Erdoğan'ın sözleri, 21 Eylül'de Washington'a giderek ABD Lideri Trump'la görüşme gerçekleştirmesinden kısa bir süre sonra ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı Metin Topuz'un Ankara'nın 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tuttuğu FETÖ'nün üyesi olduğu suçlamasıyla tutuklanması ve tutuklamayı takip eden ‘vize krizi' sebebiyle büyük önem teşkil ediyor. Ancak Erdoğan'ın sözlerini önemli kılan bir diğer önemli değişken ise Türkiye'de hızla artan ve çeşitli araştırma sonuçlarına da yansıyan ABD karşıtlığı.
Bu araştırmaların en güncellerinden biri, ABD merkezli Pew araştırma şirketinin yaptığı ve ABD'yi ‘tehdit' gören ülkeler listesinde yüzde 72 ile Türkiye'nin birinci sırada geldiği "yükselen anti-Amerikanizm" araştırması. Türkiye'de kamuoyunun "ABD tehdidinden" kastının ne olduğuna ise 2017'nin ilk çeyreğinde A&G Araştırma Şirketi tarafından yayınlanan araştırma yanıt verir nitelikte. A&G'nin Türkiye'nin 42 ilinde gerçekleştirilen araştırma "terörü desteklediğini düşündüğünüz bu güçler kim veya kimler?" sorusunun en popüler yanıtının yüzde 80'in üzerindeki bir çoğunlukla ABD olduğuna işaret ediyor. Benzer doğrultuda bir cevabı ise Andy-Ar'ın, Habertürk gazetesi için yaptığı kamuoyu araştırmasının sonucunda bulmak mümkün. 2016'nın son çeyreğinde yayınlanan araştırmaya göre Türk halkının yüzde 79'u, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD'nin olduğunu düşünüyor.
Türkiye'de giderek artan ABD karşıtlığının olası bir sonucu ise bu tutumun seçimlere yönelik olası yansıması. 2019 seçimlerine kadar geçecek sürede yeni seçmen sayısının yaklaşık 2 milyon kişi daha yükseleceği yönündeki tahminler sebebiyle Sputnik, Türkiye'nin köklü gençlik hareketlerinin temsilcileriyle; yükselen ABD karşıtlığını ve bunun seçmen tercihlerine yönelik olası etkisini konuştu.
Türkiye'deki ABD karşıtlığının haklarla değil hükümet politikalarıyla ilgili olduğuna değinen Saadet Partisi Gençlik Kolları Genel Başkan Salih Akyüz, "Normalde ülkelerin birbirlerine yönelik bu tarz bir karşıtlığının söz konusu olmaması lazım. Ancak ülkelerin siyasetleri buna sebep olabiliyor" dedi.
ABD'nin özellikle Irak ve Suriye politikaları karşısında Saadet Partisi gençliğinin de duyarsız kalmasının söz konusu olmadığına işaret eden Akyüz "Gençlerin, çok yakın bir zaman dilimi içerisinde ABD'nin Irak ve Suriye'de sebep oldukları zulümlere duyarsız kalması ve bu durumun farkında olmamaları imkansız. ABD'nin bu politikasının, ülkemizde milyonlarca Suriyelinin varlığı gibi çeşitli sonuçları var. Gençlerin bu süreçlere tanıklık ettiğini göz önünde bulundurursak, araştırmalarda işaret edildiği üzere artan bir ABD karşıtlığının gençler nezdinde de karşılığı olduğu söylenebilir" ifadelerini kullandı.
Akyüz, bu algının değişmesinin de ABD'nin hatalı politikalarını terk etmesinden geçtiğine değindi.
Konuyu Sputnik'e değerlendiren Öncü Gençlik Genel Başkanı Aykut Diş "Sayın Cumhurbaşkanı'nın ABD'ye dair açıklamaları Vatan Partisi'nin uzun yıllardır ifade ettiği fikirlerdir. Destekçi değiliz, o fikirlerin öz be öz sahibiyiz. ABD hiç bir zaman medeniyetin beşiği olmadı. Şimdiye kadar hep haydutluğun merkezi olan ABD, emperyalist yayılmacılıktan vazgeçmediği takdirde de böyle olmaya devam edecek. Bir grup terörist yandaşının Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının üzerine yürümeye kalkması kabul edilemez. Oy verse de vermese de hiç bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı terörist yandaşlarının ülkenin Cumhurbaşkanına fiziki müdahale yapmaya kalkmasını kabul etmez" dedi.
Türkiye-ABD ilişkilerinin ‘kriz' değil savaşa' tanıklık ettiğine değinen Diş" Öncelikle ABD ile yaşanan sorunda esas doğru tespit edilmeli. Esas, bir grup teröristin Cumhurbaşkanının üzerine yürümesi değil; bu bir yanılsamadır. Esas şudur: ABD Türkiye'ye savaş açmıştır. Siyaset bilimciler ve strateji uzmanları örtülü savaş, vekalet savaşları ya da piyon savaşı gibi adlarla bu tip savaşları tanımlıyorlar. ABD, Suriye'de ve Irak'ta istediği gibi Türkiye'yi de bölmek istemektedir. Türkiye'de buna uygun bir iktidar yaratmak istemektedir. Çünkü geçmişte buna uygun bir iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı (AKP) öyle ya da böyle artık buna uygun değildir. O nedenle darbe girişimi olmuş, o nedenle kentlerimizin merkezlerinde terör eylemleri gerçekleşmiş, o nedenle her gün ABD ve AB, Türkiye karşıtlığını körüklemektedir. Diplomatik çekinceler kenara bırakılarak durumun ciddiyetinin farkında hareket edilmelidir. ABD'nin bölücü terör örgütü PKK'nın Suriye'deki kolu PYD'ye her gün yüzlerce ton silah vermesi boşuna değildir" dedi.
TÜRKİYE NE GİBİ ÖNLEMLER ALMALI?
Türkiye'nin yükselen ABD karşıtlığına uygun olarak ABD karşıtı tedbirler alması gerektiğine işaret eden Diş "İncirlik Üssü her türlü Türkiye düşmanı faaliyette kullanılıyor olması sebebiyle kapatılmalı. Dolar, kullanımı adım adım düşürülerek, yasaklanmalı. İran ile geçtiğimiz hafta imzalanan milli paralar ile ticaret anlaşması bu kapsamda çok olumlu. Ayrıca dikkat dağıtan, ülkenin içinde bulunduğu durumun ciddiyetini sarsan ve halkı ayrıştıran, karşı karşıya getiren müftülere nikah yetkisi, yeni milli eğitim müfredatı gibi yanlış uygulamalar durdurulmalı. Halkın durumun ciddiyetini anlayarak kenetlenmesi için özel yönelimler belirlenmeli. Son olaraksa, bölge ülkeleriyle girişilen iş birliği tereddütsüz sürdürülmeli ve her alana yayılmalı. Bu iş birliği ABD hegemonyasından rahatsız Avrupa devletleriyle de buluşturulmalı. Zira Türkiye bu gerginlikten ancak başı dik tutum alırsa çıkar. Radikal çözümleri gündemine alarak çıkar. Türkiye var olabilmek için radikalleşmek zorunda" ifadelerini kullandı.