Ayrıca Rusya'nın Suriye'ye yönelik askeri hamlesi, Suriye'deki Batılı devletlerin çözüm umudu tekelini kırmakla kalmadı; çözümün eksenini de Batı'dan Doğu'ya kaydırdı. El Nusra ve Türkiye destekli muhalif grupların kontrolündeki İdlib'te gerilimi azaltma bölgesi oluşturulması yönünde karar çıkan Astana görüşmeleri de Rusya'nın bu stratejik ve sistematik çabalarının en güncel ve en kilit örneği oldu. Zira Astana görüşmeleri, 2012 yılından beri devam eden Cenevre görüşmelerinin aksine yedi yıla yakın süredir ilk kez çatışmaların sona ermesini son derece olası kıldı.
Rusya'nın Eylül 2015'te Suriye ve bölgenin seyrini değiştiren askeri müdahale hamlesini, ülkedeki gelişmeleri büyük ölçüde yerinde takip eden Gazeteci Musa Özuğurlu, Sputnik'e değerlendirdi. Rusya'nın operasyonlarına Suriye ordusunun dünyanın neredeyse her bölgesinden gelen militanlarla savaşmak durumunda kaldığı oldukça zor bir dönemde başladığına işaret eden Özuğurlu "Suriye'nin dört bir sınırından ülkeye militanlar sızıyordu. Çok sayıda cephe açılmıştı. O dönemde sahil bölgesi olarak adlandırılan Lazkiye ve Tartus gibi şehirler de tehlike altına girmişti. Rusya, tam bu koşullar altında ve doğru zamanı beklemek suretiyle Suriye'ye giriş yaptı" dedi.
Rusya'nın Suriye'yle müdahalenin iki önemli sonucu olduğuna işaret eden Özuğurlu "Suriye'ye militan gönderen veya Suriye'deki grupları destekleyen ülkeler hem yeniden pozisyon almak hem de daha dikkatli davranmak zorunda kaldı. Militanlar ve örgütler de Suriye'de rahat hareket edemez oldular. Rusya, askeri gücü çok büyük bir devlet. Suriye'ye girmeden bir takım stratejiler geliştirdi. Bu yüzden Rusya, Suriye'ye girer girmez başta özellikle IŞİD ve El Nusra üzerinde net bir etki görmeye başladık. Dünya basınında Rusya'nın IŞİD'le mücadele etmediği yönündeki haberlerin aksine, Rusya ilk andan itibaren IŞİD'i hedef aldı hatta IŞİD'e yönelik ilk iki büyük darbe Hama'nın ilçesi Selimiye ilçesi ve İdlib'e bağlı Cebelizavi bölgesinde vuruldu" diye konuştu. Rusya'nın Suriye ordusunun ülkenin çok büyük bir alanına yeniden hakim olmasındaki rolünün önemine değinen Özuğurlu "Rusya'nın Şehir savaşına hazır olmayan Suriye ordusuna desteğinin çok önemliydi. Rusya'nın sürece müdahil olması, bugünkü sonuçları yaratmada büyük bir etkiye sahip oldu" dedi.
Özuğurlu "Rusya uzun vadeli ve akılcı düşündü. Sahadaki gerçekliğin ne olduğunu Rusya, uluslararası topluma anlatıyordu. Ama devletler, Rusya'nın işaret ettiği gerçekleri görmek istemedikleri için, Suriye'ye girmek durumunda kaldı. Rusya'nın Suriye'ye girişi içeride de bir uzlaşma sağlamayı hedefledi. Sonuç itibarıyla Suriye'de iki taraf olduğunu söyleyebiliriz başından beri: Bir tanesi Suriye yönetimi, bir tanesi de çoklu bir yapı olarak değişik örgütler. Bunlar IŞİD ve El Nusra boyutunda örgütler değil, dışarıdan desteklenen irili ufaklı bir çok örgüt. Rusya bu alana girmiş olmakla, yönetime karşı savaşan bu örgütlere üçüncü bir taraf olarak güvence vermeye başladı. Bunu verdikten sonra şu ana 1500'e yakın noktada ateşkes sağlandı. Bu Rusya'nın başarılarından en önemlisi. Rusya iddiaların aksine kendi menfaati için değil, ülkede barış sağlamak için bulunuyor" ifadelerini kullandı.
