Ahmet Altan'ın savunmasından satırbaşları şöyle:
'İDDİANAMEYİ OKUDUĞUNUZDA ADLİYE SARAYLARININ NASIL BİR HUKUK MEZBAHASINA DÖNDÜRÜLDÜĞÜNÜ KAVRIYORSUNUZ'
- İddianame olduğu ileri sürülen, zekâdan ve hukuktan yoksun, ağırlaştırılmış müebbet gibi heybetli bir cezayı taşımaya mecali yetmeyen bu cılız metin ciddi bir savunmayı asla hak etmiyor.
'BİR SUÇLUYU TANIRSANIZ BU SİZİ SUÇLU YAPAR MI?'
- Birkaç yazımla, bir televizyon konuşmam dışında bu iddianamenin "darbeciliğimize" temel dayanak olarak sunduğu iddia şu: Biz, darbeyi yönlendirdiği iddia edilen adamları tanıdığı iddia edilen adamları tanıyormuşuz. Bu özetin sizin kulağınıza bile gülünç geldiğine inanıyorum ama suçladığı birkaç yazımla bir konuşmam dışında üstüne yerleştiği temel, bu garip ve gülünç iddia. Bu darbeyi yönlendiren bazı adamlar varmış… Onları tanıyan bazı adamlar da varmış… Biz de onları tanıyan adamları tanıyormuşuz. İnanmak çok güç biliyorum ama bu iddianame sayfalarca bunu anlatıyor. Önce şunu sorayım, birini "tanımak" nasıl bir suç kanıtı olarak kabul edilebilir? Bir suçluyu tanıyorsanız bu sizi suçlu yapar mı? O eyleme katıldığınızın kanıtlanması gerekmez mi? Elbette gerekir. Peki var mı öyle bir kanıt? Tabii ki yok.
'HUKUKU VURURKEN 'SUÇUN ŞAHSİLİĞİ' KAVRAMINI DA MI ÖLDÜRDÜNÜZ?'
- İddianame, "terör örgütü yöneticilerinden" Said Sefa'ya ait bir haber sitesinde haftada bir yazı yazdığımı söyleyerek başlıyor. Said Sefa hakkında henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararı yok bildiğimiz kadarıyla. Ama savcı söze böyle kesin bir hüküm varmış gibi giriyor. Buna hukuk değil, algı operasyonu deniliyor genellikle. Hadi diyelim ki Said Sefa suçlu. Eeee?
'O DÖNEMDE TARAF'TA YAZMIYORDUM, AMA YAZSAYDIM KESİNLİKLE GEZİ'Yİ DESTEKLERDİM'
- Girişin ardından Ahmet Keleş diye birinin tanıklığı geliyor. Karmakarışık yazıldığı için bu tanığın ne dediğini anlamak epey zor. Anladığım kadarıyla bu Ahmet Keleş, Gezi olaylarının bir komplo olduğunu ve "Taraf Gazetesi yazarı Ahmet Altan'ın yazıları okunduğunda" bunun daha net anlaşılacağını söylüyor.
'ROBOSKİ OLAYLARINDAN DOLAYI MAHKUM OLAN TEK İNSAN BENİM'
- Aynı tanık benim Uludere olayları sırasında "Devlet halkını bombaladı" diye manşet attığımı da söylemiş. Bunun için tanığa gerek yok. O başlığı ben 2011'de attım, başlık gazetenin üstünde duruyor. Yargılandım, mahkûm oldum. Roboskî olaylarından dolayı mahkûm olan tek insan benim. Bombalayanlar, bombalama emrini verenler değil ben mahkûm oldum.
- Ve, evet, bugün de aynen böyle düşünüyorum, devlet halkını bombaladı. Zavallı insanları öldürdü. Ama bunun 15 Temmuz darbesiyle ne ilgisi var? Bu iddianamede bu konu ne arıyor? Onu da kafası epey karışık olan savcıya soracaksınız artık. Bu Ahmet Keleş bir şey daha söylemiş. Keleş'in söylediğine göre Gezi olaylarından önce bir adam gelip "dolarla borçlanma" demiş. Haberi gönderen de "Hocaefendi" denilen örgüt lideriymiş. Savcı karmakarışık yazdığı için bu haberin Ahmet Keleş'e mi yoksa bana mı gönderildiğini tam anlamadım.
