Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 10 ilde oluşturulacak polis güvenlik noktalarına ilişkin "Kapsamlı bir eylem planı iskeleti oluştu. Bunun bir kısmı sağlanmış olan güvenliğin sürdürülmesiyle ilgilidir. Bu anlamda yeni karakolların, özellikle terörden temizlenmiş bölgelerde kalıcı olacak bazı emniyet unsurlarının bulunması için İçişleri Bakanlığı'mız çok titiz bir çalışma yaptı" dedi.
Kurtulmuş, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme dair soruları yanıtladı.
Operasyonlarla ilgili özellikle son günlerde hayatını kaybeden güvenlik güçlerinin sayısındaki artışın nedeninin sorulması üzerine Kurtulmuş, Sur ve Cizre'de geniş çemberden başlayarak, güvenlik kuvvetlerinin büyük bir koordinasyon içerisinde sivillere zarar vermeden ve az kayıpla çok titiz bir çalışma yürüttüklerini söyledi.
Kurtulmuş, çemberin daraldığını belirterek, "Bu aynı zamanda şu demek, 'daha tehlikeli kısmı kaldı.' Muhtemelen oradaki terör elemanlarının en elebaşıları, en deneyimli olanları oralarda kaldı. Herhalde son günlerde şehitlerimizin bu kadar çok olması, bu kadar çok yaralımızın olmasının temel sebeplerinden birisi, artık iyice yoğunlaştırılmış ve daraltılmış bir bölgede çatışmaların sürüyor olmasıdır" ifadesini kullandı.
"Operasyonlar hangi aşamada, parantezin kapanacağı sürece ne kadarlık bir zaman kaldı?" sorusuna Kurtulmuş, bunun için kesin bir tarih vermenin doğru ve mümkün olmadığı cevabını verdi.
‘İNŞALLAH HAYAT NORMALE DÖNER'
Kurtulmuş, "Bütün silahların teslim edildiği bir sürece doğru inşallah gidilecektir. Bu ne zaman olur? Silopi'de bu anlamda, bu parantez kapandı. İnşallah Sur ve Cizre'de en kısa zamanda kapanarak hayat normale döner. İnşallah Türkiye'nin genelinde de terör örgütü artık iş yapamaz hale getirilir" diye konuştu.
‘YABANCI KESKİN NİŞANCILAR TESPİT EDİLDİ'
Kurtulmuş, son günlerde devam eden operasyonlar kapsamında, ‘yabancı keskin nişancı' iddialarına ilişkin de şunları söyledi:
‘VEKALET SAVAŞLARININ TÜRKİYE'DEKİ YANSIMALARI'
Kurtulmuş, "Esas gelmemiz gereken nokta şurası, karşımızda sadece 'PKK' diye birkaç bin kişiden oluşan bir terör örgütü yok. 72 düvele karşı mücadele ediyoruz. Bu terör örgütünün arkasında ya da DAEŞ terör örgütünün arkasında nice güçlerin istihbarat, silah, mühimmat ve lojistik destekleri var. Bu anlamda kullanılan terör örgütleri de aslında 'vekalet savaşlarının' Türkiye'deki yansımaları, maşaları olarak vazife görüyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Bazı mahallere ‘polis güvenlik noktaları' ya da ‘mahallekollar' kurulmasına ilişkin sürecin nasıl işleyeceği, yapısına dair belirlenmiş durumların olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, kendisinin koordinatörlüğünde bir eylem planında yoğunlaşıldığını söyledi.
Kurtulmuş, eylem planını sadece güvenlik perspektifiyle değil aynı zamanda bölge halkının hakkını ve hukukunu koruyacak bir perspektifle yaptıklarına dikkati çekti.
