'Biden yönetimi iktidardan gidiyor ama savaşı kışkırtmayı ve saldırganlığı bırakmıyor’
16:04 20.11.2024 (güncellendi: 18:10 20.11.2024)
Ceyda Karan'la Eksen
Abone ol
Onur Sinan Güzaltan’a göre Rus kamuoyu, Ukrayna’da müzakereyi savunan Donald Trump’ın seçilmesini olumlu karşıladı. ABD’de iktidardan gidecek Joe Biden hükümetinin ATACMS kararı ile provokasyonu sürdürdüğüne dikkat çeken Güzaltan, 20 Ocak’ta Trump görevi devralana kadar zorlu bir süreç yaşanacağını belirtti.
Amerika’nın önde gelen yayın organlarından New York Times, Joe Biden hükümetinin uzun menzilli ATACMS füzelerinin, Ukrayna ordusu tarafından Rus topraklarına karşı kullanılmasına onay verdiğini yazdı. Haberin üzerinden bir gün geçmeden Ukrayna, altı adet ATACMS füzesiyle Rus topraklarını hedef aldı.
Rusya Savunma Bakanlığı, füzelerin beş tanesinin havada imha edildiğini açıkladı.
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, daha önce yaptığı açıklamalarda bu tür uzun menzilli kompleks füze sistemlerinin, Ukrayna ordusu tarafından tek başına kullanılamayacağını belirtmişti. Putin’in açıklamasına göre bu tür gelişmiş silah sistemleri, uydu, GPS ve benzeri ileri bilişim ve iletişim teknolojileri ile entegre halindeler ve isabetli şekilde kullanılmaları için gelişmiş teknolojiye ihtiyaç duyuyorlar.
Vladimir Putin, Ukrayna bu tür teknolojilerden yoksun olduğu için uzun menzilli füze saldırılarının ancak bir NATO ülkesinin yahut ABD’nin müdahalesi ve doğrudan katkısı ile mümkün olabileceğini kaydetmişti.
ABD’nin yeşil ışığı sonrası Ukrayna’nın yaptığı provokasyondan sonra, Putin’in bu sözleri akla geldi. Diğer yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD’nin tansiyonu yükselttiği bu ortamda, yeni nükleer doktrini imzalayarak yürürlüğe koydu.
ABD yönetiminin resmen onaylamasa da Ukrayna’ya uzun menzilli füze kullanımına onay verdiği yönündeki iddiaları, haberlerin basına yansımasından sonra Ukrayna’nın ATACMS füzeleri ile Rus topraklarını hedef almasını, ABD kışkırtıcılığının Rusya’da nasıl karşılandığını, Rus toplumunun kültürel yapısını ve Donald Trump’ın seçimleri kazanmasının Rus kamuoyu tarafından nasıl karşılandığını, Rusya’da bulunan avukat ve yazar Onur Sinan Güzaltan ile konuştuk.
‘Biden yönetimi iktidardan gidiyor ama savaşı kışkırtmayı ve saldırganlığı bırakmıyor’
Ukrayna’da Batı’nın kışkırtması ile Minsk antlaşmasının uygulanmaması ve sonunda Rusya’nın özel askeri operasyon düzenleme kararı almasının ardından yaşananların özetini geçen Onur Sinan Güzaltan, özellikle Moskova’ya yapılan dron ve terör saldırıları sonucunda Rusya’da Biden yönetimine karşı büyük bir antipati oluştuğunu belirtti. Donald Trump’ın seçilmesi sonrası ABD Başkanı Joe Biden’ın uzun menzilli ATACMS füzelerinin Rusya’ya karşı kullanılmasına yeşil ışık yakmasını değerlendiren Güzaltan, Ukrayna’da barışı savunan Trump 20 Ocak’ta koltuğa oturmadan önce Biden’ın büyük bir provokasyona giriştiğini söyledi:
“Moskova’da bugün Amerikan Büyükelçiliği önünden geçme fırsatım oldu. Büyükelçiliğin önünde bir gösterici, ‘Amerikan şehirlerini nükleer bombayla vurmayı talep ediyorum’ şeklinde bir pankart tutuyordu. Rusya’daki bu hava, Rus basınında da yer alıyor. Rus medyasını takip edenler, Rusya’nın yeni nükleer doktrin açıkladığını ve geri adım atmayacağını açıkladığını görebilir. Biden, Rusya’ya karşı sürekli tansiyonu yükselten bir siyaset izledi. Bütün süreci hatırlayın. Moskova’ya dron saldırıları yaptılar. Rusya’da pek çok önde gelen düşünüre ve gazeteciye bombalı suikastlar düzenlediler. Moskova’nın içerisinde büyük bir terör saldırısı yapıldı. ABD, İngiltere ve Ukrayna istihbaratının bu saldırıyı düzenlediği biliniyor. Kursk’a saldırdılar. Ukrayna’ya F-16 savaş uçakları verdiler Rusya’nın kırmızı çizgilerine rağmen. Son olarak ATACMS hikayesi geldi ve Ukrayna, bu füzelerle Rusya’ya saldırdı. Rusya, bu süreç boyunca sürdürdüğü özel askeri operasyonun çizgisinden sapmadı ve bunu sistematik bir biçimde uyguladı. Amerika tarafından yapılan provokasyonlar, Rusya’nın askeri, siyasi ve ekonomik dengesini bozmadı. Şimdi de böyle bir durum var fakat işin nereye gideceği belli değil. Biden yönetimi çok saldırgan ve sürekli kışkırtıyor. Üstelik bu gidecek bir iktidar. Yanılmıyorsam 20 Ocak’ta görevi devredecek bir Biden iktidarından bahsediyoruz. İki taraf için de büyük bir açmaz. Yeni gelecek ABD iktidarı, Rusya ile anlaşmayı vadediyor. Trump’ın oğlunun attığı tweetler, Elon Musk’ın paylaşımları ortada. Hepsi Biden’ı savaşı kışkırtmakla suçluyor. Bu konjonktürde 20 Ocak’a kadar geçecek bir süre var.”