'HAYATIMDA TEK TWEET ATMADIM'
- Onun hemen altında Osman Bey isimli bir gizli tanığın sözleri yer alıyor. Osman Bey, Gezi sırasında Cemaat'ten insanların gizli hesaplardan hükümet aleyhtarı twitler attığını söylemiş. Hükümet aleyhtarı twit atmanın niye darbecilik suçu olduğunu anlamadım. Bunun benimle alakasını ise hiç anlamadım. Gizli ya da açık, ben hayatımda tek twit bile atmadım. Bu olayın benimle ya da bu iddianameyle ilişkisi ne? Anlayan beri gelsin. Bu tür saçmalıklarla biz aylardır hapis yatıyoruz, üstelik bir de müebbet hapis isteniyor hakkımızda. İşte, bu duruma hukuk deniyor bugün.
'20 YILDIR TEK BİR TV PROGRAMI YAPMADIM'
- Osman Bey'in ardından da Nurettin Veren isimli bir adamın tanıklığı geliyor. Darbeyi yönettiği iddia edilen adamları tanıdığı iddia edilen adamları tanıdığımıza dair ilk tanıklık. Bu Nurettin Veren, Alaattin Kaya'nın benimle, Mehmet Altan'la, Nazlı Ilıcak'la Fethullah Gülen arasındaki ilişkiyi sağladığını ve bizim Alaattin Kaya ile sık olarak görüştüğümüzü bildiğini söylüyor.
'ALAATTİN KAYA İLE 10 YILDA 2 KEZ KONUŞMUŞUM'
- Mehmet Altan'la benim 10 yıllık telefon kayıtlarımızı incelemişler ve Alaattin Kaya'yla görüşmelerimizin yekûnunu da çıkarıp iddianameye koymuşlar. Biz 'sık sık görüştüğümüz' söylenen Alaattin Kaya ile 10 yılda kaç kere görüşmüşüz, biliyor musunuz? Mehmet Altan 10 yılda sadece bir kere görüşmüş Kaya ile. O da 2008 yılında. Ben de sadece iki kez 2010 ve 2012 yılında konuşmuşum. Daha sık görüştüğümüz bir adam da olabilirdi, bu herhangi bir suçun kanıtı olmazdı. Ama suç olmayan bir eylem hakkında söyledikleri bile yalan.
'AKP'Yİ ELEŞTİRMEK İÇİN BİRİSİNİN LAFINA MI İHTİYACIM VAR'
- Ben 35 yıldır bu ülkede yazı yazıyorum. Çizgim milim değişmemiştir. Demokrasi ve hukuk isteyen herkesi destekler, demokrasi ve hukuka karşı çıkan herkesi eleştiririm. İnsan, iddianamesine böyle şeyler yazmadan önce benim 10 yıl, 20 yıl, 30 yıl önce yazdıklarıma bir bakar. Hakkında üç müebbet istediği adam hayatı boyunca ne yazmış bir okur. Ben ilk defa yargılanmıyorum.
'BU SAVCI HUKUKUN IRZINA GEÇMEYİ ALIŞKANLIK HALİNE GETİRMİŞ'
- Savcı 'örgüt lehine süreklilik arz eden' yayınlara ve söylemlere bakmak istiyorsa AKP'ye bakacak. Cemaatin örgütlediği bir toplantıda Fethullah Gülen'e 'muhabbetlerini' sunan Tayyip Erdoğan'a bakacak. Meclis kürsüsünden Gülen'i kendini parçalayarak savunan bugünkü Adalet Bakanı'na bakacak. Cemaati sürekli savunanlar onlar. Bu bir suçsa onlar neden tutuklu değil? Suç değilse bu boş laf bu iddianamede ne arıyor? Bu sorunun tutarlı bir cevabı var mı? Yok.Tutarsız bir hukuk olabilir mi? Olamaz. Hiçbir tutarlılığı olmayan, kanıtlara dayanmayan suçlamalar ileri sürmek, bunları iddianameye yazmak hukukun ırzına geçmektir. Zaten bu savcı hukukun ırzına geçmeyi öyle bir alışkanlık hâline getirmiş ki bizim iddianame hukuk pornosuna dönmüş.
