Türkiye-Rusya ilişkilerindeki stratejik başlık olan enerji konusunda Moskova Devlet Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Kerim Has, Sputnik'e değerlendirmelerde bulundu. Enerji alanının iki ülkenin ilişkilerindeki "stratejik başlık" olduğuna işaret eden Has "Son dönemde ortaya çıkan önemli projelerin başında Türk Akımı geliyor. Türk Akımı, Rusya için önemli; Ukrayna'yı baypas eden bir proje. Bu proje 2014 Aralık ayında Putin'in Türkiye'yi ziyaretinde gündeme gelmiş, uçak kriziyle rafa kaldırılmış ancak 2016 Ekim ayında imzalanan anlaşmayla yeniden gündeme gelmişti. Şimdi ise iki hattın inşasında 700 kilometreye yakın mesafe alındı" dedi.
Has "Birinci hat, Türkiye'ye gaz tedarikini ön görüyor. Türkiye halihazırda Rusya'dan Batı Hattı ve Mavi Akım'dan alıyor.Türkiye, doğalgazı Mavi Akım'dan direkt diğerinden Battı Hattı'ndan ise Ukrayna üzerinden olmak suretiyle alıyor. Battı Hattı'nın kapasitesi 14 milyar metreküp, Türk Akımı'nın her bir hattının kapasitesi 15.75 milyar metreküp. Türk Akımı'nın birinci hattının tamamlanmasıyla tedarikte küçük bir artış olabilir" diye devam etti.
Türk Akımı'nın Türkiye'nin Rusya'dan doğrudan doğalgaz tedarik edecek olması itibarıyla ülkenin enerji güvenliğini katkı sağlayacak bir proje olduğunun altını çizen Has "İkinci hatta ise, gazın Türkiye üzerinden Avrupa'ya sevkiyatı söz konusu Ama henüz Rusya tarafı Avrupalı ortaklarıyla nihai bir zemin bulabilmiş değil. Özellikle Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinde görüş ayrılıkları olduğu için süreç nihai hale gelmedi. Gazın hangi ülke üzerinden gazın sevk edileceği netleşmiş değil. Rusya ikinci hattı inşa ettikten sonra TAP boru hattına da gaz tedarik edebilir. Bu ucu açık bir süreç. Hem bu süreçteki belirsizlikler hem de 2019 yılında Ukrayna ve Rusya'nın transit gaz anlaşmasının sona ereceği göz önünde bulundurulduğunda, 2018'in çetin müzakerelerin gerçekleşeceği bir yıl olacağı söylenebilir" dedi ve ekledi:
"Bu proje, her ne kadar bu Türkiye'nin enerji ‘hub'ı olması bağlamında gündeme gelse de; Türkiye'nin daha çok bir koridor olarak rol alacak olması söz konusu.Transitten gelir elde etme konusunda da henüz bir netlik yok. Yani bu proje Türkiye'nin enerji koridoru rolünü perçinleşecek."
Moskova Devlet Üniversitesi'nden Dr. Kerim Has, temeli Aralık ayında atılan Akkuyu Nükleer Santrali'nde gelinen nokta ve proje kapsamında 2018'de gerçekleşmesi beklenen gelişmeleri de Sputnik'e aktardı. Santrale ilişkin çözülmesi gereken pürüzün Rus şirketler ile Türk şirketler arasında masrafların ortaklaşa üstlenilmesi olduğuna ve bu konudaki çabaların sürdüğüne işaret eden Has şunları söyledi:
"Akkuyu'da gelinen nokta, Türkiye'nin masrafları üstlenmesi idi. Rus Rosatom şirketi yüzde 49'u Türk şirketlere devretmek istiyor. Bu da, yaklaşık 25 milyar dolarlık proje için Türk şirketlerinin 10-12 milyar dolar gibi yatırımı üstlenmek zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Ben 2018'de bu konuda büyük ölçüde çözüme gidileceğini düşünüyorum. Türkiye-Rusya arasında başta Suriye'de giden iş birliğine ilişkin olmak üzere başka alanlarda pürüz veya anlaşmazlık çıkmazsa, süreçte önemli ilerlemek olacağını düşünüyorum. Sadece Akkuyu'da değil, biraz önce bahsettiğim üzere Türk Akımı'nda ve hatta Rosneft'in Irak Kürdistanı'ndan Avrupa'ya satmayı planladığı doğalgaz için imza attığı boru hattı projelerinde de önemli gelişmeler olacağına inanıyorum."
