https://anlatilaninotesi.com.tr/20240926/cumhurbaskani-erdogan-brics-ve-aseanda-yer-almamiz-bolgelerin-aritmetigini-de-degistirecek-1088478737.html
Cumhurbaşkanı Erdoğan: BRICS ve ASEAN’da yer almamız, bölgelerin aritmetiğini de değiştirecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan: BRICS ve ASEAN’da yer almamız, bölgelerin aritmetiğini de değiştirecek
Sputnik Türkiye
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyaretini 25 Eylül'de Türkevi'nde gazetecilere değerlendirdi. Konuşmasında BRICS üyeliği konusuna değinen Erdoğan, Türkiye'nin... 26.09.2024, Sputnik Türkiye
2024-09-26T20:00+0300
2024-09-26T20:00+0300
2024-09-26T20:26+0300
recep tayyip erdoğan
abd
birleşmiş milletler (bm)
bm genel kurulu
brics
asean
nato
israil
israil-filistin
lübnan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e8/09/18/1088400057_0:160:3072:1888_1920x0_80_0_0_5529dfae74fbaa2a0130f64b670c4621.jpg
ABD'nin New York kentinde yapılan BM Genel Kurulu'nun bu yıl ‘hiç kimseyi geride bırakmamak’ temasıyla yapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel barış ve güvenliğin korunması açısından önem taşıyan temel meselelere dair görüşlerimizi paylaştım. Gazze özelinde mevcut uluslararası sistemin ve kurumların asli görevlerini yerine getirme noktasında sınıfta kaldıklarını bir kez daha açıkça ifade ettim" dedi.New York'ta bulunduğu sürede ikili görüşmeler gerçekleştiren Erdoğan, İran, Sırbistan ve Ukrayna, Maldivler Cumhurbaşkanları, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı, Kuveyt Veliaht Prensi, Arnavutluk, Pakistan, Irak, Lübnan, Almanya, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan Başbakanları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile bir araya geldiğinin altını çizdi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ziyareti sırasında yaptığı görüşmeleri şu sözlerle özetledi:'Bir suçlunun Birleşmiş Milletler çatısı altında yer alabilmesi gerçekten bir utanç vesilesi'Cumhurbaşkanı Erdoğan Gazze ve Lübnan'daki duruma ilişkin "Gazze'de kötüleşen insani krizin üzerinde özellikle durdum. Yaklaşan kış mevsimi öncesinde Filistin'e yönelik yardımları mutlaka artırmamız gerektiğini, bunun için iş birliği içinde çalışmamız, İsrail üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmamız gerektiğini tüm görüşmelerimde muhataplarıma ifade ettim. Sizler de zaten an be an takip ediyorsunuz. İsrail tam da bizim aylardır uyardığımız şekilde Gazze'deki ateşi tüm bölgeye yaymak için her yola başvuruyor. Lübnan'a yönelik saldırılar bunun en son örneği oldu. Son bir haftada 600’ün üzerinde Lübnanlı katledildi. Dünya sessiz kaldıkça ve Batılı ülkeler İsrail yönetimine silah desteği verdikçe, bu katliamlar maalesef devam edecek. Görüşmelerimizde bu tehlikeye dikkat çektik" dedi. İsrail başbakanı Netanyahu'nun ABD'ye gelişi ve "Birleşmiş Milletler nezdinde İsrail'i engelleyecek somut bir adımın atılamamış olmasını, liderler düzeyinde ortak bir itirazın yükselmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu Erdoğan şöyle cevapladı:BM'in geleceğiyle ilgili gelen soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletler, savaşları önleme misyonunu yerine getiremeyen, kimseye söz dinletemeyen, kendi görevlilerini dahi koruyamayan ve onları öldüren İsrail'den hesap soramayan bir pozisyondadır. Nitekim dün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gueterres ile yaptığımız görüşmede bana kayıp rakamını verince gerçekten çok şaşırdım. Ciddi sayıda Birleşmiş Milletler