Trump'ın bu çağrısının Kudüs provokasyonuna benzediğine dikkat çeken Rus uzman, ama bu çağrıyı İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve partisi Likud'un seçim kampanyasına bağlamak için de birçok sebebin olduğunu belirterek, "Halihazırda bu partinin konumu güçlü olmaktan uzak. Netanyahu'ya karşı yolsuzlukla mücadele kapsamında soruşturma yürütüldüğünü de dikkate almak gerekiyor. Ayrıca bir süredir İsrail seçmenlerinin bir kısmı, Netanyahu'nun Filistin topraklarına yönelik yeterince sert politika sergilemediği görüşünde" ifadelerini kullandı.
Trump'ın, küresel bir öneme sahip olmasına rağmen Ortadoğu sorununa kişisel bir tutuma sahip olduğunu kaydeden Çuprıgin, bu konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: "Trump, enerjik bir kişi olduğundan, on yıllardır süren tüm Ortadoğu sürecinin havada asılı kaldığı ve dürtülmesi gerektiği görüşünde. Bu çözüm sürecinin aktif hale gelmesi ve somut sonuca yol açması, İsrail için de son derece yerinde olur. Trump'ın, tüm bölge ülkelerini sarsma niyetinde olduğunu ve bölgedeki Arapları tahrik etmenin dışa taşmasını ve güçlü gelişmelere yol açmasını umduğunu düşünüyorum. Daha önce Kudüs açıklaması çok az sayıdaki politikacıda yansıma bulmuştu ve bu yeni bir deneme".
İsrail için, Golan Tepeleri teslim etmenin, askeri güvenlik sisteminin gerilemesi anlamına geldiğini söyleyen Çuprıgin, yorumunu şöyle sürdürdü: "Aslında Golan Tepeleri zaten tamamen ve bütünüyle İsrail tarafından kontrol ediliyor. Ancak hukuki olarak İsrail'in büyük bir sorunu var. Bu sorunu görmezden geliyor. İsrail, BM Güvenlik Konseyi'nin Golan Tepeleri ile ilgili birkaç kararını birden ihlal ediyor. Bu yüzden Trump'ın tweet'i, Netanyahu lehine bir argüman. Netanyahu, seçim kampanyası sırasında, ABD'nin Golan Tepeleri'nin işgalini tanımaya hazır olduğunu söyleyebilir ve ABD'nin BM Güvenlik Konseyi kararını alt edeceği umuduyla bu konuda ikili bir anlaşma imzalanabilir. Sorun şu ki Benyamin Netanyahu, Trump için çok rahat bir lider ve Trump her türlü onu iktidarda tutmaya çalışacak".