'APO İDAM EDİLSİN' DEDİĞİ İÇİN YAZILARINA SON VERDİM'
- 'Darbeyi yönlendirdiği iddia edilen adamları tanıdığı iddia edilen adamları tanıdığımız' iddiasıyla ilgili iki isim daha var. Biri Önder Aytaç. Ben Önder Aytaç'la karşılaştığımda AKP hükümetinin danışmanı ve Polis Akademisi'nin öğretim görevlisiydi. Bana Taraf Gazetesi'nde yazmak istediğini söyledi. Ben de mümkün olduğunca geniş yelpazeli bir yazı kadrosu istediğimden "olur" dedim. Savcının, beni darbeyle ilişkilendirmek için adını iddianameye yazdığı Önder Aytaç, benim işine son verdiğim sanırım tek yazar. 'Apo idam edilsin' dediği için yazılarına son verdim. Taraf Gazetesi'nde her görüşe yer vardı ama insanların ölümünü, öldürülmesini, devletin cinayet işlemesini isteyenlere yer yoktu. Savcı benim Önder Aytaç'la telefonda konuştuğumu yazmış ama ne zaman, kaç defa konuştuğumu yazmamış.Niye yazmamış? Yazsa, iddiasının saçmalığı iyice ortaya çıkacak, herhalde ondan yazmadı.
'EKREM DUMANLI İLE BEŞİKTAŞ MAÇINA GİTTİK'
- Şimdi benim Alaattin Kaya'yla, Önder Aytaç'la bir ahbaplığım yoktur ama Ekrem Dumanlı'yla vardır.
'BU SUÇLAMA BAŞKA İDDİANAMEDEN FİRAR EDİP BENİMKİNE SAKLANMIŞ'
- Bakalım bu Balyoz neymiş, öyle herkesin ağzını doldura doldura söylediği gibi 'kumpas' mıymış? 15 Temmuz 2016'da darbe yapan generalleri o mevkilere kim getirmiş, nasıl getirmiş? Onları o mevkilere getirme 'suçunu' kim işlemiş?
- Bir gazete, 2010 yılında yayınladığı bir haberle 2016'ya kadar 6 yıllık süreçteki bütün askerî tasfiye, tayin, terfi işlemlerini yapacak bir güce sahip midir? Ben, 2010'da bir haber yayınlayarak 2016'ya kadar bütün tayin ve terfileri gerçekleştirebilir miyim? Üstelik de 2012'de gazeteciliği bırakarak bunu yapabilir miyim? Altı yıllık süreçte bu organize çalışmayı kim yaptı peki?Bunun cevabını bulmak zor değil. Cevap çok açık. O tayin ve terfilerin altında benim imzam var mı? Yok. Kimlerin imzası var peki? Bu "süreçte" görev yapmış genelkurmay başkanlarının, Yüksek Askerî Şûra üyesi generallerin, hükümet üyelerinin, başbakanların ve cumhurbaşkanlarının.Ve bu altı yıllık süreçte hiç değişmeyen tek bir imza var. Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak Tayyip Erdoğan'ın imzası. Savcı suçu tarif ediyor, bu suçun bir "süreçte" işlendiğini söylüyor, suçluların kim olduğunu işaret ediyor, sonra da dönüp benim cezalandırılmamı istiyor. Peki, bu savcı benle hiçbir ilgisi olmayan bir suçlamayı neden benimle ilgili bir iddianameye koyuyor? Bu suçlama, başka bir iddianameden firar edip, bir süreliğine benim iddianameme saklanmış bir suçlama gibi gözüküyor.