Fethullah Gülen de Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesindeki "Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır" hükmü gereğince iddianamede 'bir numaralı sanık' sıfatıyla yer alıyor.
TUĞGENERAL SÖNMEZATEŞ HELİKOPTERDE KALMIŞ
Yere inen ekibin sivilleri bölgeden uzaklaştırmak amacıyla havaya ateş ettiklerinin belirtildiği iddianamede, şüphelilerin akabinde Grand Yazıcı Club Turban Otelini aramaya başladıkları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik hakaret içerikli sözler sarf ederek otelin önündeki yol üzerinde karşılaştıkları tanık A.B.T'ye Erdoğan'ın kaldığı villayı sordukları ifade edildi.
'ŞÜKRÜ BİNBAŞI HEDEF GÖZETEREK ATEŞ ETTİ'
"Burada müşteki Cumhurbaşkanının o anda orada olmadığından habersiz olarak, kalmakta olduğu villayı aramaya başladıkları ve halen güvenlik amacıyla otelde bulunan Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı'nda görevli polis memurları ile karşılaştıkları, Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığı'nda emniyet amiri olarak görev yapan müşteki Murat Bayrak'ın kendilerine bağırarak 'Silahlarınızı bırakın teslim olun, biz polisiz' şeklinde çağrı yaptığı, akabinde şüphelilerin 'Siz bırakın' şeklinde cevap verdiği, kendilerine yapılan 'Teslim ol' çağrısına şüphelilerin ateşle karşılık verdiği ve çatışma yaşandığı, çatışma çıkması üzerine müşteki polis memurlarının otelin 1782 numaralı odasına girdikleri, bu aşamada Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığında görevli polis memuru Mehmet Çetin'in ateşli silah yaralanması neticesinde şehit olduğu, şüphelilerden Muammer Gözübüyük'ün bu çatışmaya ilişkin ifadesinde 'Bu şekilde otel içerisindeki bahçede ilerlerken bir anda Şükrü Binbaşı'nın tek dizinin üstüne çöküp tüfeğini doğrultarak ve hedef gözeterek benim görmediğim bir noktaya toplam 2-3 el ateş ettiğini gördüm. Karşı ateş açılıp açılmadığını anlayamadım. Şükrü Binbaşı'nın atışları sonrasında tek katlı sıralı şekildeki evlerden birinden polis memuru olduğunu anladığım şahıs dışarı çıkıp ekip amiri olduğunu ve teslim olacaklarını bağırarak söyledi' dediği, şüphelilerden Serkan Elçi'nin de ifadesinde 'Ormanlık alana çıktığımızda Şükrü Binbaşı yanındaki esmer bir özel kuvvetçiye bir şeyler anlatıyordu. Ben onlara yakın olduğumdan söylediklerini net bir şekilde duydum. Şükrü Binbaşı (Ani bir şekilde karşıma çıktı, elinde silah vardı) şeklinde sözler söyledi' dediği, iddianamenin deliller kısmında ayrıntılı bir şekilde izah edildiği üzere, şüpheliler Muammer Gözübüyük ve Serkan Elçi'nin beyanlarını doğrular şekilde, vücudunda 4 ateşli silah yarası bulunan şehit polis memuru Mehmet Çetin'in vücudundan temin edilen bir adet mermi çekirdeği gömleğini ateşleyen silah üzerinde, şüpheli Şükrü Seymen'e ait biyolojik kalıntının bulunduğunun tespit edildiği, dolayısıyla polis memurunun şehit olmasına neden olan yaralanmalardan en az birinin şüpheli Şükrü Seymen tarafından meydana getirildiği anlaşıldı."
'CUMHURBAŞKANI'NIN NEREYE GİTTİĞİ SÖYLE, YOKSA ATEŞ EDERİM'
Müşteki Murat Bayrak ile bir kısım müşteki polis memurunun bu çağrı üzerine dışarı çıktığının belirtildiği iddianamede, şüpheli Şükrü Seymen'in dışarıya çıkan müşteki Bayrak'a "Cumhurbaşkanının nereye gittiğini çabuk söyle yoksa bacağına ateş ederim, bir nolu tatil yerinden neden buraya geldiniz, size kim bilgi verdi?" şeklindeki hakaret ve tehdit içerikli sözlerle sarf ettiği kaydedildi.
POLİSLERİ ROKET ATMAKLA TEHDİT ETMİŞ
Darbeci askerlerden Zekeriya Kuzu'nun müşteki polis memurlarına hitaben "Cehennemi yaşatacağız size, bunlar daha yeni başlıyor" diyerek küfürlü sözler sarf ettiği kaydedilen iddianamede, Kuzu'nun polislere "Hani inlerimize girecektiniz, biz sizin ininize girdik." dediği aktarıldı.
