Sputnik'e konuşan Moskova merkezli Askeri ve Politik Gazetecilik Merkezi uzmanı Boris Rojin, "S-400 sevkiyatıyla ilgili yaptırım açıklamaları şimdilik tehdit niteliği taşıyor. Çünkü Amerikalılar hala, bir şekilde bu anlaşmayı bozma veya en azından yavaşlatmayı umuyor. Yaptırımların Türk yönetimine karşı uygulanacağını düşünmüyorum, daha ziyade S-400'ü lokalize edecek ve Türk hava savunmasına entegre edecek Türk savunma şirketlerine baskı söz konusu" dedi.
'NOKTA YAPTIRIMLAR UYGULANABİLİR'
"En olası senaryo, Türkiye'ye bazı modern silahların satışından vazgeçilmesi ve Türkiye'deki savaş uçaklarının yeniden silahlandırılmasıyla ilgili projelerin bloke edilmesi" diyen Rus uzman, "Oysa Türkiye, mevcut uçak parkını modernize etmek için Amerikan uçaklarını almayı planlıyordu" diye kaydetti.
'ABD İLE YAKIN İŞBİRLİĞİ YOK'
Tank konusuna da değinen Rojin, bu konuda şu değerlendirmede bulundu:
"Mevcut teçhizat parkı dikkate alındığında Türkler şimdi M-60 veya Leopar-2'nin modernizasyonu üzerinde çalışıyorlar. Ancak bunu Türk veya İsrail şirketleri yapıyor. Yani bu konuda ABD ile yakın işbirliği yok."
'TÜRKİYE KENDİ KENDİNE YETEN BİR ÜLKE'
Diğer yandan Natsionalnaya Oborona (Ulusal Savunma) dergisinin baş editörü İgor Korotçenko, Sputnik'e açıklamasında, "Türkiye tamamen kendi kendine yeten bağımsız bir ülke. Bu yüzden görüşüme göre ABD, Türkiye'ye karşı herhangi bir yaptırım uygulamayacak. Çünkü bu yaptırımın ABD'nin kendisine pahalıya mal olabileceğini biliyorlar. Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan daha sert, daha etkili yanıt verebilir" diye kaydetti.
'ABD BÖYLE BİR RİSKE GİRMEZ'
"Ancak Türkiye'nin NATO'daki ağırlığı, Türkiye'nin jeopolitik etkisi dikkate alınırsa her türlü yaptırım girişimleri öncelikle ABD'nin kendisi için felaketle sonuçlanır. Bu yüzden ABD, Erdoğan'ın şu yada bu silahın alımıyla ilgili bağımsız kararlarını sorgulamaya cesaret edemez. Bu, Türk halkı, Türk toplumu tarafından Türkiye'ye bugüne kadar görülmemiş baskı gibi değerlendirilebilir. Yanıt tedbir olarak da Erdoğan'ın Türkiye'nin NATO üyeliğini yavaşlatabileceğini, hatta ittifaktan, en azından askeri kanadından çıkabileceğini ve sadece politik katılımcı olarak kalabileceğini düşünüyorum. ABD, Türkiye'ye ve savunma sanayisine yönelik herhangi kısıtlama getirerek böyle bir riske girmez".