HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE YARGI BAĞIMSIZLIĞI VURGUSU
Hürriyet'ten Hacer Boyacıoğlu'nun haberine göre, Sarraf'ın açıklamalarının Türkiye'yi sarstığını vurgulayan Bilecik, İran devleti adına çalıştığı anlaşılan bu kişinin yargılanmasının elde fırsat varken Türk yargısı tarafından gerçekleştirilemediğini kaydetti. Bilecik, “Bizim açımızdan hayıflanılması gereken en önemli nokta budur. Bu yaşananlar, kamuoyuna bir şeyi kesin olarak göstermiştir. O da, her zaman ısrarla vurguladığımız hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığının önemidir” dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı @ErolBilecik #TÜSİADYİK2017 #GümrükBirliği: pic.twitter.com/RZ1TB03dGd
— TÜSİAD (@TUSIAD) 7 Aralık 2017
Türkiye'nin dış politikada son zamanlarda yalnız ve çatışmacı bir görüntü sergilendiğini vurgulayan Bilecik, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile sık sık karşı karşıya geldiği olağanüstü halin (OHAL) sonlandırılması gerektiğini belirtti. Bilecik şunları söyledi:
“İçeride hukuk sistemi ve yargı mekanizmamızda kaygı ve şüphe yaratan bir tablo var. OHAL döneminde maalesef aleyhimizde kuvvetlendi. 21.yüzyıl Türkiye’si, tutuklu gazeteci, siyasetçi, akademisyen ve sivil toplum temsilcileri ile anılan bir ülke olmamalı. Terörle mücadelede hiçbir taviz vermeden, OHAL uygulamasının gözden geçirilerek, Türkiye’nin hızla normale dönmesi gerektiğine inandığımı paylaşmak isterim. Fransa’da OHAL’in kalkması sürecinde uygulanan yapıya bakmamız gerekir.”
'ENFLASYON KABUL EDİLEBİLİR GİBİ DEĞİL'
“Bize benzer gelişmekte olan ülkeler, yüzde 3-4 civarında bir enflasyona sahipken, Türkiye’de enflasyonun yüzde 13’e, hatta gıda ve enerji hariç enflasyonun bile yüzde 12’ye varmış olması kabul edilir gibi değil. Enflasyon ile mücadelenin temeli, mali disiplin ve sıkı para politikasıdır. Merkez Bankaları, refah ve büyüme yaratma kurumları değildir. Anayasada da belirtildiği üzere, Merkez Bankası’nın temel görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Ekonomi literatüründe maalesef ‘yüksek enflasyon ve yüksek büyüme’ diye bir ikili yoktur. Bu tür büyüme sürdürülebilir değil, hemen her zaman geçicidir.”
'YOKSA KAYBEDERİZ'
Hayatın yüzde 10’unun insanın başına gelenler, yüzde 90’ının ise onlara nasıl tepki verdiğinden oluştuğunu vurgulayan Bilecik, “Bu söz, sadece insan hayatı için değil, şirket ve ülkeler için de geçerlidir. Benim buradaki vurgum, güzel ülkemiz için! Tepkilerimizi ve iletişimimizi yeniden gözden geçirmeliyiz! Yoksa kaybederiz” dedi.
#TÜSİADYİK2017
— Erol Bilecik (@ErolBilecik) 7 Aralık 2017
Çok güçlü bir Türkiye’nin hayalini kuruyoruz. Bu hayal ışığında kaybedecek bir saniyemiz bile yok.
Özgür nesillere, çağdaş eğitime, verimli üretime, yolsuzlukla mücadele kültürüne, evrensel kurallarla uyumlu bir hukuk sistemine ihtiyacımız var. https://t.co/ll8aUn03Lj
Geleceğe böyle girmek istemediklerini vurgulayan Bilecik, “Biz kutuplaşmak-ayrışmak değil, birlikte çalışmak, birlikte yaşamak istiyoruz. Yenilenerek, güçlenerek, rekabet gücümüzü arttırarak büyümek istiyoruz. Yapılan en küçük haksızlık, toplumun tümüne yapılmış sayılır. Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir. Bugün tartışmamız gereken ‘faizin seviyesi, doların ateşi’ değil, geleceğimizdir” dedi.
Bilecik ayrıca karamsarlığa düşmemek gerektiğini ifade ederken “Sevr Antlaşması’nın imzalandığı tarihle Cumhuriyet’in ilanı arasında sadece üç yıl olduğunu hatırlayın. Bu büyük mucizenin sırrı, son yüzyılın en büyük dâhilerinden ve en zeki liderlerinden biri olan Atatürk’ün, ‘Ben hayatımın hiçbir anında karamsarlık nedir tanımadım’ sözlerinde yatıyor” dedi.