ASKERLER, POLİSLERİN KAFASINA BOTLARLA BASMIŞ
"Bu sözlerin de şüpheliler arasında bulunan Serkan Elçi tarafından duyulduğu ayrıca şüphelilerin müşteki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yerini öğrenebilmek amacıyla müşteki polis memurlarını botlarla kafalarına basmak, etraflarına ateş etmek ve vücutlarının çeşitli yerlerine vurmak suretiyle darbetmeye başladıkları, şüpheliler tarafından bulundukları odadan dışarı çıkartılan müşteki polis memurlarının, müşteki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın yeri ile ilgili olarak sorgulandıktan sonra üzerlerinin arandığı ve silah, telsiz, kimlik gibi eşyalarının üzerlerinden alınarak bir arada toplandığı, ellerine plastik kelepçeler takıldığı hatta şüpheli Zekeriya Kuzu'nun, müşteki polis memurları Mustafa Üstündağ, Metin Yılmaz ve Hamza Eroğlu'nun üzerlerini aradığı esnada içerisinde polis kimlik kartları ile Türk Lirası, avro ve dolar bulunan cüzdanlarını mal edinmek kastıyla yanına aldığı, şüpheli İsmail Yiğit'in müşteki polis memuru Burak Güzel'e, kendisini müşteki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın otelden ayrılmadan önce kalmakta olduğu odaya götürmesini istemesi üzerine müşteki polis memuru Burak Güzel'in, şüpheliyi müşteki Cumhurbaşkanının kalmakta olduğu oda yerine, toplantılarını gerçekleştirmek amacıyla kendisine tahsis edilen 1922 numaralı odaya götürdüğü, içerisinin kontrol edilmesi sırasında banyo kapısının kilitli olduğunu fark ettiği, o sırada banyo içerisinde, yaşanan olaylar nedeniyle korkuya kapılarak buraya saklanan ve otelde stajyer güvenlik görevlisi olarak görev yapan müşteki Sefa Toskar'ın bulunduğu, şüpheli İsmail Yiğit'in dışarı çıkması yönünde yaptığı çağrının ardından dışarıya kimsenin çıkmaması üzerine banyo kapısının üst kısmına ateş ettiği ve tekme ile kapıyı kırarak müştekiyi banyodan çıkardığı, tekme ve yumruk ile müştekiyi darbederek onu da diğer müşteki polis memurlarının yanına götürdüğü ve kelepçelettiği, şüphelilerin otele girmelerinden itibaren geçen yaklaşık bir saatlik sürenin ardından müşteki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın otelde bulunmadığına kanaat getirmeleri üzerine şüpheli Şükrü Seymen'in, şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'i aradığı ve ondan çekilme talimatı alması üzerine emrindeki şüphelilere otelden ayrılma talimatı verdiği, şüphelilerin otelden ayrılmak üzere harekete geçtikleri ve silahlarını aldıkları müşteki polis memurlarını 'Arkanızı dönmeyin, dönerseniz ölürsünüz' şeklindeki sözlerle tehdit ettikten sonra otelden ayrıldıkları, müştekilerden aldıkları kimlik, telsiz ve silahları ise daha sonra bir poşet içerisinde araziye bıraktıkları tespit edildi."
YAKIT BİTTİĞİ İÇİN AYRILMAZ ZORUNDA KALMIŞLAR
Bunun üzerine darbeci askerlerin, helikopterlerin yakıt ikmali yapıp gelmelerini beklemek amacıyla helikopterden indikleri yere doğru hareket ettiklerine değinilen iddianamede, askerlerin Casa De Maris isimli otel civarına geldiklerinde Marmaris Emniyet Müdürlüğü ve Özel Harekat Şube Müdürlüğü polisleri ile karşılaştıkları ifade edildi.
İNİŞ YAPAMAYAN HELİKOPTERE SİNİRLENİP ATEŞ AÇMIŞ
İddianamede, ayrıca şu bilgilere yer verildi:
'BİZ DEVLETİN ASKERİYİZ, YARDIMCI OLUN'
Zanlıların, başkalarına haber vermelerini önlemek için Yıldırım ve Özalan'ın cep telefonunu ve telsizi istediklerine de dikkati çekilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Sonrasında ise 'Arkadaşlar biz devletin askeriyiz, yardımcı olun bize' dedikleri, müştekilerin çıkış yolunu şüphelilere gösterdikleri, şüphelilerin de müştekilere hitaben telsiz ve telefonları ileriye bırakacaklarını ve müştekilerin yol üzerinden alabileceklerini söyleyerek olay yerinden ayrıldıkları, akabinde ormanlık alana ulaşarak arazi şartları ve görevlerinden kaynaklı uzmanlıkları sayesinde kaçmayı başardıkları, güvenlik güçleri tarafından takip edilmelerini önlemek amacıyla şüpheli Şükrü Seymen'in talimatıyla şüphelilerin cep telefonlarının bataryalarını çıkardıkları, tümleşik bataryalı cep telefonlarını ise kırdıkları, yine kaçış kolaylığı açısından uzun namlulu silahları ile ağırlık yapan malzemelerini arazi içerisine bıraktıkları, arazi intikali sırasında şüpheli Şükrü Seymen'in toplu halde hareket etmenin uygun olmayacağını söylemesi üzerine 23 kişilik şüpheli grubundan ilk kopmanın ilk gün meydana geldiği tespit edildi."