görevlisi şu anda İsrail'in katliamlarına kurban gitti. Birleşmiş Milletler, güçlünün haklı olduğu bir düzene bekçilik yapan bir yapıya dönüşmüş ve işlevselliğini yitirmiş durumdadır. Mevcut düzende Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dokunulmaz beş üyesi, istediğini acımasızca yapabiliyor. Zaten geçici üyelerin herhangi bir fonksiyonu yok. Konseye geçici üye olarak alınan devletler orada idare ediliyorlar. Peki bu daimi üyeler nerelerden? Asya, Avrupa, Amerika… Dini noktada da dünyada Müslüman ülkelerin sayısı belli, ama Müslüman ülkelerden hiçbiri daimi üyeler arasında yer almıyor. Şimdi Afrika daimi üyelik istiyor. Peki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Afrikalıya yer var mı, yok. Japonya üyelik istiyor mu, istiyor. Peki yer var mı, yok. Avrupa'dan Almanya istiyor. Almanya'ya da yer yok. Türkiye olarak biz de istiyoruz. Bize de yer yok. Niye? Türkiye olarak biz, Almanya, Japonya burada istediğini alamayan ülkeler konumunda. Biz haklı talebimize devam edeceğiz. Sayın Guterres de yaptığımız görüşmede bize hak verdi ama bu hakkı teslim etmek gibi bir güçleri, bir imkanları da yok" dedi. Ukrayna ile ilgili gelen soruyu Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıtladı:'Günümüzün Hitleri Netanyahu da bu gerçekle yüz yüze gelecek'"Bölgesel bir savaş durumunda Türkiye'nin pozisyonu, durduğu yer nasıl olur? sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan şu yanıtı verdi:NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in “Güney'de Türkiye olmadan Avrupa Kıtası’nın güvenliği öngörülemez, imkansız” sözlerinin sorulması üzerine Erdoğan, "Ben Sayın Stoltenberg’e hakikaten görevi boyunca Türkiye'yle olan münasebetlerini en ideal şekilde sürdüren bir Genel Sekreter olarak bakıyorum. NATO Genel Sekreterliği boyunca bunu başarıyla sürdürdü. Türkiye'yle münasebetlerinde de hiçbir zaman olumsuz bir çizgi çizmedi. Sayın Rutte ile bakalım bu durum nasıl devam edecek? Yeni Genel Sekreter Mark Rutte ile de Hollanda Başbakanlığı süresi içerisindeki dostluğumuz iyiydi. İnşallah NATO Genel Sekreterliği’nde de bu dayanışmayı, bu birlikteliği yine devam ettiririz. Kurucu değerlerinden uzaklaşan ve onlara sahip çıkamayan uluslararası kuruluşlar ve ittifaklar yozlaşır. Bu temel arızayı gideremezlerse artık ana görevlerini dahi yapamaz hale gelirler. NATO eğer “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” ilkesini “hepimiz bazılarımız için, bazılarımız hepimiz için” gibi bir forma dönüştürme tehlikesi ile yüz yüze gelirse o yozlaşma başlar. Bunun için tedbirler almak ve vakit geçirmeden uygulamak gerekir. Hele konu güvenlik gibi hayati bir husus ise ilkelerden milim sapma olmamalıdır. Türkiye, NATO içerisinde yükümlülüklerinin de sorumluluklarının da farkında olan ve bunları eksiksiz yerine getiren güvenilir bir müttefiktir. Türkiye’nin NATO için ne kadar kıymetli olduğunu Avrupa’nın bildiği ancak zaman zaman bunu göz ardı ettiğini görüyoruz" ifadeleriyle değerlendirdi. 