ABD ÇEKİLİNCE OLUŞACAK BOŞLUK NASIL DOLACAK?
ŞAM DA BAĞIMSIZ VEYA FEDERATİF KÜRT YAPILANMASINA ‘KARŞI'
Ancak son 10 gün içerisinde hem Suriye hem de Rusya'dan Türkiye'nin bu endişesini silecek nitelikte iki önemli açıklama geldi. 17 Aralık'ta Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim "Bağımsız ve federatif herhangi bir Kürt yapılanmasına müsaade etmeyiz" diye konuştu. 26 Aralık'taki açıklamasındaysa Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Suriye'den çekilen ABD'li askerlerden boşalan toprakların Şam'ın kontrolüne bırakılması gerektiğini ifade etti.
‘PYD, SURİYE VEYA TÜRKİYE ORDUSUNU KARŞISINA ALMAYI GÖZE ALAMAZ'
‘TÜRKİYE, PYD İLE İLGİLİ ŞÜPHELERİ GİDERİLİRSE, MENBİÇ'İN TAMAMEN SURİYE KONTROLÜNE GEÇMESİNE İTİRAZ ETMEYEBİLİR'
‘MENBİÇ'TEKİ ÖNEMLİ AŞİRETLER TÜRKİYE YERİNE SURİYE'Yİ TERCİH EDECEKTİR'
PYD'nin Menbiç'te yoğun bir Kürt nüfus olmamasına rağmen bölgede ısrarcı olmasının, Fırat'ın doğusunu koruma çabaların ileri geldiğine işaret eden Dr. Atlıoğlu "Normal şartlarda Menbiç'te bir Kürt varlığı yok. Menbiç, Arap nüfusu yoğunluklu bir yer ve Halep çevresinin önemli yerleşim yerlerinden biri. PYD'nin Menbiç konusundaki ısrarı sadece Fırat'ın batısında kendine bir dayanak noktası tutma konusunda. Geri çekildiği takdirde, Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna bir operasyonu söz konusu olabilir. Ondan dolayı mümkün olduğunca geç geri adım atmak istiyor ve oradaki bir takım idari yerlerde varlığı korumak istiyor. Ama Menbiç'te doğrudan PYD'nin idari varlığının olması da çok zor. Dolaylı yoldan belki ittifak kurduğu aşiret liderleriyle bir idari varlık sürdürülebilir ama onlar da Şam'a yakın oldukları için onların da Şam'la işbirliği yapmaları olası" dedi.
TÜRKİYE HANGİ ŞARTLARI KABUL EDER?
"Türkiye'deki askeri yetkililer ve hükümet bu konuda ne düşünüyor tam bilemiyoruz ama çok geniş bir bölgeden bahsediyoruz. Dolayısıyla, 550 kilometrelik sınırın içine doğru nereden bakarsanız 20-30 kilometre içeri gidebilecek bir tampon bölge kurmak veya birkaç bölgeden Suriye'ye giriş yapılarak yarma harekatı yapılması söz konusu olabilir. Ancak olası bir operasyonda Türkiye ne kadar Suriye'nin içine girerse sorunun o kadar artma ihtimali de fazla. Bu arada hava desteğinin sağlanması, Rusya'yla uzlaşma da sıkıntıya yol açabilir. Türkiye'de ‘her şeyi yaparız' havası esiyor ama bu riskleri de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Rusya muhakkak bir yerde müdahil olacaktır. Suriye yönetimi, PYD'ye özerklik tanırsa, bunu en düşük düzeyde, kültürel özerklikle sınırlı tutacaktır. Çünkü Şam'ın şu an eli güçlü."
‘PYD'NİN DEVLETE DÖNÜŞMESİ ZOR, YAPI AMERİKAN DESTEĞİ KESİLİNCE DAĞILACAKTIR'
‘ASTANA, ABD'NİN PLANLARINI BOZMASA, ABD ŞİMDİ ŞAM'DAYDI'
‘ESAD'IN 2012'DE FIRAT'IN DOĞUSUNUN TÜRKİYE İÇİN TEHDİT OLACAĞI ÖNGÖRÜSÜ MAALESEF GERÇEK OLDU'
‘ŞAM, FIRAT'IN DOĞUSUNU KONTROL ALTINA ALIRSA ANKARA AÇISINDAN SORUN KALMAZ'
Özçelik "Suriye'nin PYD'yi koruma gibi bir düşüncesi yok. Zaten Şam'ın kendisinin yerine geçmeye çalışan bir örgütle işbirliği yapması söz konusu olabilir mi? Zaten Esad ‘Amerika'yla çalışan Kürtler bizim düşmanımızdır' dedi. Çok açık değil mi? Suriye'nin şartları belli. Suriye yönetiminin PYD'ye söylediği ‘silahlarını bırak, koşulsuz olarak teslim ol' diyor. Bunda bir sorun yok ki zaten olması gereken de bu. Fırat'ın doğusunda, silahlar temizlendikten ve Suriye yönetiminin otorite ve bayrağı kabul edildikten sonra çok fazla bir sorun kalmaz. Nitekim, Kamışlı'dan gelen bilgilere göre, Suriye ordusu ABD'nin çekilme kararının ardından, aşiretlere bıraktığı caddelerle dolaşmaya başlamış. Belli yerlerde yeniden Suriye bayrağı dalgalanıyor ve PYD'nin kontrolündeki okulların da bir kısmı devralınmış durumda. Yine geçtiğimiz günlerde, Şammar, Tay ve Şerabi gibi güçlü aşiretler Kamışlı'nın bir köyünde Arap aşiretler, toplantı yaparak PYD'ye ayrı bir statü verilmesini kabul etmeyeceklerini açıklamışlar. Yani Türkiye ve Suriye'nin bölgedeki çıkarları ortak. Ben Suriye ordusunun bölgeye hakim olmasının, Türkiye açısından sorun olacağını zannetmiyorum" diye ekledi.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.