TÜSİAD, açıklamasında şöyle devam etti: "Söz konusu uygulamaların yanı sıra adaletin herkes için eşit ve tarafsız tecelli etmediği şüphesini doğurabilecek yaklaşımların, çağdaş bir demokrasinin ayrılmaz bir ilkesi olan, 'adalete güven' unsurunu zedelediği aşikardır."
— TÜSİAD (@TUSIAD) 15 Haziran 2017
'BASIN VE İFADE, SİYASET YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ KORUMALIYIZ'
"Demokratik kazanımlarımızda, ifade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere tüm özgürlük alanlarında ve hukuk devletinin üstünlüğünde geriye gitmememiz gerekir. Teröre karşı haklı mücadelemizi sürdürürken ve halkın güvenliği konusunda tedbirler alırken düşünce, basın ve ifade özgürlüğünü, siyaset yapma özgürlüğünü korumalıyız."
'ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLAYAN GÜVENLİK TEDBİRLERİ, DÜNYADA TÜRKİYE KARŞITI ÇEVRELERİ GÜÇLENDİRMEKTE'
"Cumhuriyet değerlerimiz, uluslararası rekabette yükselen yaratıcı bir toplum olmak, girişimcilik ve yatırım ortamı gibi temel milli menfaat alanlarımızda, 'demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları' belirleyici etkenlerdir. Temel hak ve özgürlükleri doğrudan ya da dolaylı olarak kısıtlayan tüm güvenlik ve soruşturma tedbirleri, dünyada Türkiye karşıtı çevreleri güçlendirmekte; ve terör ile mücadelemizi zayıflatmaktadır."
'GÜVENLİK VE ÖZGÜRLÜK, BİRBİRİYLE ÇELİŞEN DEĞİL, BİRBİRLERİNİTAMAMLAYAN ÖNCELİKLERDİR'
"Tarihimizde edindiğimiz en önemli kazanımlarımız olan demokrasimiz ve insan haklarını korumak ve yüceltmek için devletimiz ve yargı erkimizin özenli yaklaşımına daha fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Güvenlik ve özgürlük birbirleriyle çelişen değil birbirini tamamlayan önceliklerdir. Bu bilinç ile hareket edilmesi demokrasi değerlerimiz, milli menfaatlerimiz ve küresel rekabetteki gücümüz açısından kilit öneme sahiptir."