''PARTİLİLERİN OYLARI DEĞİL LİDERLERİN SÖYLEDİKLERİ GEÇERLİDİR' DENİYOR'
"Hatırlanacağı üzere 16 Nisan 2017'de oylanan Anayasa değişikliği metni Türkiye için kurtarıcı olarak sunuldu. Bunun bütünü olarak 2019 seçimlerinden sonra yürürlüğe gireceğini 3 maddesinin hemen yürürlüğe girmesinin söz konusu olduğunu hatırlayalım. Bu metin de olağanüstü koşullarda oylatıldı, ona rağmen yüzde 50-50 sonuç çıktı. Anayasa suçu var: 11. madde yürürlükte. Bütün devlet organlarını bağlayıcı niteliktedir. Normlar hiyerarşisi, yasa ve tüzük şeklinde sıralanır. Birçok KHK Anayasa'ya aykırı olduğu gibi hukuken yok hükmünde olduğu iddia edilebilir. Anayasa'nın açık maddesi varken 26 ağustos ve 24 haziran gibi tarihlerin konuşulması Anayasa dışıdır ve demokratik kurallara da aykırıdır. Bir devlet yönetiminde geçerli olması gereken asgari kurallara da aykırıdır. Çoğunluğu oluşturan milletvekillerin oylarına hakaret bu. ‘Partilerin oyları değil bizim ağzımızdan çıkan söz geçerlidir' demek oluyor.
'SEÇMENLERİN SEÇİMLERİNE HAKARET GİBİ'
'Anayasa değişikliği gündeme geldiği zaman bu değişiklik olağanüstü hal (OHAL) ortam ve koşullarında olmaz. Bu karşılaştırmalı anayasa hukukunun temel kurallarına aykırıdır dedik' ama Başbakan Binali Yıldırım, ‘Bu OHAL koşullarında yapılmayacak ki' dedi. Ama sözünü tutmadı veya tutamadı. Yıldırım, başbakanlık yetkilerini kullanmak yerine kendisine verilen talimatları yerine getirmeye indirgenmiş halde.
'OBJEKTİF BİR NEDEN OLMADIĞI HALDE SEÇİMİ ÖNE ALIP OHAL'İ UZATMAK BÜTÜN YURTTAŞLARA HAKARETTİR'
Seçimin sonuçlarını demokratik olarak nitelendirmek mümkün olmayacak. Bu 16 Nisan seçimlerinden de daha zor şartlarda yapılacak. Ama bu, Türk demokratlara önceden kazanılmış iktidar algısının kırılması için mücadele etme fırsatı veriyor. Bu devam ederse çok daha otoriter rejimlere doğru kayacağını bilmek, bir anayasal demokrasi bloğu oluşturmak suretiyle bu baskıcı ortamda bile doğru bilgi vermek gerekiyor. Bunun dışında bir demokrasi mücadelemiz yok."