Ortadoğu’da su kaynaklarının paylaşımı konusunda yaşanan sorunlardan biri Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) devreye sokulmasının ardından Türkiye ve Suriye arasında yaşanmış, Fırat nehri sularının kullanımı konusunda anlaşmazlığa düşen iki ülke arasında askeri ve siyasi çatışmalar patlak vermişti. Sınırları aşan suların yarattığı bu gerginlik Ortadoğu’da ne ilk, ne de son oldu.
‘Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün yaptığı son çalışmaya göre, 2040 yılında 33 Ortadoğu ülkesinin yarısı ileri düzeyde su kriziyle karşı karşıya olacak. Türkiye de su sıkıntısı yaşayacak bu ülkeler arasında 27'inci sıra yer alıyor.
Hidropolitik Uzmanı Tuğba Evrim Maden, Ortadoğu’da yaşanan su sorununun sebeplerini ve sonuçlarını Sputnik için değerlendirdi.
‘SU KRİZİ ZATEN YAŞANIYOR’
Ortadoğu’da halihazırda bir su krizinin yaşandığına dikkat çeken Maden’e göre, durum henüz çok vahim bir hal almadığı için yeterince dikkat çekmiyor. Türkiye’nin de su krizi yaşayan ülkeler arasında yer aldığını söyleyen Maden, yaşanan iklim değişiminin bu süreçte çok fazla etkisi olduğu görüşünde:
“Bir ülkenin su zengini olup olmadığını anlamak için çok basit bir hesaplama yöntemi var. Mevcut su potansiyelini ülke nüfusuna böldüğünüzde ortaya çıkan rakam size sonucu veriyor. Kişi başına düşen su miktarınız bin 500 metreküpün altındaysa risk altındasınız. Türkiye’de bu rakam şu anda bin 400’lerde. Nüfus artıyor fakat yağış oranları düşüyor. İleride su bütçesinde oldukça büyük açıklar olacak.”
‘EN BÜYÜK DEZAVANTAJ, NÜFUS ARTIŞI’
Maden, su krizlerinin karşısındaki en büyük dezavantajın nüfus artışı olduğunu düşünüyor, ikinci en büyük dezavantaj ise su kaynaklarının yönetiminin kötü olması:
“Son on yılda kar yağışlarında büyük düşüşler var. Geçen yaz, 1965’ten bu yana yaşanmış en kurak yazdı. Irak, İran, Suriye, Ürdün, Lübnan, İsrail’e, Mısır gibi ülkeler ciddi su sıkıntısı yaşayacak. Ortadoğu’da ciddi bir su kıyamet bekleniyor. Bu durum rakamlarla kanıtlandı.
‘SU KAYNAKLARI VERİMLİ KULLANILMIYOR’
Su kaynaklarının verimli kullanılmadığının altını çizen Maden, “Su kaynakları yönetiminin yeniden yapılandırılması çok önemli. Su krizi sadece, su yoksunluğu demek değil. Suyun olmaması gıda ve enerji üretimini de etkileyecek. Su üretimi azaldıkça gıda fiyatları da artacak. Ortadoğu’da çok ciddi bir gıda güvenliği endişesi var. Gıda güvenliği de ulusal güvenlikle ilişkilendirilmiş durumda. Öte yandan birçok ülke bu konuyu iç politikalarında araç olarak kullanıyor” dedi.
‘SU, SURİYE VE TÜRKİYE ARASINDA BİR SİLAH’
Maden, suyun tek başına bir savaş nedeni olmadığını fakat çatışmalara sebep olan etmenlerden biri olduğunu söyleyerek, “Su politik bir araç olarak kullanılacak ve çatışmalara neden olacak. Örneğin Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) başladığından itibaren su Suriye ve Türkiye arasında bir silah oldu. Ayrıca İsrail, Filistin, Lübnan, Ürdün arasında da bir pazarlık aracı ya da çatışma silahı olarak karşımıza çıkıyor. Keza, Etiyopya’nın Nil nehrine yaptığı baraj Mısır ve diğer komşu ülkeler arasında siyasi gerginlik sebebi. Şu anda da IŞİD çatışmalarını sürdürürken suyu silah olarak kullanıyor” ifadelerini kullandı.