AB projesinin ABD istihbaratı tarafından geliştirildiğini ve projenin halen CIA'ye ait olduğunu kaydeden İngiliz yazar, "ABD Dışişleri Bakanlığı'nın belgeleri, Washington'un, Avrupa entegrasyonunu Truman, Eisenhower, Kennedy, Johnson ve Nixon yönetimleri altında gizlice finanse ettiğini ortaya koyuyor. Dahası, İngiltere'yi tüm gücüyle Birlik'in içine dahil edenler de onlardı" ifadelerini kullandı.
'AB, ABD'NİN ÇIPASI'
Evans-Pritchard, "Bazen rahatsızlık duysa da, ABD, NATO'nun yanı sıra AB'ye bölgedeki çıkarlarının 'çıpa'sı olarak her zaman güven duydu. Hiçbir zaman 'böl ve yönet' stratejisi izlemedi" diye yazdı.
'CIA, AVRUPA'YI FONLADI'
Okurların dikkatini 26 Temmuz 1950 tarihli bir memoranduma çeken yazar, memorandum kapsamında Avrupa parlamentosu kurulmasının teşvik edildiğini ve belgenin CIA'in öncüsü olan Stratejik Hizmetler Ofisi (OSS) Başkanı William J. Donovan tarafından imzalandığını anlattı.
Evans-Pritchard, "CIA'in ana birimi, Donovan'ın başkanlığını yaptığı ABD Birleşik Avrupa Komitesi'ydi. Bir diğer belge, komitenin Avrupa hareketi fonlarının yüzde 53.5'ini temin ettiğini gösteriyor. Kurulda 1950'lerde CIA direktörleri olarak görev yapan Walter Bedell Smith ve Allen Dulles ile CIA'de görev lana eski OSS mensupları vardı" diye belirtti.
'OSMANLI DAĞILDIKTAN SONRA 1. DÜNYA SAVAŞI ÇIKTI'
Bu arada Brexit hakkındaki görüşünü paylaşan Evans-Pritchard, AB'nin desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Batı'daki liberal düzenin günümüzde üç yandan saldırı altında olduğunu kaydeden yazar, "İngiltere ve Fransa, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nu nasıl desteklediyse, AB de aynı şekilde desteklenmeli. Keza, Osmanlı'nın dağılması, doğrudan 1. Dünya Savaşı'na yol açtı" yorumunu yaptı.
'EN BÜYÜK TEHDİTLER RUSYA, ÇİN VE CİHATÇI TERÖR'
Batı'daki liberal düzene yönelik en büyük üç tehdidin Rusya, Çin ve cihatçı terör olduğunu öne sürdü.
Evans-Pritchard, bu çerçevede Brexit yanlılarının İngiltere'nin savunma harcamalarını artırması ve İngiltere'yi Avrupa'nın tartışmasız bir askeri gücü haline getirmesi gerektiğini vurguladı. Yazar, makalesini "Avrupa veya ABD ile tartışabilirsiniz. Ancak demokratik dünyanın tümüyle aynı anda tartışmak kaderinizle oynamak demektir" sözüyle tamamladı.