'Amerika'da F-35 konusunu bizler yalnız Trump döneminde yaşamadık, sonrasında da devam etti'Açıklamalarında Türkiye-ABD ilişkilerine de değinen Erdoğan, şu cümleleri kaydetti:'Ermenistan ile Azerbaycan barışı iki ülke için de yeni fırsatlar ve kazançların kapısını aralayacak'Açıklamasında, "Sayın Paşinyan'ın yaklaşımına baktığımız zaman olumsuz bir havada görünmüyor" diyen Erdoğan, konuşmasını şu cümleler ile sürdürdü:'BRICS ve ASEAN’da yer almamız bölgelerin aritmetiğini de değiştirecek'"BRICS’e üye olmak noktasında olumlu ya da olumsuz gördüğünüz öngörüleriniz nelerdir?" sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıtladı:'Bizim anayasanın ilk 4 maddesiyle herhangi bir sorunumuz söz konusu değil'"Yeni Anayasanın zorunluluk olduğunu her fırsatta ifade ediyorsunuz. İlk 4 maddenin de Cumhur İttifakı'nın kırmızı çizgisi olduğunu söylediniz. Ancak muhalefetin çeşitli gerekçelerle sürece katılmama gibi bir direnci var. Muhalefetin bu ısrarlı uzlaşma arayışınızda samimi davranacağını düşünüyor musunuz?" sorusuna Erdoğan şu cevabı verdi:'İç cephe bizi biz yapan değerlerdir'Konuşmasında, "İç cephe bizi biz yapan değerlerdir" diyen Erdoğan, açıklamasında şu cümleleri kaydetti:AK Parti kongre sürecinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz Türkiye’ye 23 yıldır yeniyi anlatıyor ve yeniyi sunuyoruz. O yeninin içinde bizi biz yapan değerlerimiz en taze biçimde yer alıyor. Hazreti Mevlana’nın dediği gibi pergelimizin bir bacağı işte o değerlerde sabit, diğer bacağımız alemi dolaşıyor. Biz, milletin mesajını en doğru biçimde okuduk, o mesajı gereğini yerine getirmek için değişim diyoruz. Sözünü ettiğimiz değişim bir yeniden doğuş hamlesidir. Yunus'un dediği gibi 'Her dem yeniden doğarız. Bizden kim usanası?' Biz şimdi bunun gereğini yerine getiriyoruz" cümlelerini kaydetti.'Birkaç kendini bilmezin ne yazık ki ortaya koyduğu bir karmaşaydı'Milli Savunma Üniversitesi mezuniyet töreninde, yeminlerini kılıçlarla yapan teğmenler konusuna da değinen Erdoğan, konuşmasını şu cümleler ile sonlandırdı:
https://anlatilaninotesi.com.tr/20240926/istanbul-buyuksehir-belediye-baskani-imamoglundan-siyasi-yasak-aciklamasi-1088479155.html
israil
lübnan
rusya
azerbaycan
ermenistan
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2024
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e8/09/18/1088400057_171:0:2902:2048_1920x0_80_0_0_bff9eb9c7e710b73105e0e12f93c9df8.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
recep tayyip erdoğan, abd, birleşmiş milletler (bm), bm genel kurulu, brics, asean, nato, israil, israil-filistin, lübnan, rusya, f-35, benyamin netanyahu, azerbaycan, ermenistan, anayasa, milli savunma üniversitesi, jens stoltenberg, nato genel sekreteri jens stoltenberg, mark rutte, nikol paşinyan
recep tayyip erdoğan, abd, birleşmiş milletler (bm), bm genel kurulu, brics, asean, nato, israil, israil-filistin, lübnan, rusya, f-35, benyamin netanyahu, azerbaycan, ermenistan, anayasa, milli savunma üniversitesi, jens stoltenberg, nato genel sekreteri jens stoltenberg, mark rutte, nikol paşinyan
Cumhurbaşkanı Erdoğan: BRICS ve ASEAN’da yer almamız, bölgelerin aritmetiğini de değiştirecek
20:00 26.09.2024 (güncellendi: 20:26 26.09.2024) Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyaretini 25 Eylül'de Türkevi'nde gazetecilere değerlendirdi. Konuşmasında BRICS üyeliği konusuna değinen Erdoğan, Türkiye'nin BRICS ve ASEAN’da yer almasının ve görünmesinin bölgelerin aritmetiğini de değiştireceğini vurgulayarak çok daha farklı bir yapının inşasına vesile olacağını dile getirdi.
ABD'nin New York kentinde yapılan BM Genel Kurulu'nun bu yıl ‘hiç kimseyi geride bırakmamak’ temasıyla yapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel barış ve güvenliğin korunması açısından önem taşıyan temel meselelere dair görüşlerimizi paylaştım. Gazze özelinde mevcut uluslararası sistemin ve kurumların asli görevlerini yerine getirme noktasında sınıfta kaldıklarını bir kez daha açıkça ifade ettim" dedi.
