Keza ABD bir süredir Polonya ve Baltık ülkelerinde zırhlı birlik ve araçlar konuşlandırarak Baltık ülkelerindeki gösterdiği askeri varlığıyla Rusya-NATO anlaşmasını ihlal ediyor. Geçen hafta eski ABD Savunma Bakanı ve eski CIA Başkanı Leon Panetta'nın da itiraf ettiği gibi ABD, Rusya'yla ilişkilerinde yeni bir Soğuk Savaş perdesi açıyor. Başka bir deyişle Ortadoğu'da özellikle Astana görüşmelerinin Suriye'de barışın sağlanmasında kilit rol oynamasıyla birlikte bölge denkleminin dışına itilen ABD, dış politikasının hedefine Rusya'yı oturtmuş durumda. Gelinen noktada NATO, ABD'nin dış siyasette güçlenmesi için kendisine tehdit olarak gördüğü Rusya'ya yönelik agresif tutumunu sergileme ve başta Türkiye olmak üzere NATO üyesi ülkeleri izole etme aracı haline gelmiş durumda. Peki ABD, Türkiye'ye NATO'yu kullanarak uyguladığı baskıyı daha fazla artırabilir mi? Yoksa, ABD başta olmak üzere NATO üyelerinin korkulu rüyası haline gelen Türkiye'nin S-400 alımı, bu artan baskıya kökten çözüm olabilir mi? Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emekli Hava Tümgeneral Beyazıt Karataş konuyu Sputnik'e değerlendirdi.
Türkiye'nin hava savunma sistemi alımıyla ilgili özgürce karar vereceğini ve buna hiç bir ülkenin müdahale hakkı olmadığına işaret eden Karataş "Türkiye'yi bu kararı almaya iten de ABD ve NATO'nun ikiyüzlü tavrı. NATO'nun 1952 yılından beri üyesi olan Türkiye, o zamandan bu yana istediği yüksek irtifa hava savunma füzesini tedarik edemiyor. Üstelik, son bir ay içerisinde tabanca alımını bile senatodan geçirmeyen ABD'nin Türkiye'ye hava savunma sistemi satması zaten mümkün değil" dedi.
Türkiye ve Rusya'nın yakın ilişkilerinin başta ABD olmak üzere NATO ülkeleri tarafından "tehdit" olarak algılandığına işaret eden Karataş "Türkiye Ortadoğu'daki gelişmeler sebebiyle Rusya'yla yakın ilişkiler içerisine girdi. 24 Kasım 2015'de düşürülen Rus uçağıyla ilgili soğukluk çok kısa sürede giderildi; her iki devlet ilişkilerini hızla geliştirmeye başladı. Bu süreç de hem ticari hem askeri ilişkilerin gelişmesi çok sevindirici. Zira Türkiye ilk defa, Rusya'dan böyle ciddi bir hava savunma sistemi almaya karar verdi. Bunun ABD'yi ve NATO'yu rahatsız etmesi normal olsa da Türkiye bağımsız bir devlet ve istediği gibi karar verir. Buna hiç kimse bir şey diyemez. Ancak şu an yaptıkları gibi tehdit eder, aba altından sopa gösterirler" ifadelerini kullandı.
Bir diğer NATO ülkesi olan Yunanistan'ın da 1997 yılından bu yana Rus hava savunma sistemi S-300'ü elinde bulundurduğuna ancak hiç bir zaman Türkiye'nin karşılaştığı kadar sert tepkiyle karşılaşmadığına işaret eden Karataş "Yunanistan ve Rusya arasındaki ilişkiler çok uzun bir zamandır devam etse de; Yunanistan aleyhine böyle açıklamalar yapmıyorlar. Türkiye, bölgedeki kilit ülke olduğu için Türkiye'ye ses yükseltiyorlar" dedi.
'TÜRKİYE VE RUSYA'NIN İYİ İLİŞKİLERİNDEN RAHATSIZ OLAN TARAFLAR ANLAŞMAYI BOZMANIN PEŞİNDE'
S-400 alımının ivedilikle gerçekleşmesinin önemine işaret eden Karataş "S-400 alımı olabildiğince çabuk yapılmalı. Çünkü zaman uzarsa, mutlaka Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin gelişmesini istemeyen kesimler devreye girecek ve daha önce Çin'den alınması düşünülen hava savunma sisteminde olduğu gibi engellemeye çalılaşacaklardır. Bu görüşmelerin hızla neticelendirilmesi iki tarafın için faydalı olacaktır" diye konuştu.