İddianamede, şüphelilerden Serkan Elçi, Yakup Özcan ve Ekrem Benli'nin ana gruptan ayrılarak su aramaya başladığı, bir arıcı kulübesi bularak içeri girdikleri, buradan temin ettikleri sivil kıyafetleri giyen şüpheli Serkan Elçi'nin yiyecek almak için ilçe merkezine gittiği, geri döndüğünde ise güvenlik güçlerinin şüpheliler Yakup Özcan ve Ekrem Benli'yi sığındıkları kulübe civarında yakaladıklarını görmesi üzerine otostop çekerek Denizli ilinde bulunan ailesinin yanına gittiği kaydedildi.
'ARANIZDA HİZMET HAREKETİ'NDEN OLMAYAN VAR MI?'
Elçi'nin daha sonra ailesi ile İzmir'e giderek 18 Temmuz'da güvenlik güçlerine teslim olduğu belirtilen iddianamede, şunlar bilgilere yer verildi:
SÖNMEZATEŞ VE SEYMEN BİRLİKTE SEYAHAT ETMİŞ
İddianamenin 80 sayfalık bölümünde kimlik tespiti ve örgütün tanıtımı yapılırken diğer bölümlerde ele geçirilen malzemeler ve kriminal raporlar yer alıyor.
Söz konusu iddianamede, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polis memurunun şehit edilerek çok sayıda polis memurunun yaralanması saldırılarına bizzat katılan Sönmezateş ile Seymen'in, 14 Temmuz'da tarifeli uçakla Ankara'dan İstanbul'a beraber yolculuk yaparak geldikleri, uçak biletlerinin Sönmezateş tarafından kredi kartıyla satın alındığı ayrıca Sönmezateş'in, 15 Temmuz'da da İstanbul'dan İzmir'e geldiği bilgisi yer alıyor.
'MAÇ 90 DAKİKA, HENÜZ BİTMEDİ'
Saldırılarla ilgili iddianamede, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi eylemine, içerisinde bulunduğu ve birinci pilotluğunu Ali Aktürk, ikinci pilotluğunu da Davut Uçum'un yaptığı Sikorsky tipi helikopterden, yerde bulunan diğer şüphelilere destek sağlamak amacı ile bir kısım müştekilerin üzerine ateş açarak bizzat katılan Haldun Gülmez'in de saldırı sırasında yaralandığı ve kaldırıldığı hastanede üzerinden, "Hoca Efendi" anlamına geldiği değerlendirilen, "H.E duaları" başlıklı bir yazı çıktığına da değinildi.
İddianamede, Gülmez'in bu yazının kendi el yazısı olduğunu kabul ettiği vurgulandı.
OTELİN BİLGİSİNİ BAŞYAVER YAZICI PAYLAŞMIŞ
Ali Yazıcı'nın Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne geldiği sırada henüz diğer şüphelilerin de birlik içerisinde olduklarının vurgulandığı iddianamede, şu görüşlere yer verildi:
"Şüpheli Ali Yazıcı'nın burada şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş ile görüşerek müşteki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otelin bilgisini şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş ile paylaştığının değerlendirildiği, zira bu bilginin alınmasından önce şüphelilerin Marmaris ilçesindeki Okluk Körfezi'nde bulunan Cumhurbaşkanlığına ait tesisle ilgili planlamalar yaptıkları fakat bu bilginin alınmasından sonra şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'in, müşteki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris ilçesinde fiilen kalmakta olduğu yeri teyit edebilmek amacıyla askeri hat üzerinden Akıncı Üssü ile görüşme trafiği içerisine girdiği ve o aşamada Akıncı Üssü'nde bulunan Hava Kuvvetleri Komutanlığı Plan Harekat Daire Başkanlığı Harekat Şube Müdürlüğünde yarbay rütbesi ile görev yapan şüpheli Hüseyin Yılmaz ile görüştüğü ve bu kişiden aldığı bilgiler neticesinde müşteki Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris ilçesi İçmeler mevkisinde bulunan Grand Yazıcı Club Turban isimli otelde bulunduğuna kanaat getirdiği, bu konuda şüpheli Gökhan Şahin Sönmezateş'in ifadesinde de 'Olay günü İzmir'e gittiğimizde saat 22.00 civarında Cumhurbaşkanının Marmaris'te iki ayrı yerde olabileceğine ilişkin bilgiyi Akıncı Üssü'nde görev yapan Hüseyin isimli soy ismini bilmediğim yarbay rütbesindeki bir kişiden aldım. Bu kişi ile Çiğli Üssü'nde bulunan askeri hat üzerinden görüşme yaptım. Saat 01.00-01.30 civarında yine Çiğli Üssü'nde bulunan askeri hat üzerinden Akıncı Üssü'ne bağlanarak aynı kişiden Cumhurbaşkanı'nın Turban Otelinde olduğu bilgisini aldım' dediği belirlendi."