‘KİMSE ÖFKESİNİ KONTROL EDEMEDİ'
Bu aslında keyifle başlayan bir maçtı. Ev sahibi öne geçiyor, beklenmedik bir biçimde Fenerbahçe geri dönüyor. Kararlarla çok konuşulabilir. Galatasaray'ın avantaj kaybetmesi oradaki Galatasaraylı futbolcuları gerdi. Çıkan olaylara bakacak olursak Türk oyuncular kavgaya katılmadı. İskoçya'da Glasgow Rangers'ın başına geldi. Bossman kararlarından sonra yabancı oyuncular o kadar çoğaldı ki kulüplerin geleneklerini bilmeden para kural ve hedef bağlamında inanılmaz bir baskı altında mücadele etmeye başladılar. Kendilerini kanıtlamak için performanslarının olumlu olumsuz gelişmesiyle davranışları gelişti. Soldado ve Ndiaye mesela ezeli rekabeti biliyorlar olabilirler ama maçın çok özel bir maç olduğunu, kuşaktan kuşağa devredildiğini bilmiyor olabilirler.
‘FATİH TERİM'İN SÖZLERİ SON DERECE ÖLÇÜSÜZ'
Fatih Terim'in sözleri son derece ölçüsüz. Galibiyetin anahtarını taşıyan adam. Milli Takım olsun Galatasaray olsun hepsine genç yaşında erişti. Böyle bakınca onun egosunun ne kadar yükseldiğini görebilirsin. Toplum bu başarıları Terim'in egosuna rağmen kalbine yazdı ve sahiplendi. Ona imparator unvanını verdi. İmparator kaybetmeyi sevmiyor. İmparator son zamanlarda kendi özel hayatında çatışma ve kavgalarla dolu bir süreç yaşadı. Ne kadar sakin görünse de bir öfkeli yanı var. Fatih Hoca öfkelenmekte de haklı olabilir. Finansal Fair Play yüzünden transfer yapamadı takım. Ayrıca Gomis, ligin en etkili oyuncusu olarak adeta itip kakılarak Arap ligine gönderildi sırf 6 milyon Euro uğruna. İstediği kadroyu kuramayan Terim'i öfkelendiriyor. Sakatlıklar her antrenörün derdidir. Ama kendimi iyi hissetmiyorum ayağım çekiyor gibi şikayetler var. Doktorlar bakıyorlar, MR gibi sistemlerle moleküllere kadar inceliyorlar, ağrıyı gerektiren bir şey yok. Ama şu da var bir sporcu ağrım var dediği zaman doktor ne derse desin onun hakkıdır ve ona eleştiri yapılamaz. Bu hepimizin elini kolunu bağlayan bir şey. Galatasaray'da bu tür futbolcular çok. Eren'in bu bağlamda ısınırken kenara geçmesi Fatih hocanın maç boyunca aklının bir kenarında takıntı olarak kaldı bence.
Ligin üçte biri biterken 3 büyüklerin durumu şaşılacak gibi değil. Türk futbolunda federasyonun yapısında kulüp delegelerinin ağırlığı var. Öte yandan ana statüde federasyonun kulüplere denetim yapması gerekiyor mayi anlamda. Ama bu denetleme işinden vazgeçildi çünkü oylar kulüplerin cebinde. Hangi federasyon başkanı olursa olsun sistem çürümeye, borçların katlanarak artmasına neden oldu. Mustafa Denizli ‘Eskiden büyüklerle diğerleri arasında 60-70 derece açı farkı vardı bu sene bu fark 15'e düştü' diyor."