ABD'nin NATO'yu her zaman baskı altında tuttuğuna işaret eden Karataş "ABD NATO'yu kurulduğu günden bu yana kendi içselleri doğrultusunda kullandı. S-400 alım sürecinde yaptığı, tehdit ve politikasının şiddetini arttırmak oldu. ABD soğuk savaş döneminden bu yana Rusya'ya karşı aynı mantıkla hareket ediyor. Ama NATO'daki ikinci büyük güç İngiltere. ABD NATO'da gücünü artırırken, İngiltere'nin de büyük desteğini alıyor. NATO Genel Sekreteri (Jens Stoltenberg),yaklaşık bir ay önce ‘Türkiye özgür bir ülkedir kendi kararını verebilir' demişti. Bu elbette nezaketli, diplomatik bir açıklama olarak görülebilir ancak ne bu kişi ne de NATO'nun askeri komitesinin başında bulunan kişi NATO adına açıklama yapıyor. NATO adına bütün açıklamaları ABD yapıyor" ifadelerini kullandı.
Başta ABD olmak üzere NATO ülkelerinin korkusunun altında yatanın yalnızca S-400'lerin alınması olmadığına işaret eden Karataş "S-400'lerin alındıktan sonra sıra alçak ve orta irtifa hava savunma sistemlerine gelecek. S-400'ler, ona uyumlu silahlarla desteklenecek. Aynı Yunanistan'da S-300 alımını başka silahların takip etmiş olması gibi… ABD'nin asıl korkusu bu" dedi.
S-400 anlaşmasının Türkiye ve Rusya arasında hızla iyileşen ilişkileri daha da iyi hale getireceğine değinen Karataş "ABD'nin bir diğer sıkıntısı ise, S-400 alımının askeri, ticari ve sosyal ilişkilerini geliştirecek olması. S-400'ler alındıktan sonra bir grup Türk personel eğitim için Rusya'ya gidecek. Bir grup Rus askeri de bakım ve koordinasyon için aileleriyle Türkiye'ye gelecek. Bu çok karmaşık bir süreç ki bu safhada askeri sosyal ve ticari ilişkiler de bir hayli gelişecek. Kısacası mesele, silah alımının da çok ötesinden bir önem teşkil ediyor. Bütün bu sebeplerden ötürü, NATO'nun Soğuk Savaş döneminden bu yana doğudaki sınır taşı olan Türkiye, Rusya'ya yakınlaşması itibarıyla NATO'nun hedefi olmuş durumda" diye ekledi.
'TÜRKİYE ULUSAL ÇIKARLARINI DÜŞÜNMEK DURUMUNDA'
Konuyu Sputnik'e değerlendiren bir diğer isim, Strateji Uzmanı Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, Türkiye'nin yapması gerekenin ulusal çıkarları ve ulusal güvenliği doğrultusunda politika ve stratejiler geliştirmesinin önemine işaret etti.
Türkiye'nin uzun bir zamandır kendisine ait bir hava savunma sistemine sahip olmak istediğini ancak bu konuda NATO'dan destek bulamadığına değinen Babüroğlu "Türkiye'nin Suriye'de ve Ortadoğu'daki ulusal çıkarları ve stratejileri, ABD ile çatışma durumunda. ABD, Türkiye'nin terör örgütü olarak gördüğü Suriye'deki PKK'nın kolu YPG'yi eğitip, donatarak düzenli bir ordu durumuna getiriyor. Bu da Türkiye'nin ulusal güvenliğine aykırı bir politika. ABD, ayrıca Suriye ve Irak'ın bölünmesinden yana bir politika izliyor. Bu da, Türkiye'nin bekasını olumsuz etkiliyor" dedi.
Türkiye'nin çıkarlarının NATO ülkeleriyle çatışırken Rusya'yla uyum halinde olduğuna değinen Babüroğlu "Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması yönünden, Türkiye'nin Irak ve Suriye'de Rusya ile politikaları örtüşüyor. Türkiye, bu nedenle Rusya'yla iş birliğini artırdı. Söz konusu iş birliği, Rusya'dan S-400 füze sistemi alma aşamasına kadar geliştirildi. Türkiye'nin Batı ile olan ilişkilerde gittikçe derinleşen bir kırılganlık var. NATO'nun tehdit olarak gördüğü Rusya'dan stratejik düzeyde bir silah sistemi satın alması bu yüzden büyük tepkilere sebep oluyor" ifadelerini kullandı.
Strateji Uzmanı Babüroğlu, Türkiye'nin S-400 alımının Türkiye-NATO ilişkilerine yönelik olası etkilerini de aktardı. Babüroğlu'na göre S-400 alımı dört olası senaryo üzerinden Türkiye'nin NATO ve Batı'dan tamamen uzaklaşmasıyla sonuçlanacak bir süreci tetikleyebilir. Babüroğlu'nun sıraladığı ihtimaller şunlar:
- NATO'da dışlanan bir ülke görünümü ortaya çıkabilir, NATO tatbikatlarının ve zirve toplantılarının Türkiye'nin ev sahipliğinde yapılması önlenebilir.
- NATO'da Türkiye'nin önerileri kabul görmeyebilir.
- NATO'da Türkiye'nin mevcut konumu zayıflatılır ve güçsüz bir üye konumuna düşürülebilir.
- Türkiye'deki İncirlik üssü için alternatif bölgeler aranabilir.