New York'ta bulunduğu sürede ikili görüşmeler gerçekleştiren Erdoğan, İran, Sırbistan ve Ukrayna, Maldivler Cumhurbaşkanları, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı, Kuveyt Veliaht Prensi, Arnavutluk, Pakistan, Irak, Lübnan, Almanya, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan Başbakanları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile bir araya geldiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ziyareti sırasında yaptığı görüşmeleri şu sözlerle özetledi:
Genel Kurul görüşmeleri öncesinde 22 Eylül günü düşünce kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldik. Aynı günün akşamında Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi TASK'ın geleneksel akşam yemeğine iştirak ettik. Türk-Amerikan toplumunun ülkemizin çıkarlarını savunma noktasında yürüttüğü faaliyetleri takdirle takip ediyoruz. TAİK'in düzenlediği 15. Türkiye Yatırım Konferansı'nda Amerikan iş çevreleriyle istişarelerde bulunduk. Amerikalı girişimcilere ülkemizin sunduğu yatırım fırsatlarını anlattım. Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemine dair yol haritasını kendileriyle paylaştık. Amerika son iki senedir en fazla ihracat yaptığımız ikinci, en fazla ithalat yaptığımız beşinci ülke oldu. İkili ticaret hacmimiz geçtiğimiz yıl 30 milyar doları aştı. Toplam 100 milyar dolarlık ticaret hedefimize iyi bir planlamayla ulaşabileceğimize inanıyoruz.
'Bir suçlunun Birleşmiş Milletler çatısı altında yer alabilmesi gerçekten bir utanç vesilesi'
Cumhurbaşkanı Erdoğan Gazze ve Lübnan'daki duruma ilişkin "Gazze'de kötüleşen insani krizin üzerinde özellikle durdum. Yaklaşan kış mevsimi öncesinde Filistin'e yönelik yardımları mutlaka artırmamız gerektiğini, bunun için iş birliği içinde çalışmamız, İsrail üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmamız gerektiğini tüm görüşmelerimde muhataplarıma ifade ettim. Sizler de zaten an be an takip ediyorsunuz. İsrail tam da bizim aylardır uyardığımız şekilde Gazze'deki ateşi tüm bölgeye yaymak için her yola başvuruyor. Lübnan'a yönelik saldırılar bunun en son örneği oldu. Son bir haftada 600’ün üzerinde Lübnanlı katledildi. Dünya sessiz kaldıkça ve Batılı ülkeler İsrail yönetimine silah desteği verdikçe, bu katliamlar maalesef devam edecek. Görüşmelerimizde bu tehlikeye dikkat çektik" dedi.
İsrail başbakanı Netanyahu'nun ABD'ye gelişi ve "Birleşmiş Milletler nezdinde İsrail'i engelleyecek somut bir adımın atılamamış olmasını, liderler düzeyinde ortak bir itirazın yükselmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu Erdoğan şöyle cevapladı:
Filistin'de soykırım yapmış bir suçlunun Birleşmiş Milletler çatısı altında yer alabilmesi gerçekten bir utanç vesilesidir. Bu, vahşice katledilen bebeklerin, çocukların, annelerin, babaların Birleşmiş Milletler görevlilerinin, gazetecilerin ve daha nicelerinin hatıralarına ihanettir. Dün, bizim Birleşmiş Milletler Genel Kurulu konuşmamızın akabinde İsrail delegasyonunun tavırlarına dikkat ettiyseniz, çok garip bir tavır içindeydiler. Çünkü kendilerini savunacak halleri yok. Duruşları zaten bunu gösteriyor. Bu nedenle biz herkesi tarihin doğru tarafında durmaya çağırdık ve çağırıyoruz. Mazlumla zalimi, katille maktulü ayıramayan ve her birine hak ettiği muameleyi yapamayan bir düzen, çürümeye yüz tutmuş demektir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ya o katile hak ettiği gibi davranır ya da bu utanç verici durum Birleşmiş Milletler tarihine bir kara leke olarak geçer. Maalesef olacak olan da budur. İsrail, Birleşmiş Milletler kararlarına zerre saygısı olmayan, Birleşmiş Milletler’in ilkelerini defalarca çiğnemiş bir devlettir. Böyle bir devlete gereken dersi yazılı ve görsel materyallerle vermek, inanıyorum ki en önemli görevdir.