Bugün de konuya ilişkin bölgeden gelen siyasal ve sosyal ağırlıklı sivil toplum kuruluşlarıyla görüşme yapacaklarını açıklayan Kurtulmuş, "Kimin ne fikri varsa, bu meselenin paydaşı olan herkesle görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bunun sonucu olarak da çok kapsamlı bir eylem planı aşağı yukarı iskeleti oluşmuştur. Bunun bir kısmı sağlanmış olan güvenliğin sürdürülmesiyle ilgilidir. Bunun için de İçişleri Bakanlığı gerekli çalışmalarını yaptı. Bu anlamda yeni karakolların, özellikle terörden temizlenmiş bölgelerde kalıcı olacak bazı emniyet unsurlarının bulunması için İçişleri Bakanlığımız çok titiz bir çalışma yaptı" diye konuştu.
‘KENTSEL DÖNÜŞÜM GÜNDEME GELECEK'
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu süreçte ortaya çıkan maddi ve manevi bütün meselelerin rehabilite edilmesi, bunların giderilmesi, burada da vatandaşlarımızın karşılaşmış oldukları maddi ve manevi kayıpların düzeltilmesi perspektifine sahibiz. Her ilçeye ve her ile göre öncelikler değişecek. Sahadan gelen gözlemlerle, gelen taleplerle bu süreç kendisini yenileyecek ve güncelleyecek yapıya sahip olacak. Bu çerçevede esnaf ve sanatkarımızın zarar ziyanının giderilmesi, vergi borçlarının, SSK borçlarının tehir edilmesi, bankalardaki ödemeleriyle ilgili sicillerinde birtakım ortaya çıkan olumsuzlukların giderilmesi gibi konular ele alınacak. Ayrıca birtakım bölgede yeni yatırımlarla ilgili teşvikler gündeme gelecek. Okullar, hastaneler bunlarla ilgili düzenlemeler, kentsel dönüşüm gündeme gelecek."
‘BAKANLAR KURULUNDA TARTIŞMIŞTIK'
‘DUYGUSAL KOPUŞ OLSA ÖRGÜT AMACINA ULAŞIRDI'
Eylem planının hem ekonomik hem sosyal tedbirleri içereceğini, vatandaşlar arasında var olan kardeşlik duygusunu zedelemeyeceğini aktaran Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Birileri diyor ya 'duygusal kopuş.' Duygusal kopuş falan değil. Duygusal kopuş olsaydı şimdiye kadar terör örgütü çoktan amacına ulaşırdı. Terör örgütü bu kadar ortaya çıkıyor, öz yönetim falan diyor, arkasında birkaç yüz kişiden başka kimseyi, halk desteğini bulamıyor. Bu millet bin küsur senedir bu coğrafyada kardeşçe yaşıyor. Bu kardeşliği tesis edecek ilave tedbirler nelerdir… Biz aynı medeniyetin, coğrafyanın, toprakların insanlarıyız. Bu ortak kültürü nasıl gerçekleştireceğiz, bununla ilgili herkesin üzerine sorumluluklar düşüyor. Bu meselenin sadece kamu tarafı yok. İki ayrı ayağı daha var. Bunlardan birisi siyaset ayağıdır. Bölgede bütün siyasi partilerin var olmasını arzu ederiz."
"Kış koşullarının gevşemesiyle terör örgütünün yerleşim merkezleriyle birlikte kırsalda da eylemlerini artıracağı öngörüsü var. Bu realiteyi dikkate alarak yeni terörle mücadele konsepti gerekiyor mu?" sorusuna Kurtulmuş, yeni konsept içerisinde çalışmalara başlandığı karşılığını verdi.
‘KUZEY IRAK'TA ÇOK BÜYÜK ZAYİATLAR VERİLDİ'
"Bu süreç içerisinde önce kararlı şekilde terör örgütünün Türkiye dışındaki unsurlarına operasyonlar yapıldı. Çok büyük zayiatlar verildi, Kuzey Irak'taki yerleşim birimlerine. Ayrıca kırsal alanda olan birimlerine zarar verildi. En önemli hususlardan birisi de şehirlerimize mücavir alanda yürütmüş oldukları faaliyetler sonlandırıldı. Halka daraltıldığı için şehirlerde mücadeleler başladı. Terör örgütünün bu anlamda çatışma ortamını oluşturduğunu gördük. Şimdi de bu çemberler şehirlerde daraltılarak şehirler temizlendi. Dolayısıyla her birisi bir diğerinin devamı olan birbiriyle bağlantılı olan süreçler."
