Siyaset ve doğu uzmanı Vladimir Sajin, bu gelişmeyi şöyle yorumladı:
"Müzakere sürecinde yaşanan zorluklar, siyasetçileri ve siyaset uzmanlarını karamsarlığa sürüklüyor. İran’ın nükleer sorununu çözmek için 1 Temmuz’a kadar süre var. Yani zaman giderek daralıyor.
İran’ın ABD’deki en radikal karşıtları, müzakerelerde daha uslu olması için bu ülkeye karşı yeni yaptırımların kabul edilmesini talep ediyor. Ancak siyasetçilerin büyük bir kısmı, yeni yaptırımların, ‘müzakere sürecinin sonu’ anlamına geldiğini anlıyor ve müzakereleri krizden çıkarmak için İran’a şans tanınması, nihai anlaşmanın imzalanması için sorunun diplomatik yollarla çözümünü istiyor. Bu anlaşmanın, İran'ın nükleer sorununu uluslararası gündemden çıkarması ve ülke için siyasi ve ekonomik perspektifler açması gerekir."
İran karşıtlarının tekliflerinden endişe duyan ABD Başkanı Barack Obama ve İngiltere Başbakanı David Cameron’un, müzakereler sürerken İran’a yeni yaptırımların uygulanmasına karşı çıktığını kaydeden Vladimir Sajin, hatta Amerikan liderinin Kongre’de hazırlanan yasa tasarısının müzakere süreci sona ermeden kabul edilmesi durumunda veto etmekle tehdit ettiğini hatırlattı.
Buna rağmen ABD Kongresi, müzakere sürecinin 1 Temmuz’a kadar başarı ile sona ermemesi durumunda, derhal İran’a karşı yeni yaptırımların yürürlüğe girmesini sağlayacak yasa tasarısı üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Peki, petrol fiyatları düşmeye devam ederse, İran ekonomisi yeni yaptırımlara dayanabilecek mi? Bu bağlamda, 5+1 Grubu ve İran arasındaki müzakere sürecinin başarı şansı ne? Vladimir Sajin, bu konuda şuları söyledi:
"İran ekonomisi zor durumda. ABD, AB ve bazı diğer ülkelerin finans, petrol ve gemicilik alanlarında uyguladığı yaptırımlar, ekonomiye hissedilir darbe indirdi. İran, uluslararası banka sisteminden (SWIFT) neredeyse tamamen kesilmiş oldu. Yabancı yatırımlara, yabancı teknolojilere ve uluslararası deniz taşımacılığı sistemine erişimi de engellendi."
"PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞ, ZORLUYOR"
İran Alınan Kararların Uygunluğu Konseyi Sekreteri Muhsin Rezai, son üç yılda İran ekonomisine 100 milyar dolarlık zarar verildiğini açıkladı.
5+1 Grubu ve İran’ın, 24 Kasım 2013 tarihinde anlaşmaya vararak yaptırımları yumuşattıktan sonra ülkedeki ekonomik durumun iyileştiğini ifade eden Vladimir Sajin, İran’ın petrol ihracatını, 2013’ün en kötü göstergesi olan günlük 700 bin varilden 2,4 milyon varile çıkarmayı başardığını anlattı. Ülke hazinesine 30-50 milyar doların girdiğini, yaptırımlar karşısında gerileyen ekonomisinin canlandığını söyledi.
"Ancak yeni bir darbe geldi: petrol fiyatları feci şekilde düşmeye başladı.” diyen Sajin, fiyatların birkaç ay içerisinde 115 dolardan 50’ye gerilediğini hatırlattı. İran için varili 130 dolar olan kritik fiyat sınırı çoktan geçildi. İran hükümeti acilen 2015-16 devlet bütçesini (21 Mart’ta başlıyor) yeni şartlara göre ayarlamak zorunda kaldı. Aralık 2014’te meclise sunulan önceki bütçe tasarısı, petrol varil fiyatı 72 dolar baz alınarak hazırlanmıştı, yeni tasarıda fiyat 40 dolar olarak öngörülüyor. Ancak uzmanlara göre hükümet harcamalarında öngörülen kısıntı, halen yaptırımlara maruz kalan İran’da zor ekonomik durumu değiştirmeyecek. İran’ın dış borcu, Eylül 2014’te 6,111 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu da durumu ağırlaştırmakta. Ülkenin büyük bütçe açığı yaşaması bekleniyor. İran Ekonomi ve Maliye Bakanı Ali Tayyip-Nia, petrol fiyatlarındaki düşüş göz önüne alındığında, devlet bütçesini dengelemek için hükümetin bir sıra ekonomik projeyi askıya almak ve sosyal harcamalarının bir kısmını kısmak zorunda olacağını itiraf etti. Bu arada İran’da ekmek fiyatları, Aralık’ta yüzde 30 zamlandı.
“Hiç şüphesiz, ekonomik yaptırımlar ve petrol fiyatlarındaki düşüşün kombine etkisi, İran için çok sancılı oldu.” yorumunda bulunan Vladimir Sajin, petrol fiyatlarında düşüşün sürmesi (muhtemelen 40-50 dolar çerçevesinden çıkmayacak) durumunda, İran’a karşı olası yeni yaptırımların ülke ekonomisi için tamamen yıkıcı olacağını ve sosyal alanda öngörülemez sonuçlara yol açacağını kaydetti.
Diğer taraftan bu kötü perspektifler, İran’ın nükleer sorunu ile ilgili müzakerelerde başarı şansını artırabilir.