‘SURİYE'DE ARTIK İMAR, EKONOMİ KONUŞULUYOR'
Suriye'de gündemin artık ‘çatışmalar' değil kriz sonrası ekonominin düzeltilmesi gibi konular olduğuna işaret eden Özuğurlu "Rusya'nın hamlesi sonrası pek çok örgüt anılmaz hale geldi. Sadece IŞİD, El Nusra gibi El Kaide bağlantılı örgütler kaldığı için halk artık savaşın bittiği algısı içinde; psikolojik üstünlük artık Suriye yönetiminde. Suriye'de askeri operasyonların tamamen sona ermesinin ardından, anlaşmaya imza atan oluşumlar içerisindeki militanların, ki bir kısmı halkın parçası, normale dönmesi için çalışmalar yapılıyor. Bu da Şam yönetiminin psikolojik üstünlüğünü artırıyor. Milyonlarca kişi artık geleceğe daha rahat bakıyor. İki hafta önce Suriye'deydim. Orada artık imar, ekonomi konuşuluyor. Daha da ötesinde hangi grupların yönetim içerisinde yer alacağı, kendi bulundukları yerel bazda ne şekilde rol oynayabileceği konuşuluyor" dedi.
Peki Rusya Suriye'ye girmeseydi ülke şu an ne durumda olurdu? Özuğurlu, bu soruyu "Suriye, Rusya olmasaydı muhtemelen bölünmüş, bölgelere ayrılmış veya iç savaşa tanıklık ediyor olurdu" diye yanıtladı:
"Şam içerisinde de çok büyük çatışmalar olacak ve Suriye birkaça bölünecekti. Böyle bir aşamadan sonra pek çok ülke pay kapmak için doğrudan müdahalede bulunacaktı. Bu bölge için büyük bir kaos demekti. Çünkü işin Suriye boyutu hariç, Türkiye-İran-Suudi Arabistan ekseni ve Lübnan içindeki Hizbullah'ın İran bağlantısı ve İsrail boyutu var. Bu tarafların bir kısmı çıkar, bir kısmı destek için büyük bir mücadeleye girecekti. Suriye'ye yönetimin kontrolündeki bölgelerin işgaline an kala giren Rusya bütün bu olası senaryoların önüne geçti."
Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Kürtlerin özerklik türü bir yönetim istediğini ve bunun müzakere edilebileceği yönündeki ifadelerini hatırlatan Özuğurlu "Bakanın açıklamaları, Kürtler konusunda da Rusya'.nın Suriye'de istediği noktaya gelindiğini söyleyebiliriz. Zira, Rusya daha önce Astana görüşmeleri sırasında Kürt unsurunun da içinde yer aldığı anayasa önerisi Rusya tarafından dileme getirilmişti. Rusya akılcı olan ve Suriye gerçeğine uygun ajandada ilerliyor" dedi ve ekledi:
"Rusya başından beri Suriye'de herkesin uzlaşı sağlayabileceği bir barış ortamının tesis edilebileceğini ve durumun Batı medyasına yansıdığı gibi olmadığını en başından beri diplomatik yollarla bütün dünyaya anlatmaya çalıştı. ABD'yi sahada karşılığı olmayan bir siyaset götürdüğüne ikna etti. Türkiye de Rusya'nın gerçeklerini gördü. Hatta Katar ve Suudi Arabistan da bunu görenlere dahil. Bir takım pazarlıklar devam etse de bölgede Amerikan gerçekliği olmadığı anlaşıldı. Diğer yandan Türkiye'nin bölgede bütün ülkelerin yararına siyaset gerçekleştirmenin ancak bölge gerçekliği aracılığının yanı sıra Amerikan ve Batı projelerinin ‘taşeronluğunu üstlenmeyerek' olabileceğini anladı. Türkiye, çözümün Rusya-İran ekseninden geçtiğini anladı. Türkiye açısından artık tek sorun Kürtler. Artık Türkiye'nin rakibi ABD. Ancak ABD, diğer bölge ülkelerini de karşısına almış olması itibarıyla bölgede kalıcı olamayacak gibi görünüyor. Bu sürecin katalizörü de Rusya oldu."
Peki, Rusya'nın Türkiye'nin bölge siyaseti üzerindeki etkisi ne? Ya da bir başka deyişle Suriye'nin kuzeyindeki Rusya varlığı Türkiye'ye güven telkin ediyor mu?