'12 EYLÜL ANAYASA'SININ RUHU DURUYOR'
Yeni anayasa yapımı konusundaki bir soru üzerine Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, anayasanın sürekli tartışıldığını, 1982 Anayasası'ndan memnun olmadığını söyleyen çok sayıda insan bulunduğunu belirtti.
‘BÜTÜN ANTİDEMOKRATİK YASALARIN TEMİZLENMESİ LAZIM'
Sadece anayasanın değil, siyasi partiler yasası, seçim yasası ve Meclis iç tüzüğünün de mutlaka değiştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"12 Eylül'ün bütün antidemokratik yasalarının temizlenmesi lazım. Bu, siyasetin boynunun borcudur. Bu sadece AK Parti'nin meselesi değildir, bütün siyasi partilerin meselesidir. Biz meseleyi böyle görüyoruz ve bu çerçevede de yeni bir anayasa komisyonunun kurulmuş olmasını hayırlı bir başlangıç olarak kabul ediyoruz. 'İlla şu olacak' diye dayatmadığımız gibi, hiçbir partinin 'illa şu olacak ya da olmayacak' diye dayatmasına da rıza göstermeyiz."
‘GÜÇLÜ İRADE PRENSİBİNİN KURULDUĞU YENİ ANAYASAYA İHTİYACIMIZ VAR'
Başkanlık sisteminin Türkiye'de etkin bir yönetim mekanizmasının kurulabilmesi için önemli bir imkân olduğuna inandıklarını ve parti olarak bunu gündeme getirdiklerini anlatan BaşbakanYardımcısı Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Sonuçta biz bunu bir ön yargı, ön şart olarak da ortaya koymuyoruz. Ama hiç kimse de 'Başkanlık sistemi olursa biz anayasayı tartışmayız' gibi bir başka negatif, tersinden bir önyargı içinde olmasın. Türkiye'nin ihtiyaçları belli. 12 Eylül Anayasası'yla yaşadığı zorluklar belli. Hangi alanlarda yönetilemez hale geldiği yakın geçmişimizin tecrübesiyle belli. Hükümetin yüksek yargıyla, Cumhurbaşkanıyla nasıl tartışmalar içerisinde olduğunu, geçmiş dönemlerde bunları yaşadık. Zaman zaman sistemin yasamayla yargı arasında, yasamayla yürütme arasında nasıl böyle bir gerilim yaşadığını hep beraber gördük. Etkin bir yürütmenin sağlandığı ama aynı zamanda gerçekten ciddi bir kontrol mekanizmasının da kurulduğu, tam manasıyla güçlü irade prensibinin kurulduğu yeni anayasaya ihtiyacımız var.
‘HİÇBİRİ MEMNUNUZ DEMİYOR'
Şunu da kimse iddia etmesin, şu andaki 1982 Anayasa'sı güçler ayrılığı prensibi üzerine değil, güçler çatışması prensibi üzerine oturuyor. Yürütme, yasama ve yargı birbirinden bağımsız ama hepsi birbiriyle kavgalı haldedir. Çünkü anayasayı kuran o felsefe şunu düşünüyordu. 'Bu millet bilmez, bu milleti kendi başına bırakırsan ne yapacağı belli olmaz. Dolayısıyla milleti biz kontrol edelim, en başından da Cumhurbaşkanlığı makamı vasıtasıyla sistemin emniyet supabını kuralım.' Bütün bunlar eski Türkiye'ye ait, eski kafayla, darbe mantığıyla yazılmış anayasanın ürünleridir. Bunlardan memnunsa diğer partiler, bunu söylesinler. Ama hiçbirisi 'memnunuz' demiyor, yeni bir anayasanın zorunlu olduğunu söylüyor. Herkes eteklerindeki taşları döksün, herkes sepetlerindeki pamukları ortaya çıkarsın, Türkiye için en doğrusu neyse hep beraber onu ortaya koyalım ve millet karar versin."