BM'in geleceğiyle ilgili gelen soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşmiş Milletler, savaşları önleme misyonunu yerine getiremeyen, kimseye söz dinletemeyen, kendi görevlilerini dahi koruyamayan ve onları öldüren İsrail'den hesap soramayan bir pozisyondadır. Nitekim dün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gueterres ile yaptığımız görüşmede bana kayıp rakamını verince gerçekten çok şaşırdım. Ciddi sayıda Birleşmiş Milletler görevlisi şu anda İsrail'in katliamlarına kurban gitti. Birleşmiş Milletler, güçlünün haklı olduğu bir düzene bekçilik yapan bir yapıya dönüşmüş ve işlevselliğini yitirmiş durumdadır. Mevcut düzende Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin dokunulmaz beş üyesi, istediğini acımasızca yapabiliyor. Zaten geçici üyelerin herhangi bir fonksiyonu yok. Konseye geçici üye olarak alınan devletler orada idare ediliyorlar. Peki bu daimi üyeler nerelerden? Asya, Avrupa, Amerika… Dini noktada da dünyada Müslüman ülkelerin sayısı belli, ama Müslüman ülkelerden hiçbiri daimi üyeler arasında yer almıyor. Şimdi Afrika daimi üyelik istiyor. Peki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Afrikalıya yer var mı, yok. Japonya üyelik istiyor mu, istiyor. Peki yer var mı, yok. Avrupa'dan Almanya istiyor. Almanya'ya da yer yok. Türkiye olarak biz de istiyoruz. Bize de yer yok. Niye? Türkiye olarak biz, Almanya, Japonya burada istediğini alamayan ülkeler konumunda. Biz haklı talebimize devam edeceğiz. Sayın Guterres de yaptığımız görüşmede bize hak verdi ama bu hakkı teslim etmek gibi bir güçleri, bir imkanları da yok" dedi.
Ukrayna ile ilgili gelen soruyu Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıtladı:
Biz bu konferansın içinde yer almaya hazır olduğumuzu söyledik. Bu konuda yine aynı şekilde gerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan gerek istihbarat teşkilatımız onlarla irtibat halinde olacaklar. Temennimiz odur ki bölgeye bu barışı getirebilme noktasında Türkiye olarak biz bu işin bir yerinde yer alırız. Biz Ukrayna-Rusya savaşında adil bir barışı belki de en çok arzulayan ülkeyiz. Elimizi taşın altına koymaktan çekinmedik ve barış için çabalıyoruz. Bu savaşın diplomasi ve diyalog yoluyla sona ermesi mümkündür. Yeter ki sorunları bu yolla çözebileceğimize hem savaşan taraflar hem diğer aktörler inansın. Şu anda maalesef buna yakın değiliz. Biz hem Ukrayna hem Rusya tarafıyla görüşebiliyor olmamızı barışa giden yolda bir avantaj olarak görüyoruz. Bu zorlu yolu yürüyebilir ve hedefe ulaşabilirsek, insanlığa büyük hizmet etmiş olacağız. Taraflar kışkırtmaları, silahlanma yarışını, insanların değil silahların konuştuğu bir düzeni terk etmeden, barış umudu somut bir biçimde doğmayacak. Fakat biz yılmadan o umudu aramayı sürdüreceğiz. Gayretleri artıracak ve daha çok çalışacağız.
'Günümüzün Hitleri Netanyahu da bu gerçekle yüz yüze gelecek'
"Bölgesel bir savaş durumunda Türkiye'nin pozisyonu, durduğu yer nasıl olur? sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan şu yanıtı verdi:
Lübnan, rahmetli Refik Hariri'nin döneminde bir başka Lübnan'dı. Çok daha zengindi, güçlüydü. Ama şu anda artık o Lübnan kalmadı. Şimdi Lübnan'ın yeniden kendine gelmesi için onlara imkanlar sağlayacağız, bu durumu yeniden nasıl aslına dönüştüreceğiz onu düşüneceğiz? Temennimiz odur ki Lübnan bir an önce bu travmayı atlatsın. Bugünkü televizyon yayınlarında izlediğim kadarıyla Lübnan'ın durumu çok kötü. Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Diğer taraftan İsrail bir rüya görüyor, o rüyasını gerçekleştirmek için bölgemizdeki halkların yaşamlarını kabusa çevirmeyi de göze almış gibi görünüyor. Zamanında Hitler de bir rüya görmüştü ve o da çeşitli milletlere mensup halklara kabus yaşatmıştı. Neticede gördüklerinin bir rüya olduğunu net bir şekilde anladı. Er ya da geç günümüzün Hitleri Netanyahu da bu gerçekle yüz yüze gelecek. Herkesin bir planı var ama biz inanıyoruz ki Allah’ın da bir hesabı var.