Iraklı çevre uzmanı Latif Abd Salim, "Irak [Türkiye üzerinde] ekonomik baskı kurarak su krizini çözebilir. Türkiye ile Irak arasındaki ticaret hacmi yılda milyarlarca dolara ulaşıyor. Bu, Irak'ın su için sahip olduğu meşru haklarını korumasını sağlayabilir" derken, Türkiye'de su politikaları üzerine araştırmalar yapan Hidropolitik Akademi Merkezi Başkanı Dursun Yıldız da karşılıklı çıkarlara dayalı işbirliğine işaret etti.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), yeryüzünde temiz su eksikliğinin en çok hangi bölgelerde yaşandığını gösteren ve 2002-2016 dönemindeki temiz su durumuna dair uydu görüntülerinden oluşan incelemeye dayalı bir araştırma yayınladı. Araştırmada en çok temiz su sıkıntısı yaşanan bölgelerin Suriye ve Irak olduğu görüldü. Bu durumun nedenlerinden biri de Türkiye'nin Fırat ve Dicle nehirleri üzerinde çok sayıda baraj kurması. Nehirler üzerinde son 30 yılda 22 baraj kuruldu.
'IRAK, TÜRKİYE ÜZERİNDE EKONOMİK BASKI KURARAK SU KRİZİNİ ÇÖZEBİLİR'
Konuyla ilgili Sputnik'e konuşan Iraklı çevre uzmanı, mühendis Latif Abd Salim, "Türkiye'deki bu barajların bir kısmının Arap yatırımcıların çekilmesiyle kurulmuş olması üzücü. Irak [Türkiye üzerinde] ekonomik baskı kurarak su krizini çözebilir. Türkiye ile Irak arasındaki ticaret hacmi yılda milyarlarca dolara ulaşıyor. Bu, Irak'ın su için sahip olduğu meşru haklarını korumasını sağlayabilir. Türkiye için o zaman Irak'ın suyunun önünü kapatmak kârlı olmaz. Irak'ta Türkiye için tarım ürünü yetiştirilirse, Ankara'nın su politikası değişir" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE, IRAK'A FIRAT'IN SUYUNUN YALNIZCA YÜZDE 30'UNU BIRAKTI'
Salim, "Irak için sudan sonra en büyük sorun da Ilısu barajı. Bu proje gerçekleştirilirse, Irak suyunun yüzde 40-45'ini daha kaybedecek. Bunun Irak için felaket düzeyinde sonuçları olacak" dedi.
'SU SIKINTISININ NEDENİ TÜRKİYE'DEKİ BARAJLAR DEĞİL'
Konuyla ilgili Sputnik'e konuşan ve su politikalarıyla ilgili birçok çalışması bulunan Hidropolitik Akademi Merkezi Başkanı Dursun Yıldız ise Ortadoğu'da ülkeler arasındaki güvensizliğin, su alanındaki uzlaşmayı da engellediğine dikkat çekti.
'İRAN VE IKBY ORTADOĞU SU POLİTİKALARININ YENİ AKTÖRLERİ OLARAK ORTAYA ÇIKTI'
Siyasi belirsizliklerin yanı sıra, gelecekte bölgenin karşı karşıya kalacağı iklim belirsizliğinin su sorununa yeni boyutlar katacağını vurgulayan Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
'HIZLA BİR ARAYA GELMEKTEN BAŞKA BİR ÇARE YOK'
Ortadoğu'da su meselesi tartışmalarında gündeme gelen "Irak, suya karşılık Türkiye'ye petrol verebilir mi?" sorusunu da yanıtlayan Yıldız, "Bu çok realist bir yaklaşım. Suya karşılık petrol değil ama ülkelerin birbirleriyle olan ilişkilerinin arttırılması yönünde, karşılıklı bağımlılık ilkesinin geliştirilmesi yönünde atılacak olan her adım, ülkeler arası hidropolitiği olumlu etkileyecektir. Petrol de bu konuda en temel doğal kaynaklardan biridir. İki doğal kaynak, su ve enerji kaynağı ülkeler arasındaki işbirliğini, ikili ilişkileri, karşılıklı bağımlılığı arttırabilecek şekilde akılcı bir planlamayla bu sürece katkıda bulunabilir" ifadesini kullandı.
'KARŞILIKLI ÇIKARLAR, SU SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNDE TEMEL ROLÜ OYNAR'
'ORTADOĞU, PETROL VE SU KAYNAKLARINI BİRLİKTE YÖNETME İRADESİNİ ORTAYA KOYMALI'
Yıldız, bölge ülkelerinin bir araya gelerek bu sorunu kendilerinin çözmesi gerektiğini vurgulayarak "Ortadoğu, sonuç itibariyle bütün petrol ve su kaynaklarına kendisi sahip çıkıp havza ülkeleriyle birlikte yönetme iradesini ortaya koymalıdır. Bu irade geciktikçe sorun artacaktır. Karşılıklı güven ve karşılıklı çıkar olmadan, su konusu işin içine girmeden hiçbir şeyin olmayacağı bir dönemden geçiyoruz. Petrole karşı su değil konuştuğumuz şey, bu yanlış anlaşılıyor, karşılıklı çıkara dayalı işbirliğinin geliştirilmesinden söz ediyoruz, buna çok dikkat etmek lazım" dedi.