‘Trump’ın seçilmesi Rus kamuoyu tarafından olumlu karşılandı’
ABD’de başkanlık seçimlerini Donald Trump’ın kazanmasının Rusya’da olumlu karşılandığını aktaran Güzaltan, bunun en büyük sebebinin Biden’ın savaşı kışkırtan politikaları olduğunu vurguladı. Güzaltan’a göre bir diğer etmen ise, Donald Trump’ın ve ekibinin Ukrayna’daki sorunu Rusya ile müzakere yaparak çözme vurgusu oldu:
“Biden’dan sonra kim gelse açıkçası Rus tarafı olumlu karşılayacaktı. Dolayısıyla Trump’ın da gelişi, ilk dönemi ve seçim kampanyasındaki açıklamalar da göz önünde bulundurulursa, daha olumlu karşılanacaktır. Elbette Rus yönetimi temkinli yaklaşacaktır fakat Rusya’daki genel tepkiye bakarsak, Trump’ın seçilmesi olumlu karşılandı. Seçim kampanyasında birçok defa Ukrayna’da Rusya ile anlaşma yoluna gideceği yönünde açıklamalar yaptı. Genel stratejisi de anladığımız kadarıyla daha farklı. Trump’ın ilk dönemini hatırlayın. Avrupa ve Trump arasında, NATO konusunda çatlaklar oluştu. Ukrayna meselesi neden çıktı? Avrupa ile Rusya arasında gelişen ilişkileri baltalamak için ABD’nin kışkırttığı bir süreç bu. İşler, hayatın olağan akışına göre ilerleseydi eğer her şey farklı olurdu. Avrupa’nın enerji ihtiyacı vardı. Karşılıklı bir pazar var. Zaten komşular. Rusya ile işbirliğine evrilen bir Avrupa vardı. Fakat ABD, Ukrayna’da bu meseleyi provoke etti. Trump bu meseleyi bitirmek istiyor. Belli ki Avrupa ile farklı bir siyaset izleyecek. Bu, Rusların işine gelir. Daha çok Çin’e yöneleceği söyleniyor Trump’ın. Bu da öyle veya böyle Rusların işine gelir. Bu nedenlerden ötürü Trump’ın seçilmesi, Rusya’da olumlu karşılandı.”
‘Rus halkı, özel askeri operasyon sürecinde Putin’i destekledi’
Onur Sinan Güzaltan’a göre vatanseverlik duygusu yüksek olan Ruslar, iktidara geldikten sonra Sovyetler’in çöküş travmasını atlatmalarına yardımcı olan ve ülkeyi toparlayan Vladimir Putin’in politikalarını destekliyor:
“Burada geçirdiğim süre boyunca şunu fark ettim. Ruslar vatansever bir millet. Ülkelerini seviyorlar. Burası bir federasyon, farklı etnik ve dini gruplar var. Bunlara saygı duyuluyor. Sovyet geleneği var burada. Farklılıklara saygı duymayı özümsemişler Sovyet geleneğinde. Ama millet olgusunu korumayı ve vatan sevgisi kavramını da genç kuşaklara aşıladıklarını ve başarılı olduklarını görüyorsunuz. Avrupa’da da yaşadım ben bir süre. Oradaki gibi diğerlerini aşağılayarak yapmıyorlar bunu. Diğer kültürleri, halkları aşağılamıyorlar. O anlamda olumlu diyebileceğimiz bir milliyetçilikleri var. Avrupa’dan daha farklı bir vatanseverlik kavramı var. Ukrayna sürecinde yazarlarından şairlerine kadar Rusya’nın tüm değerlerine adeta küfür eden bir Batı bloku var. Haliyle Ruslar da milli değerlerine daha fazla sarıldı. Putin’i destekleme anlamında da Rus halkını görüyorsunuz. Sokakta insanlarla konuşunca da görüyorsunuz. 1990’larda Sovyetler’in yıkışıyla birlikte ağır bir yıkım yaşandı. Bunu gören kuşaklar, 2000’den sonra Putin’in gelmesiyle birlikte Rusya’nın toparlanmasına her anlamda şahit olmuş ve sahip olduklarını bırakmak istemiyorlar. Özel askeri operasyon ve devamındaki süreçte Rus halkı, Kremlin’i destekleyen bir tavır aldı.”