Sputnik'e konuşan AK Parti İstanbul Milletvekili ve Türk-Rus Toplumsal Forumu Eş başkanı Ahmet Berat Çonkar göre, Rusya ve Türkiye, Suriye konusunda aynı nokta buluşma yolunda ilerliyor. Bölge ülkelerinin Astana süreciyle birlikte sahaya yansıyan mutabakatına dikkat çeken Çonkar şöyle diyor:
"Özellikle aşırıcı terör örgütleri, Suriye muhalefetinin meşru taleplerini istismar ederek, gasp ederek alanda hâkimiyet kurmaya, orada şiddet ve her türlü hukuk dışı işlere girerek bir istikrarsızlığa neden oldular. Bunu hem Türkiye hem Rusya görüyor ve özellikle Astana süreciyle birlikte bu konuda önemli adımlar atıyorlar. Suriye'de de bir siyasi geçiş süreciyle istikrarın elde edilebilmesi için terör örgütlerinden buraların arındırılıp muhaliflerle Suriye'deki rejimin siyasi bir çözüm üzerinden bir çıkış yolu bulması en doğru çözümdür. Daha önce Halep'te şimdi de İdlib üzerinde bir çalışma yürütüldüğünü biliyoruz. Suriye'nin terör örgütlerinden de buraların arındırılması için doğru hamlelerin devam edeceğini umuyoruz."
‘TERÖR ÖRGÜTLERİ BÖLGEDE HAKİMİYET KURMAMALI'
Suriye ve Irak'ta toprak bütünlüğüne yönelik tehditlerin Rusya'nın prensiplerine de uymadığını söyleyen Çonkar "Bu konuyla alakalı olarak bizim özellikle ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin, PKK'nın bir kolu olan YPG'ye doğrudan silah yardımı yapması, askeri eğitim vermesi, bir anlamda ordu donatır gibi bir terör örgütünü desteklemesi konusunda net ve açık eleştirilerimiz var. Rusya'nın tutumuna baktığımızda ise Rusya, Suriye Kürtleriyle olan ilişkisine geniş bir çerçeveden baktığını bize söylüyor. Burada PKK ya da YPG'ye bir anganjman olarak değil de bu yapının tamamıyla ABD ya da diğer devletlerin kontrolü altına girmemesi bakımından kendisinin Suriye Kürtleriyle ilişkili yaklaşımlarını yönetme açısından bir ilişki geliştirdiğini ve Türkiye'nin aleyhine olacak hiçbir bölücü harekete destek vermeyeceğini iletiyor. Türkiye'nin beklentisi, terör örgütü olarak gördüğümüz ve bize zarar veren PYD/YPG'nin Türkiye'nin sınırlarında hakimiyet kurmaması. Bu noktada Rusya'nın Türkiye ile aynı dalga boyuna geleceğini ben ümit ediyorum" dedi.
Rusya'nın Türkiye'ye bakış açısı noktasında daha da yaklaşacağını ümit ettiğini aktaran Çonkar "Gerek Suriye gerekse Irak'taki gelişmelerin terör örgütleri üzerinden, devlet dışı birtakım yapılanmalar üzerinden bölünme ve parçalanmaya yönelik projelerin hayata geçirilmesinin Rusya'nın da çıkarlarına ve prensiplerine uymayacağını düşünüyorum" diye ekledi.
Suriye denkleminin önemli bir bileşeni de kuşkusuz Kürtler. Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS), Başkanı İbrahim Bıro, Rusya'nın Suriye'deki varlığına ilişkin Sputnik'e değerlendirmelerde bulundu.
Kürtlerin Rusya'yı Suriye'de IŞİD mevzilerini vurması hususunda desteklediğini ifade eden Bıro "Rusya, Suriye'de teröre karşı etkin şekilde mücadele ediyor. IŞİD'in bitirilmesi konusunda Rusya ile koalisyon güçleri arasında bir anlaşma var. IŞİD'in içinde bulunduğu durum günden güne daralıyor. Örgüt, günden güne zayıflıyor. IŞİD özellikle Suriye'nin kuzeyinde azaldı. Kürtler Suriye'de Rusya'nın IŞİD mevzilerini bombalanmasını istiyor. Suriye'de terörün bitirilmesini halk çok istiyor çünkü terör bitse durum biraz normalleşir" dedi. Rusya ile ENKS ilişkilerinin iyi olduğunun altını çizen Bıro, şöyle devam etti:
"Bu ay Rusya Dışişleri Bakanlığı'nı ziyaret ettik. Daha öncede Erbil'de Rusya konsolosluğu ile görüştük. Rusya ile ilişkilerimiz iyidir. Rusya'da Suriye'de önemli ve etkili bir güçtür. Rusya Suriye çözümünde önemli bir aktördür. Rusya, Suriye sorununun siyasi çözümünü istiyor. Rusya'nın Suriye sorununun çözümüne büyük bir katkı yapacağını umut ediyoruz. "