Nükleer Santraller Zirvesi’nde açıklamalarda bulunan Costes, Avrupa’nın stratejisinde nükleer enerjinin önemli bir yeri olduğuna işaret ederek “Almanya’nın nükleer enerjiden vazgeçmesi, Avrupa’nın da nükleerden vazgeçtiği gibi bir yanılgının önünü açıyor. ‘Sıfır Karbon Taahhüdü’ stratejisiyle 2025’e kadar emisyonu sıfıra indirmeyi amaçlayan Avrupa Birliği’nin bu stratejiyi hayata geçirmesinde nükleer enerjinin çok büyük bir rolü var. Örneğin Fransa’nın güçlü bir nükleer stratejisi söz konusu. Keza Birleşik Krallık en fazla 20 yıl içerisinde nükleer kapasitelerini 19 GWe seviyesine çıkarma konusunda kararlılar. Onun dışında İsveç’in karbon emilimini sıfıra indirme hedefi için bu alana yöneldiğini söyleyebiliriz. Polonya ve Belarus da, nükleer santrallerin faaliyete geçmesi için çalışmalarını sürdürüyor. Nükleere karşı ülkeler yalnızca Almanya, Avusturya ve Lüksemburg diye sıralanabilir. Kısacası AB değil nükleerden çekilmek, tersine bu alana daha fazla yönelmiş durumda” dedi.
‘Japonya halen yeni santraller açıyor, ABD ve Çin nükleer enerjiyi artırıyor’
Peki, dünya genelinde nükleer enerjiye bakış açısı nedir? Costes bu soruyu “Dünyada da durum farklı değil. ABD, Çin ve Japonya… Bu ülkelerin hepsi nükleer enerjiden çok uzun zamandır etkin şekilde faydalanan ülkeler. Son dönemde artan yönelimi düşünüldüğünde, Çin’in tutumu zaten ortada… Japonya ise Fukuşima felaketinden sonra, nükleer enerji üretimini azaltmak zorunda kalsa da, halen yeni nükleer santraller açma yönünde planları mevcut ve uzun vadede de nükleer enerjiden faydalanmaya devam edecek. Nükleer enerji gelecekte de Japonya’nın toplam enerjisinin en az yüzde 20’sini karşılayacak seviyede olacak. ABD’deyse nükleer enerji, üretim maliyeti bakımından daha düşük olan kaya gazıyla zorlu bir rekabet içinde olmasına rağmen, pek çok eyalet nükleer enerji üretimine yönelmiş durumda. Yakın gelecekte ABD daha gelişmiş ve modüler reaktörlere yönelecek” ifadelerini kullandı.
‘20 yıl içerisinde dünya, bugünkünün 3-4 katı nükleer enerjiye ihtiyaç duyacak’
Dünya Nükleer Derneği olarak kendilerinin de karbon emisyonunun indirilmesini desteklediklerini savunan Costes “Dernek olarak karbon emisyonunun indirilmesinin insanlık için önemli olduğu görüşündeyiz. Üstelik bunu söyleyen bir tek biz değiliz. Bu ihtiyaca, Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporlarında da işaret ediliyor. Olası her senaryo, bizi dünyanın şimdikinin 3-4 katı nükleer enerjiye ihtiyaç duyacağı gerçeğine götürüyor. Dünyanın her yerinden bilim adamları, iklim değişikliğiyle mücadelenin yolunun nükleer enerjiye yönelmek olduğuna mutabık. Dünyanın her yıl ek 10-15 GWe nükleer enerjiye ihtiyacı var” diye devam etti.
Akkuyu NGS’nin Türkiye’ye etkisi ne olur?
İlk ünitesinin 2023'te hizmete girmesi planlanan ve yetkililerinin inşa sürecinin planlanana uygun gittiğini açıkladığı Akkuyu Nükleer Santrali'nin, Türkiye’ye etkileri neler olur? Sputnik’in bu sorusu üzerine Costes, “Bu sorunun yanıtı, daha önce nükleer santral sahibi olan ülkelerin durumuyla açıklanabilir. Ben daha önceki örnekler gibi bu santralin Türkiye’ye ekonomik güç ve istihdam sağlayacağını umuyorum. Bu santralin Türkiye’ye etkisi son derece olumlu olacaktır” dedi.
Genel kaygıların aksine nükleer enerjinin hem verimli hem de güvenli olduğuna değinen Costes “Nükleer enerji alanında halklarla doğru iletişimin kurulması şart. Çünkü bu enerji, istihdamdan, refaha, karbon emisyonunu azaltmaktan toplumların ekonomik kalkınmasına kadar pek çok pozitif etkiye sahip. Nükleer enerji, üretilen enerji miktarına göre en az ölüme sebep veren üretim biçimi” diye ekledi.