AK Parti, 1 Kasım seçimlerine yönelik hazırladığı seçim bildirgesinde yeni Anayasa'da başkanlık sistemini savunmuş, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sunulan önerinin esas alınacağı ifade edilmişti.
Bildirgede “Mevcut sistem, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın farklı siyasi geleneklerden gelmeleri durumunda, kriz üretme potansiyelini taşımaya devam etmektedir. AK Parti olarak, mevcut sistemin siyasi tarihimizdeki vesayetçi kurgusunu da göz önünde bulundurarak, Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin oluşturduğu bu yeni durumun yol açabileceği muhtemel yönetim sorunlarının başkanlık sistemiyle aşılacağına inanıyoruz” denilmişti.
AK Parti’nin önerdiği 'Türk tipi başkanlık sistemi'olarak adlandırılan sistemin ayrıntılarını ele almadan önce tartışma konusu olan ABD ve Meksika başkanlık sistemlerine bakmak gerekiyor.
ABD SİSTEMİ: FREN VE DENGE SİSTEMİ
Başkan’ın atadığı bakanlar, büyükelçiler, yüksek mahkeme üyeleri Kongre tarafından onaylanırken Kongre’nin çıkardığı yasalar da Başkan’ın onayından geçiyor. Başkan’ın kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi bulunmuyor. Kongre’yi oluşturan Temsilciler Meclisi ve Senato seçimleri ile Başkanlık seçimlerinin hepsi ayrı ayrı zamanlarda yapıldığı için Başkan ve Kongre çoğunluğu farklı siyasi partilerden oluşabiliyor. Başkan, atamalarında Senato onayına ihtiyaç duyduğu için uzlaşma yoluna gitmek durumunda kalıyor.
HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada başkanlık sistemi için Meksika modelinin tartışılabilir olduğunu belirtmiş, “Meksika 2000’lerde anayasasını yeniledi. ABD’deki başkanlığı kopya etti. Tayyip Bey de bir ara Meksika modelinden bahsetti. Ama onun kastettiği eski diktacı modeldir. Ben ABD modelini esas alıyorum. Meksika modeli de tartışılabilir” demişti.
MEKSİKA MODELİ: BAŞKAN’A DAHA GENİŞ YETKİLER
Meksika’da da ikili meclis sistemi uygulanıyor, Başkan, büyükelçi ve yüksek mahkeme üyelerini atamak için Senato onayı alıyor. Başkan’ın atama yetkisi yüksek dereceli memurlarla kalmıyor, kendisine tanınan çok geniş atama yetkilerini kullanabiliyor. Kanun teklif edip veto edebiliyor. Savaş kararı alabiliyor, milletlerarası anlaşmaları onaylama yetkisini kullanabiliyor.
AK Parti, 2011 seçimlerinde yüzde 49 oy alarak Meclis’te 326 milletvekili sayısına ulaşmasına karşın yeni anayasa için uzlaşma komisyonu kurulmasını önermiş, Meclis’teki dört partiden üçer üye ile 12 milletvekilinin oluşturduğu Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarına başlamış, iki yıldan fazla çalıştıktan sonra komisyon dağılmıştı. AK Parti, Uzlaşma Komisyonu çalışmaları sürerken yürütme başlığında başkanlık sistemi önermişti.
AK PARTİ ÖNERİSİ: BAŞKAN KARARNAME ÇIKARABİLİYOR
AK Parti’nin önerdiği başkanlık sistemi ABD ve Meksika örneklerinden farklı öğeler barındırıyor. Beşer yıllığına iki dönem seçilebilen başkana ihtiyaç duyduğu konularda başkanlık kararnamesi çıkarma yetkisi tanınırken Meclis’in çıkardığı kanunları veto yetkisi de tanınıyor. Başkan’ın veto ettiği yasanın Meclis’te tekrar kabulü için üye sayısının beşte üç çoğunluğu aranıyor.
Başkan, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, HSYK ve YÖK üyelerinin yarısı ile üniversite rektörlerini atama yetkisine sahip. AK Parti önerisine göre bakanlar da Başkan tarafından Meclis onayı olmaksızın doğrudan atanıyor ve görevden alınabiliyor. Diğer başkanlık sistemlerinden farklı olarak AK Parti’nin önerdiği sistemde Başkanlık ve Meclis seçimleri aynı günde yapılıyor. Başkan da Meclis de erken seçim kararı alabiliyor; seçim kararı alındığında Başkanlık ve Meclis seçimleri aynı gün yapılıyor.
ÖZBUDUN: AK PARTİ’NİN ÖNERİSİ HER ŞEYİYLE TEK ADAM YÖNETİMİ
Özbudun, AK Parti’nin başkanlık modelinde Başkan’a kararnamelerle yönetim imkanı sağlandığına dikkat çekerek “AKP’nin önerisi hiçbir denge ve denetim sistemine yer vermeyen bir tek adam yönetimi her şeyiyle” ifadelerini kullandı.
HAKYEMEZ: OTORİTERLİK İHTİMALİ HER SİSTEMDE VAR
Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda AK Parti’nin danışmanı olan Karadeniz Teknik Üniversitesi Hukuk bilimleri öğretim üyesi Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez ise AK Parti önerisinin otoriterliğe yol açabileceği endişelerine katılmıyor.
Sputnik’e konuşan Hakyemez, “Her hükümet sistemi eğer antidemokratik uygulamalar varsa otoriter rejime dönüşebilir. Parlamenter sistemde de başkanlıkta da bu ihtimal var. Bizde de parlamenter rejim var ancak buna karşın üç defa darbe oldu. Bunu hükümet sistemine mal etmemek gerekiyor” dedi.
Türkiye’de mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu ve AK Parti’nin başkanlık modelinin Türkiye’ye daha uygun olduğunu düşünen Hakyemez, “Temel hareket noktası yargısal denetime ve yerinden yönetime ağırlık vermek olmalıdır. Bunlar da AK Parti önerisinde var” dedi.
‘TIKANMA OLDUĞUNDA HALKIN HAKEMLİĞİNE GÖTÜRÜYORSUNUZ’
AK Parti önerisindeki başkanlık kararnameleriyle ilgili endişelere de değinen Hakyemez, “Kararnameyle düzenleme şudur; her konuyla ilgili kararname düzenlenmiyor. Kişi hak ve hürriyetleriyle ilgili olmayan konularla ilgili kararname düzenlenebilir. Kanun koyucu aynı konuda kanun yaparsa kararname hükümsüz kalıyor. Ona rağmen çok geniş düzenleme alanı olduğuna yönelik eleştiriler varsa bunlar tekrar tartışılabilir” dedi.
ABD modelinin aksine Meclis ve Başkanlık seçimlerinin aynı zamanda yapılmasının AK Parti önerisindeki ‘özgün’ nokta olduğunu dile getiren Hakyemez, “Bir sorun olduğu zaman ikisine de fesih yetkisi veriyor. Bir tıkanma söz konusu olduğunda bunu halkın hakemliğine götürüyorsunuz, bu katkı sağlayabilir” diye konuştu.