Bütün bunların yanı sıra, Erdoğan ve Trump arasındaki son görüşmeden bu yana Ankara ve Washington'ın ilişkilerini son yılların en gergini kılacak gelişmeler de yaşandı. Bunlardan birisi, ABD'nin Türkiye'nin NATO'ya sırtını dönmekte olduğunun kanıtı olarak gördüğü Rusya ve Türkiye arasındaki S-400 anlaşmasında imzaların atılması. Diğeri ise Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) bağımsızlık referandum sürecinde ve Astana görüşmeleri dolayısıyla Türkiye'nin Rusya ve İran başta olmak üzere bölge ülkeleriyle bölgesel konularda önemli ölçüde mutabakat sağlaması. Bütün bu değişkenlerden ötürü gözler, Birleşmiş Mİlletler (BM) Genel Kurulu için New York'ta bulunan Erdoğan Türkiye saatiyle 22:00'de Trump'la gerçekleştireceği görüşmeye çevrildi. Peki Türkiye ve ABD liderlerinin yüz yüze yapacağı bu görüşme ikili ilişkilerde önemli bir değişiklik yapabilecek nitelikte mi?
Görüşme öncesi Sputnik'e açıklama yapan Emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu'na göre görüşme büyük beklentiler yaratacak nitelikte değil. Bu tür görüşmelerin ilgi çekici olmasına rağmen büyük sonuçlar doğuracak nitelikte olmadığına işaret eden Loğoğlu "Görüşmeler önemli olsa da, tarafların bağlayıcı somut sonuç üretme şansı çok az. Devlet başkanı seviyesindeki toplantıların özelliği bu" dedi.
Türkiye'nin itirazlarına rağmen ABD'nin YPG'ye yönelik yardımlarını devam ettirdiğini dile getiren Loğoğlu "ABD'nin YPG tutumu, Suriye'deki olası Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) operasyonları, Irak'taki bağımsızlık referandumu konuları gündeme gelebilir. Erdoğan başkanlığında, Milli Güvenlik Kurulu toplantısındaki tedbirler ABD'den alınacak işaretler de göz önünde bulundurularak belirlenecek " diye konuştu.
ABD ile Türkiye arasındaki en önemli diğer konuların ise Erdoğan'ın korumalarına yönelik dava ile Çağlayan'a uzanan Sarraf davası olduğunu söyleyen Loğoğlu "Bu iki konunun yanı sıra Türkiye'nin Rusya'dan satın alacağı S-400 konusuna da değinilecektir. Kıbrıs konusu da kısaca gündeme gelebilir. Ama bu konuların hiç birinde somut mutabakat çıkmaz. ‘Stratejik ortağız' diyecekler ama hiçbir gelişme yaşanmayacak" dedi ve ekledi:
"Ancak bütün anlaşmalar, ikili ilişkilerde bir kırılmayla sonuçlanmaz. Çünkü görüş ayrılıklarına rağmen iki tarafın da birbirine ihtiyacı var."