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in “Güney'de Türkiye olmadan Avrupa Kıtası’nın güvenliği öngörülemez, imkansız” sözlerinin sorulması üzerine Erdoğan, "Ben Sayın Stoltenberg’e hakikaten görevi boyunca Türkiye'yle olan münasebetlerini en ideal şekilde sürdüren bir Genel Sekreter olarak bakıyorum. NATO Genel Sekreterliği boyunca bunu başarıyla sürdürdü. Türkiye'yle münasebetlerinde de hiçbir zaman olumsuz bir çizgi çizmedi. Sayın Rutte ile bakalım bu durum nasıl devam edecek? Yeni Genel Sekreter Mark Rutte ile de Hollanda Başbakanlığı süresi içerisindeki dostluğumuz iyiydi. İnşallah NATO Genel Sekreterliği’nde de bu dayanışmayı, bu birlikteliği yine devam ettiririz. Kurucu değerlerinden uzaklaşan ve onlara sahip çıkamayan uluslararası kuruluşlar ve ittifaklar yozlaşır. Bu temel arızayı gideremezlerse artık ana görevlerini dahi yapamaz hale gelirler. NATO eğer “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” ilkesini “hepimiz bazılarımız için, bazılarımız hepimiz için” gibi bir forma dönüştürme tehlikesi ile yüz yüze gelirse o yozlaşma başlar. Bunun için tedbirler almak ve vakit geçirmeden uygulamak gerekir. Hele konu güvenlik gibi hayati bir husus ise ilkelerden milim sapma olmamalıdır. Türkiye, NATO içerisinde yükümlülüklerinin de sorumluluklarının da farkında olan ve bunları eksiksiz yerine getiren güvenilir bir müttefiktir. Türkiye’nin NATO için ne kadar kıymetli olduğunu Avrupa’nın bildiği ancak zaman zaman bunu göz ardı ettiğini görüyoruz" ifadeleriyle değerlendirdi.
'Amerika'da F-35 konusunu bizler yalnız Trump döneminde yaşamadık, sonrasında da devam etti'
Açıklamalarında Türkiye-ABD ilişkilerine de değinen Erdoğan, şu cümleleri kaydetti:
Amerika'da F-35 konusunu bizler yalnız Sayın Donald Trump döneminde yaşamadık, sonrasında da devam etti. Hepsi de bize bu hayal kırıklığını yaşattı. Cumhuriyetçiler de yaşattı, Demokratlar da... Şimdi yeni süreçte bunun sürüp sürmeyeceğini göreceğiz. 1 milyar 450 milyon dolar alacağımız var. Bu öyle böyle bir rakam değil. Şimdi bu alacağımızı tahsil etme noktasında da adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Bütün bunlarla beraber Kasım seçiminin neticesi ne getirecek ne götürecek? Bunu da görmemiz lazım. Bizler bu işin sonucunda temennim odur ki Türkiye -ABD arasındaki ilişkileri de buna göre tekrar teraziye koyacağız. Adımlarımızı da ona göre atacağız. Umarız netice hayırlı olur.
'Ermenistan ile Azerbaycan barışı iki ülke için de yeni fırsatlar ve kazançların kapısını aralayacak'
Açıklamasında, "Sayın Paşinyan'ın yaklaşımına baktığımız zaman olumsuz bir havada görünmüyor" diyen Erdoğan, konuşmasını şu cümleler ile sürdürdü:
Sayın Paşinyan'ın yaklaşımına baktığımız zaman olumsuz bir havada görünmüyor. Türkiye olarak bizden Ermenistan-Azerbaycan arasındaki barış anlaşmasını, huzur içinde komşular olarak yaşamalarını bir an önce sağlamamızı istiyorlar. Biz de zaten bunun peşindeyiz, bunun gayreti içerisindeyiz. Temennim odur ki, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki bu gelişmeleri inşallah peyderpey halledelim, çözelim ve Azerbaycan-Ermenistan arasındaki bu sıkıntıları aşmak suretiyle artık yola revan olalım. Çünkü her iki taraf aslında barıştan yana. Şu anda Azerbaycan böyle bir beklentinin, gayretin içerisinde. Ermenistan'da da bunu gördük. Bizler oluşacak huzur ve barış ikliminin herkes için en iyisi olacağını düşünüyoruz. Ermenistan ile Azerbaycan barışı iki ülke için de yeni fırsatlar ve kazançların kapısını aralayacaktır. Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme süreci de bu barış sürecinin olumlu neticelenmesi ile müspet istikamette etkilenecektir.
