Başkanlık sistemine neden ihtiyaç duyulduğunun 18 maddede özetlendiği kılavuzda, mevcut sistemin sıkıntıları, yeni sistemin avantajları madde madde anlatılırken, diktatörlük eleştirilerine de cevap verildi.
Kılavuzun ilk bölümünde "Anayasa değişikliğine neden ihtiyaç var?" sorusuna yanıt aranırken, ikinci bölümde değişikliğin neler getirdiği maddeler halinde özetlendi.
KILAVUZUN 18 BAŞLIĞI
AK Parti'nin hazırladığı kılavuzda, mevcut sistemin sıkıntıları, yeni sistemin avantajları şu 18 başlık altında anlatılıyor:
Anayasa değişikliğine yönelik eleştirilere de cevap verilen kılavuzda, "2007 referandumu hükümet modelinin, başkanlık modeli yönünde tahkim ettiği, evrilen bu noktadan geriye dönüş olamayacağı, ilerlemenin başkanlık sistemi noktasında olması gerektiği" vurgulandı.
'EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ, YÜRÜTMEYİ İKİ BAŞLI OLMAKTAN ÇIKARMASI'
Anayasa değişikliği teklifinin en önemli özelliğinin, yürütmeyi iki başlı olmaktan çıkarması olduğuna dikkat çekilen kılavuzda, "Cumhurbaşkanının halkoyu ile seçilmesi nedeniyle halka karşı siyasi sorumluluğunun bulunması ve geniş icrai yetkileri nedeniyle gelecekte, yürütmenin diğer tarafı olan başbakan ve bakanlar kurulu ile yaşanabilecek muhtemel devlet krizini ortadan kaldıran bir değişikliktir" denildi.
"Cumhurbaşkanı bu yetkisini yardımcıları ve parlamento dışından atayacağı bakanlar ile kullanacaktır. Yasama yetkisi ise münhasıran Mecliste olacaktır. Cumhurbaşkanının, yasa teklif etme yetkisi olmayacaktır. Yasama yürütmeden tamamen ayrı, kuvvetler ayrılığı ilkesine daha uygun bir hükümet sistemi öngörülmektedir. Anayasa değişikliği teklifi ile yargı alanında da önemli değişiklikler yapılmaktadır. Öncelikle yargı bağımsızlığı ilkesine 'tarafsızlığı' şeklinde ekleme yapılarak yargının tarafsızlığına ayrıca vurgu yapılmaktadır."
Kılavuzda, "2007 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının görev ve yetkileriyle, yasama ile yürütme arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlerde bir değişiklik yapılmamış olması, cumhurbaşkanına tanınan yetkiler nedeniyle zaten 'zayıf parlamenter sistem' olarak anılan hükümet sistemimizi 'yarı başkanlık sistemine' çevirmiş, 'başkanlık sistemine' yaklaştırmıştır." değerlendirmesinde bulunuldu.
'TÜRKİYE'NİN REJİM SORUNU YOKTUR'
"Cumhuriyet, milletimizin en kıymetli kazanımıdır ve Türkiye'nin rejimi demokratik bir cumhuriyettir. Demokratik cumhuriyetlerin genel olarak üç tür hükümet modeli vardır, parlamenter hükümet modeli, başkanlık ve yarı başkanlık hükümet modelleri. Hükümet sistemleri-modelleri prototip değildir. Ülkeler, dünya ve ulusal uygulamaları dikkate alarak, geçmişin birikim ve pratiklerini gözeterek, millete ait egemenliğin nasıl somutlaşacağını, pozitif kurallarla şekillendirirler. Bu bakımdan teklifle, başkanlık yürütme modelinin, 'Cumhurbaşkanlığı sistemi' olarak isimlendirilmesi, son derece isabetli bulunmaktadır. Gerçekten bu tanım, 'başkanlığı' aşkın, daha kuşatıcı bir içeriğe sahiptir. Devlet başkanı, devletin başıdır. Devlet dediğimiz yönetim aygıtını, millet inşa eder. Cumhurbaşkanı ise cumhurun, milletin başı demektir."
'FİİLİ DURUM ELEŞTİRİLERİ HAKSIZ VE DAYANAKSIZDIR'
'BUGÜN UYUM VAR, SİSTEM KRİZİ YOK'
Kılavuzda, günümüzde sistem krizi yaşanmamasının nedeninin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kurucu lideri olduğu AK Parti'nin, parlamentoda çoğunlukta bulunması ve Başbakan Binali Yıldırım ile uyumlu bir çalışma sergilenmesi olduğu belirtildi.
"Farklı bir siyasal tabloda çıkması muhtemel gerilimlerin anayasal mekanizmalar içinde çözümü çok zor olacaktır. Parlamenter sistemde bile 2001'de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında çıkan gerilimin ülke ekonomisine nelere mal olduğunu unutmamamız gerekir. Halkın seçtiği ve yürütme ile ilgili yetkileri olan Cumhurbaşkanı ile yürütmenin başında bulunan halkın seçtiği Başbakan adeta bir arabanın direksiyonundaki iki şoför gibidir. Farklı siyasi eğilimlerde oldukları ya da aralarında uyum olmadığı takdirde direksiyonun farklı taraflara çevrilmesi durumunda o arabanın devrilmesi mukadderdir."
'KUVVETLER AYRILIĞINA EN UYGUN SİSTEM'
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde parlamentonun daha güçlü olduğuna dikkat çekilen kılavuzda, "Parlamentonun koyduğu kanunlar çerçevesinde icrai görev yapabilen, parlamentonun onayladığı bütçe ile sınırlı olarak halka hizmet eden, seçimle gelip seçimle gidecek olan cumhurbaşkanın 'diktatör' olacağını iddia etmenin mantıki hiç bir izahı yoktur." değerlendirmesi yapıldı.
'KOALİSYON İHTİMALİ YOKTUR VE İSTİKRAR ÜRETİR'
Çok partili demokratik siyasi hayatta parlamenter hükümet sistemi nedeniyle her 1,5 yıla bir hükümet düştüğüne işaret edilen kılavuzda, şu ifadelere yer verildi:
Üniter yapımızı koruyarak, dünya uygulamalarındaki aksaklıkların da giderildiği ülkemize uygun bir hükümet modelini, bunun adı başkanlık ya da Cumhurbaşkanlığı sistemi olsun fark etmez, bunu Meclis takdir edecek ve milletimiz de uygun bulursa onaylayacaktır. 'Eyvah' dedirtecek fırsat kayıpları yerine, fırsatları geleceğe aktaracak rasyonel yapılanmayı tercih etmek zorundayız. Anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanımızın şahsına hapsetmeden, çocuklarımızın geleceğini düşünerek, daha geniş bir yaklaşım sergileyerek, gelecekte muhtemel kriz tehlikesini ortadan kaldıralım, Cumhuriyetimizi güçlendirelim."
'BU SİSTEMDE BEKLENTİLERİ KARŞILAYAMAMANIN KILIFI YOKTUR'
"Yasama ve yürütme erkleri arasında oluşabilecek çekişmelerin çözümünün aracı da seçimdir. Bu sistemde beklentileri karşılayamamanın kılıfı yoktur. Yürütmenin başı olan cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve bakanları ile üst düzey yöneticileri atama, geniş alanları kapsayacak şekilde kararname çıkarma yetkisi ve bütçe yaparak Meclise sunması gibi temel yetkiler, yürütmenin egemenliğinin sahibi millete bahanesiz hesap vermek zorunluluğunun göstergeleridir."