‘Rusya da bizim gibi bir Doğu toplumu’
Rusların da tıpkı Türkler gibi Batı ile Doğu arasındaki bir konumda yer alan bir Avrasya milleti olduğunu dile getiren Güzaltan, 1990’larda SSCB’nin dağılmasıyla birlikte yaşanan yıkımın unutulmamasının da Rus kimliğinde önemli bir etmen olduğunu vurguladı:
“Rusya da bizim gibi bir Doğu toplumu. Bir yandan da Batılı olmak da isteyen, Batı’nın ileri değerlerini kendi değerleri gibi kabul eden fakat davranış biçimi oldukça Doğulu bir toplum. Avrasyalılar aslında. Avrasyalılık biraz da bu. Türkler de Ruslar da bu koca dünyadaki Avrasyalı milletlerden. Birbirimize de benziyoruz aslında. Bu iki farklı kimlik her anlamda çelişkilere de neden oluyor fakat aynı zamanda büyük bir zenginlik de. Nevi şahsına münhasır bir düşünce biçiminizin olmasını da sağlıyor. Soğukkanlılık gibi özellikler belki de biraz da bu karakterin ürünü. Liderlik konusunda da böyleler. 1990’ları yaşayan kuşaklarla konuşursanız o yıkım çok büyük bir facia. Hem dışarıda kaybediyorlar hem içeride koskoca SSCB paramparça oluyor. Ekonomi çöküyor. Dağılmayan aile yok o süreçte. Hatta dağılmayan aileleri parmakla gösteriyorlar. Toplum tam anlamıyla atomize oluyor. Batılılar paramparça ediyor Rusları. Sonra yağma başlıyor, özelleştirmeler başlıyor ve oligarklar ortaya çıkıyor. Bunu gören bir kuşak var. Yeni kuşak da bu konulara ilgi gösteriyor. Vatansever bir damar var. Putin’in arkasında, yönetimin arkasında pozisyon alıyorlar. Evet, özel askeri operasyon başladığında azımsanmayacak sayıda Rus, ülkeyi terk etti. Fakat ana kütle kaldı. Yani liberal fikirdekiler zaten terk etti ülkeyi.”
‘ABD, Avrupalılara Soğuk Savaş dayatıyor’
Batı’nın kendi metotları ile Rusya’yı anlamayı beceremediğini kaydeden Güzaltan, diğer yandan ABD dayatmasına ayak uyduran Avrupa’nın, Rusya’ya karşı adeta Soğuk Savaş yürüttüğünü kaydetti:
“Batı, Rusya’yı anlıyor mu? Aslında bahsettiğim kimlik meselesi devreye giriyor. Bir yandan Doğulu, diğer yandan ilerici kesimleri Batı ile iş kurmuş bir toplum. Fransız kültürü bir dönem etkili olmuş. Ruslar bile kendilerini zor anlıyor. Rusların da kendi içerisinde bir kimlik arayışı var. Çok uzun zamandan beri olan bir şey bu. Aynı zamanda coğrafya çok büyük. Birçok etnik ve dini grup yaşıyor. Tarihine bakıyorsunuz. Moğol istilası var, Çarlık dönemi var. Sonra dünyayı yerinden oynatan Sovyet örneği var. Büyük bir geçmiş var fakat bir yandan da genç bir toplum. Bin yıllık bir kültür. Mezopotamya ile karşılaştırırsanız çok gençler. O yüzden çok dinamikler. Burada da ters taraflar yerine oturuyor bu son süreçle beraber. Evet, Putin pek çok şeyi temsil ediyor. Putin aynı zamanda Çarlık dönemini de, Sovyet dönemini de temsil ediyor. Rusya tarihindeki birçok farklı figürü ve argümanı kullanıyor. Kimi zaman Aleksander Nevski’ye atıf yapıyor, kimi zaman Sovyetlere. Batı kategorize etmeye çalışıyor Rusya’yı kendi metotlarına göre. Bu mümkün değil. Batı’nın algılayabileceği büyüklük ölçeklerinden daha geniş ve zengin bir yer burası. Dolayısıyla Batı’nın yapmaya çalıştığı sınırlandırmalar gördüğüm kadarıyla Batı’nın Rusya’yı anlamadığını gösteriyor. Elbette Batı içerisinde de Rusya’ya makul bakan hareketler var. Fakat şu anda Batı’ya egemen olan Amerkancılık, komşusundan kopmuş durumda. Biraz bizim Soğuk Savaş’taki halimize benziyor. Rusya komşumuzdu ama doğru düzgün ilişkimiz yoktu. Avrupa’nın da durumu buna benziyor. ABD, Avrupalılara Soğuk Savaş dayatıyor komşularına karşı. Avrupalı yöneticiler de buna itaat ediyor. Bu iş çok ciddi. Umalım ki bu geçiş süreci normal şekilde ilerler. Çok daha ağır yıkımlara sebep olabilir. İki büyük nükleer kuvvetten bahsediyoruz. Umarız ki aklıselim bu sürecin sonunda galip gelir.”