Yeni anayasanın referanduma götürülmesi için çoğunluğa nasıl ulaşılacağı konusundaki bir soru üzerine Numan Kurtulmuş, Meclis'te anayasa tartışmaları yapılırken, milletvekillerinin özgür iradeleriyle karar vereceklerini ifade etti.
Bu özgür iradelerin, yeni Türkiye'ye layık bir anayasayı ortaya çıkaracağını ve çoğunluğa ulaşılacağını ümit ettiğine vurgu yapan Kurtulmuş, "Bu, tek başına anayasayı parlamentodan geçirme çoğunluğu da olabilir, 330'u bulup ya da 330'u aşıp işin halka götürülmesi şeklinde de olabilir. Ama sonuçta ben bu parlamentonun böyle bir sorumluluğu üzerine aldığına ve bu parlamentodan da özgürlükçü, demokratik, çoğulcu ve gerçekten sivil bir anayasa yapabilecek bir iradenin ortaya çıkacağına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.
‘HDP TERÖRLE ARASINA MESAFE KOYMALIDIR'
Yaşanan dokunulmazlık tartışmalarının hatırlatılması ve AK Parti'nin bu konuda bir adım atıp atmayacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu sürecin demokratik bir şekilde yürütülmesinde, başından itibaren, 7 Haziran'dan beri söylüyoruz, bu işte en büyük sorumluluk HDP'nin üstündedir. HDP, terörle arasına mesafe koymanın artık çok ötesine geçmeli. Bu çukur siyasetinin, bomba siyasetinin, terör örgütlerinin şehirleri yaşanmaz hale getiren bu tavırlarına karşı net bir duruş ortaya koymalıdır. Bunu, hem milletimizin tamamı istiyor hem de HDP'ye oy veren seçmenin büyük bir kısmı istiyor. HDP'ye oy veren insanlar, bu terör örgütünün faaliyetlerine destek olsun diye oy vermiyor. Tam tersine demokrasi dili, barış diliyle konuşsunlar ve parlamentoda kendi taleplerini dile getirsinler diye oy verdiler. Hangi görüşü ifade edeceklerse buyursunlar parlamentodalar, en aykırı görüşleri bile ifade edebilirler. Ama kusura bakmasınlar, terör örgütünün diliyle sahada konuşarak, terör örgütünün yaptığı işleri görmezden gelerek, hatta onlara arka çıkarak bir demokratik siyaset inşa edilemez. Bugün dahi bizim HDP'ye tavsiyemiz, demokratik dili kullanmasıdır, terörle arasına mesafe koymasıdır, 'Yeter artık, kapatın şu hendekleri, yeter artık bırakın şu silahları' demesi gerekir. Bunu demediği sürece, HDP kendisiyle terör örgütü arasına değil, kendisiyle demokratik sistem arasına mesafe koymuş oluyor. Bizim üzerinde esas durduğumuz nokta burasıdır."
‘PARTİLERİN KAPATILMASI FAYDA SAĞLAMADI'
Kurtulmuş, "Geçmiş dönemlerde Türkiye'de partiler kapatıldı. Partilerin kapatılmasının bu anlamda Türkiye demokrasisine hiçbir katkı sağlamadığını biliyoruz ancak suç işleyen, suça teşvik eden, bu anlamda demokrasinin dışına çıkan milletvekilleriyle ilgili de tek tek soruşturmalar yapılabilir. Ama sonuç itibarıyla partilerin kapatılmasının Türkiye siyasetine geçmiş dönemde hiçbir faydası olmadı" diye konuştu.