İdlib'teki çatışmayı azaltma bölgesinin Türkiye tarafından denetlenmesinin olası olduğuna işaret eden Orhan "Anlaşıldığı kadarıyla, İdlib'in dış çeperini Rus askerlerinin, vilayetin içinin de Türk askerleri tarafından denetlenmesi konusunda mutabakata varılmış durumda" ifadelerini kullandı.
İdlib'te mutabakata varılmasının Türkiye açısından önemine işaret eden Orhan "Bu gelişme önemli. Zira, eğer anlaşma sağlanmasaydı olası bir çatışmada Türkiye, 2,5 milyon sivilin ülkeye göçüyle veya o bölgedeki radikal unsurların Türkiye'ye sızmasıyla karşı karşıya kalabilirdi" dedi ve ekledi:
"Türkiye'nin uzlaşı çerçevesinde soruna çözüm bularak ve İdlib krizindeki radikalleri elimine etmek konusunu zamana yayma ve bu konuda adım atmasının önünün açılması söz konusu. Türkiye burada çatışmasızlığın sınırlarını denetlemek için bölgede olacaktır. İdlib'teki radikallerin elimine edilmesi daha uzun vadeli bir süreç. Bu süreçte, İdlib'teki yönetim silahlı gruplardan alınarak sivil idareye devredilmeye çalışılacak. Şehir içindeki güvenliğin silahlı gruplardan alınarak, aynen Fırat Kalkanı bölgesinde olduğu gibi yerel polis güçlerine bırakılması yönünde çaba gösterilecektir. Daha genel anlamda da Rusya, Türkiye ve İran'ın mutabakatı için önemli bir adım. Çünkü bölge çözümü en karmaşık olan bölge. O yüzden bu önemli bir adım."
Türkiye'nin önceliğinin Suriye'nin toprak bütünlüğü olduğuna işaret eden Orhan "Şimdilik görünen Türkiye'nin bu bölgede nüfuzunun artacak olması ki Türkiye'nin de önceliği Suriye'nin toprak bütünlüğü. Bu sebeple bu bölgede ılımlı muhaliflerin nüfuzunun artması muhtemel" dedi.
Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğüne öncelik verdiği bir politikaya evrilmesinin ve Astana sürecinde önemli mesafeler kat edilmesinin sonuçlarına değinen Orhan "Batı, Suriye'nin geleceği konusunda söz sahibi olmaktan uzaklaşıyor. Önceden Batı için Türkiye bir ortaktı. Batı'nın öncelikleri değişti ve Suriyeli mülteciler odaklı bir Batı politikası ortaya çıktı. Batı'nın IŞİD'le mücadele kapsamında YPG'ye desteği arttı. Bu Batı ve Türkiye ayrışmasını doğurdu. Türkiye de bölgesel iş bierliğine yöneldi. Astana, bunun kritik adımıydı. Batı, Türkiye gibi bir müttefiki kaybederek, nüfuzunun büyük anlamda kaybetti. Rusya, İran ve Türkiye gibi iki bölgesel gücü alarak Suriye'deki etkinliğini sürdürüyor" dedi.
Suriye'nin çözüm çabalarının Batı'dan doğuya, Cenevre'den Astana'ya kaydığına işaret eden Orhan "Süreç Batı'yı Suriye'deki siyasi çözümün dışına itecektir. Batı bir tek YPG bölgeleri üzerindeki etkisini sürdürüyor. YPG kontrolünde Suriye'nin kuzeyinde bir federal bölgenin oluşumu konusunda çaba gösterebilir. Ama Suriye konusunda güç bölge ülkelerinde ve bölge ülkeleri birbirine daha da yakınlaşacaktır" diye ekledi.