'BRICS ve ASEAN’da yer almamız bölgelerin aritmetiğini de değiştirecek'
"BRICS’e üye olmak noktasında olumlu ya da olumsuz gördüğünüz öngörüleriniz nelerdir?" sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıtladı:
Her şeyden önce bizim BRICS ve ASEAN’da yer almamız, buralarda görünmemiz, inanıyorum ki bölgelerin aritmetiğini de değiştirecek. Çok daha farklı bir yapının inşasına vesile olacak. Orta Asya, Rusya, Baltık bölgesi ya da Uzak Doğu ile ilişkilerimiz kadar Kıta Avrupası ve Amerika ile de bağlarımızın bulunduğunu bir kenara koyamayız. Aynı şekilde Arap coğrafyası ve Körfez ülkeleriyle köklü bir geçmişimiz bulunurken Afrika ile de yakın ilişkilerimiz mevcut. Netice itibariyle bulunduğumuz coğrafya ve binlerce yıllık geçmişimiz bizi böylesine çeşitli bir ortaklık mimarisi oluşturmak için teşvik ediyor. Biz bir NATO ülkesiyiz diye Türk dünyası ve İslam dünyası ile bağlantımızı kopartamayız. BRICS ve ASEAN bizim için özellikle ekonomik iş birliklerimizi geliştirmek için fırsatlar barındıran yapılar. Bu yapıların içinde yer almak NATO'dan vazgeçmek anlamına da gelmiyor. Bu ittifak ve iş birliklerinin, özellikle birbirinin alternatifi olduğunu düşünmüyoruz. Bugünün dünyasında bazı uluslararası gerilimler olsa da soğuk savaş dönemi çok geride kaldı. Bize 'BRICS’e ya da başka bir yapıya girmeyin' diyenlere baktığınızda yıllardır parçası olmak için çalıştığımız Avrupa Birliği'nin kapısında bizi yıllarca bekletenlerle aynı kişiler. Biz bunlara bakarak asla geleceğimizi belirleyemeyiz.
'Bizim anayasanın ilk 4 maddesiyle herhangi bir sorunumuz söz konusu değil'
"Yeni Anayasanın zorunluluk olduğunu her fırsatta ifade ediyorsunuz. İlk 4 maddenin de Cumhur İttifakı'nın kırmızı çizgisi olduğunu söylediniz. Ancak muhalefetin çeşitli gerekçelerle sürece katılmama gibi bir direnci var. Muhalefetin bu ısrarlı uzlaşma arayışınızda samimi davranacağını düşünüyor musunuz?" sorusuna Erdoğan şu cevabı verdi:
Muhalefetin bir defa başta bu ilk 4 madde olmak üzere, bu konularda zaten herhangi bir ciddiyeti söz konusu değil. Onlar bunu sadece söylerler. Ama bu noktada iktidar ne söyler ne düşünür, böyle bir düşünceleri yok. Biz Cumhur İttifakı olarak bu konuda durduğumuz yerdeyiz, kararlıyız ve aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Türkiye'yi geleceğe, çağın gereklerine uygun, sivil, kapsayıcı, özgürlükçü yeni bir anayasa ortaya koymadan hazırlayamayız. Hiç de çekinmemeliyiz. Bakın dünya hızla değişiyor. 45-50 yıl öncesinin bakış açısıyla, üstelik darbeciler tarafından kaleme alınmış, yamalı bohçaya dönmüş bir anayasa ile bu değişime ayak uydurmak mümkün değil. Bizim çok diri, yeni bir anayasa ile geleceğe yürümemiz lazım. Konuyu ilk 4 maddeye sıkıştırmadan, 'Biz nasıl bir anayasa yapmalıyız?' sorusuna odaklanmalıyız. Bizim anayasanın ilk 4 maddesiyle herhangi bir sorunumuz söz konusu değil. Bütün bunlarla beraber anayasanın satırları arasında dolaşan darbeci zihniyetle bizim problemimiz var. Ülkemizin gençlerinin geleceğini inşa edecek, onları dünya ile rekabete hazırlayacak vizyoner bir anayasaya bizim ihtiyacımız var. Biz bunu yapacağız. Zaten Cumhur İttifakı olarak Milliyetçi Hareket Partisi hazırlıklarını yaptı. Biz aynı şekilde hazırlıklarımızı yaptık. Bu hazırlıkları birbiriyle bütünleştirerek yolumuza inşallah devam edeceğiz. Güçlü bir anayasayı inşallah oluşturacağımıza inanıyorum.