Rusya ekonomisi uzmanı Tuncay Turşucu ise, Türkiye ve Rusya'nın uçak krizinin ardından hızla toparlanışa geçen ticari ilişkilerini Sputnik'e değerlendirdi. İki ülkenin ticaret hacminin yeniden artış profili içerisinde olduğuna işaret eden Turşucu şu değerlendirmelerde bulundu:
"2015 yılında bugüne ilk defa bu yıl yukarı doğru bir ivme kazandı. Oldukça zorlu bir süreç geride kaldı. 2012-2013 yılında Rusya'yla ticaret hacmimiz 32-33 milyar dolar seviyelerine ulaşmıştı. 2016'da bu rakam 17 milyar dolara kadar düşmüş; 2015'i ise 24.4 milyar dolarla bitirmiştik. Ancak 2017 yılında Ocak-Ekim arasındaki 10 aylık dönemde 17 milyarı yakaladık. Bu da 2016'nın tamamına ait rakamı, 10 ayda yakalamış olmamız anlamına geliyor bu. Geçen yıla göre Rusya'ya yaptığımız ihracat yüzde 61, ithalatta da 21'lik bir artış oldu. 2018'de de iyi bir rakam yakalayacağımızı öngörüyoruz. Rusya'yla domates başta olmak üzere ve çeşitli narenciye ürünlerinden adımlar atıldı. Ancak domates satışları Kadım ayından itibaren olduğu için bütün yılı çok fazla etkileyemedi. Ancak 2018'i başından beri etkileyeceği için bu rakam da daha da yükselecek ve seneye ticaret hacim rakamlarımızı 20 milyarı zorlayacak."
Turşucu, Akkuyu Nükleer Santrali ve Türk Akımı gibi projelerin yanı sıra charter seferlerinin yeniden başlatılmasıyla birlikte artan turist sayıları ile iki ülkenin ortak yatırım fonu kurulmasına yönelik anlaşma imzalamış olmasının da ticari ilişkilere yönelik olumlu etkisine işaret etti.
Ortak yatırım fonunun hem ikili ilişkiler hem de cari açığın kapatılması için çok önemli bir adım olduğuna işaret eden Turşucu "Zaten bu fonun amacı dolara karşı yerel para birimlerini güçlendirmek. Türkiye, cari işlemler açığı veren bir ülke. Ve bununla ilgili yapılacak pek çok şey var. Bu kapsamda biz de komşu ülkelerle kendi para birimlerimizle ticaret yapma kararı almıştık. Ancak bu konuda henüz emekleme aşamasındayız. Yerel para birimi üzerinden ticaret, toplam cari işlemleri hesabımız içerisinde çok önemli bir yere sahip değil. Petrolü ve doğalgazı ruble cinsinden aldığımız gün bu süreç emekleme aşamasını geçip ciddi bir yere gidecektir" dedi ve şöyle devam etti:
"Türkiye'nin enerjiye ödediği parayı çıkarırsanız Türkiye'nin cari fazlası var. Bütün dövizimizi enerjiye veriyoruz. Ancak enerji fiyatları dolar cinsinden hesaplanıyor. Bize enerji satan ülke Rusya. Rusya ödemeyi bizden ruble olarak alsa, bizim açımızdan problem olmayacak ama Rusya'nın da dünyaya dolar olarak ödeme yükümlülüğü var. Zor bir konu ama yerel para birimine geçiş yönünde bir adım atılırsa çok olumlu olur."