Juncker'ın sözlerine sert tepki gösteren ABC yazarı ve Bilim ve Gelecek Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ender Helvacıoğlu, Sputnik'e yaptığı açıklamada söz konusu ‘tehdidi' kayda değer bulmadığını söyledi. Türk halkının Avrupa Komisyonu'ndan gelen bu tür açıklamalara önem vermeyeceğine işaret eden Helvacıoğlu "Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'in tehdidini önemsemiyorum, Türkiye halkının da önemseyeceğini sanmıyorum. Hatta tam tersine bu tür dayatmalar ters tepiyor. Dış odaklardan gelen tepkiler hiçbir zaman hoş karşılanmaz ülkemizde ve tepki doğurur. Bu nedenle onlar boş tehditleri bıraksınlar; biz de kendi işimize bakalım" dedi.
‘AB'NİN ZATEN TÜRKİYE'YE BİR OLUMLU ETKİSİ YOK'
İdamın her koşulda karşı çıkılması gereken insanlık dışı bir uygulama olduğuna işaret eden Helvacıoğlu "İdamın AB ile ilişkiler düzleminde tartışılması doğru değil. AKP iktidarı, yeni bir baskı aracı oluşturmak ve muhafazakâr kitlelere hoş görünmek adına zaman zaman gündeme getiriyor. AB ile ilişkilerin bozulup bozulmaması açısından değil, Türkiye demokrasisi ve büyük insanlık açısından karşı çıkıyorum idam cezasına. Kaldı ki, Türkiye halkının idam cezasının geri getirilmesine karşı direneceğine ve engelleyebileceğine de eminim" ifadelerini kullandı.
AB'nin Türkiye'ye demokrasi anlamında olumlu bir etkisi olmayacağını savunan Helvacıoğlu, "AB veya benzeri bir örgütün Türkiye'ye demokrasi veya herhangi bir olumluluk geleceğini düşünmüyorum. Türkiye demokrasisi ülkemizin emekçi halkının eseri olabilir ancak" diye ekledi.
Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Milli Savunma ve Güvenlik Enstitüsü Eş-Direktörü ve AB Uzmanı Tolga Sakman, Sputnik'e yaptığı açıklamada, temel sorunun Türkiye ve AB arasındaki güven bunalımına dayalı olduğunu belirterek "AB 15 Temmuz'dan beri yaşadığı ikilem ile özgürlük, eşitlik, güvenlik gibi konularda Türkiye'nin nerede durduğunu kestirmeye çalışıyor. Türkiye Avrupa'yı darbe girişiminin sorumlularından biri olarak görürken, Avrupa da Türkiye'yi daha otokratik bir sisteme doğru gittiğini söylüyor. Karşılıklı güven bunalımı bu kadar yüksekken her tür eylem de tarafları rahatsız ediyor" dedi.
Avrupa'dan gelen sert çıkışların Türkiye'yi birlikten tamamen uzaklaşmaya ittiğine işaret eden Sakman "Türkiye'nin FETÖ ve diğer terör örgütleri ile mücadelesinde bazı virajlar olduğu aşikar. Bu virajları selametle alabilmek için geçirilmesi gereken süreçler var. Bu süreçlerde AB'nin de sakin olması gerekiyor. 15 Temmuz ile iltisaklı olduğu düşünülen Avrupa'nın bu tür çıkışları Türkiye'nin uzaklaşmasına neden oluyor" ifadelerini kullandı.
Sputnik'e konuşan AB Uzmanı Can Baydarol, Türkiye'deki idam tartışmalarını eleştirerek "İdamı destekleyen bütün söylemler, başta Fetullah Gülen olmak üzere FETÖ sanıklarının Türkiye'ye geri iade edilmesini engeller nitelikte. Bir diğer nokta ise idam cezasının ileriye yönelik olarak yürütülemeyecek olması. Eğer böyle yürütülmeye çalışılırsa o zaman hukuk devleti bitmiş sayılır" dedi.
Avrupa Konseyi'ne hiç bir üye ülkede idam uygulanmadığına işaret eden Baydarol "ABD'nin bazı eyaletleri ve bazı ülkelerde idam olsa da Avrupa Konseyi'ne üye hiçbir ülkede bu yok. Dolayısıyla Türkiye'nin idam cezasını getirmesi kendisini Avrupa olmaktan çıkarmasıyla eş değer olacaktır. Eğer idam cezası geri gelirse AB'ye tam üyeliğin ön şartı olan Kopenhag siyasi kriterleri tamamen ihlal edilmiş sayılacaktır. Bu durum ise Türkiye AB ilişkileri arasında geri dönüşü olmayan yaralar açacaktır" diye konuştu.
Söz konusu durumda AB-Türkiye ilişkilerinin ciddi yara alacağına değinen Baydarol "Türkiye ile AB ilişkisi sadece siyasi anlamda tam üyelik ilişkisi değil. Bunların başında Gümrük Birliği meselesi var. Burada ilişkiler kopmaz ama siyasi olarak çok ciddi yara alır" ifadelerini kullandı.