'İç cephe bizi biz yapan değerlerdir'
Konuşmasında, "İç cephe bizi biz yapan değerlerdir" diyen Erdoğan, açıklamasında şu cümleleri kaydetti:
İç cephe bizi biz yapan değerlerdir. Biz aynı şeye sevinme, bunun yanında aynı şeye üzülme, aynı şiirde duygulanma, aynı marşta göğsümüzün kabarabilmesi halini hep birlikte yaşamalıyız. Bütün bunlarla beraber iç cephe hedeflerimiz, bizim Kızıl Elmamızdır. 30 Ağustos konuşmamda ağırlıklı olarak bunun üzerinde durdum. Bizi o hedeflerden vazgeçirmeye, bizi yılgınlığa düşürmeye, bizi usandırıp umutsuzluk girdabına sürüklemeye çalışanlar, işte o iç cepheyi hedef alıyor. Biz o iç cepheyi çökerttirmeyiz. Orada çok kararlıyız. Bütün bunlarla beraber şunu bir defa demeliyiz. Zorluk mu var, aşarız. Sorun mu var, çözeriz. Sıkıntı mı var, birlikte üstesinden geliriz. Düştük mü, birbirimize tutunur yeniden kalkarız. Renklerimiz, şeklimiz farklı olabilir ama bir araya gelir en eşsiz motifi oluştururuz. İşte iç cephemizi çökertmeyi amaçlayanların odaklandığı yer bu ruh. Bu ruhu paramparça etmeye çalışıyorlar. Bir daha birbirimize tutunmayalım. Kendi kapsüllerimizde herkesten ayrı köşelerde ömür tüketip, yok olalım istiyorlar. Biz bunlara bu fırsatı da kesinlikle vermeyeceğiz. Kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.
AK Parti kongre sürecinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz Türkiye’ye 23 yıldır yeniyi anlatıyor ve yeniyi sunuyoruz. O yeninin içinde bizi biz yapan değerlerimiz en taze biçimde yer alıyor. Hazreti Mevlana’nın dediği gibi pergelimizin bir bacağı işte o değerlerde sabit, diğer bacağımız alemi dolaşıyor. Biz, milletin mesajını en doğru biçimde okuduk, o mesajı gereğini yerine getirmek için değişim diyoruz. Sözünü ettiğimiz değişim bir yeniden doğuş hamlesidir. Yunus'un dediği gibi 'Her dem yeniden doğarız. Bizden kim usanası?' Biz şimdi bunun gereğini yerine getiriyoruz" cümlelerini kaydetti.
'Birkaç kendini bilmezin ne yazık ki ortaya koyduğu bir karmaşaydı'
Milli Savunma Üniversitesi mezuniyet töreninde, yeminlerini kılıçlarla yapan teğmenler konusuna da değinen Erdoğan, konuşmasını şu cümleler ile sonlandırdı:
Kılıç meselesine gelince, bu mesele birkaç kendini bilmezin ne yazık ki ortaya koyduğu bir karmaşaydı. Şu anda gerek Milli Savunma Üniversitesi, gerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı, gerekse Milli Savunma Bakanımız, müşterek çalışmalarını sürdürüyorlar ve bu işin içerisindekiler kimlerse bunların hak ettikleri cezayı almasını temin edeceğiz. Burası kendini bilmezlerin at oynattığı bir meydan değil. Biz bu kendini bilmezlerin at oynattığı meydana ülkemizi kesinlikle bırakamayız. Buna göre de adımımızı atacağız. Savunma Bakanımız ve Savunma Üniversitemizin başındaki hocamızla bir araya geldik, görüşmelerimizi yaptık ve inşallah en kısa zamanda bu işi neticeye ulaştıracağız.