Sığınmacı krizinin önemli bir boyut kazandığını ve Avrupa halklarının geleceğini belirleyebileceğini ifade eden Orban, Avrupa’nın bu tarihi sınava nasıl yanıt vereceğinin büyük ölçüde Almanya’nın atacağı adıma bağlı olduğunu savundu.
Orban, Avrupa’daki hukuk düzenini yeniden sağlamanın hedeflenmesi gerektiğini ifade etti. Brüksel’de bu akşam AB Zirvesi’nin düzenleneceğini anımsatan Orban, burada gerçeklerin Avrupa siyasetinin bir parçası olması için çözüm önerilerini sunacağını anlattı.
‘YUNANİSTAN’IN SINIRLARINI DİĞER AB ÜLKELERİ KORUMALI’
Yunanistan’ın sınırlarının korunmasının diğer AB ülkeleri tarafından üstlenmesini isteyen Orban, Atina yönetiminin buna hazır olması gerektiğini kaydetti.
Savaştan kaçanların ve ekonomik durumdan dolayı göç etmek isteyenleri Schengen Bölgesi’nin dışında birbirinden ayırmak gerektiğini ifade eden Orban, güvenli ülkelerin AB düzeyinde belirlenmesini ve bu listede AB’ye üye ve birliğe aday ülkelerin yer almasını talep etti.
‘TÜRKİYE İLE ÖZEL ORTAKLIK KURULMALI’
Sığınmacı krizini yönetmek için tüm ülkeleri dahil etmek gerektiğini vurgulayarak dünya çapında kontenjanlar oluşturmayı teklif eden, kota sistemini ise desteklemediğini vurguladı.
Orban, Almanya Başbakanı Angela Merkel’den ne beklediği yönündeki soruya ise “Ahlaki emperyalizm olmaması en önemlisi” yanıtını verdi.
'SIĞINMACI SORUNU MERKEL’DEN SONRA BAŞLADI'
Parlamento Başkanı, sığınmacı sorununun Merkel’in gelişinden sonra başladığını savunarak, "Almanya da itiraf ediyor, bu süreç yönetilemez hale gelmiştir” diye konuştu.
AVRUPA KOMİSYONUN’DAN AB ÜLKELERİ HAKKINDA İHLAL İNCELEMESİ
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, tarafından yapılan açıklamada, AB’ye üye tüm ülkelerin Dublin Anlaşması'na uymak zorunda olduğunun altını çizerek, "AB ortak sığınmacı sistemi, herkes kurallara uyarsa uygulanabilir. Dublin sistemi çalışmıyor çünkü ülkeler uygulamıyor. Bu kurallara uyulmalı. Komisyon kuralları uygulayacak ve üye ülkelerin uyguladığından emin olacak" dedi.
‘SURİYE KRİZİNDE AVRUPA ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMAYA HAZIR’
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de Suriyeliler için bölgede faaliyet gösteren kurumların finansal olarak desteklenmesinin hemen olumlu sonuç vereceğini vurguladı. Türkiye, Lübnan ve Ürdün'de bulunan Suriyeli sığınmacılara mali destek sağlanmasının önemine değinen Mogherini, "Çok somut projelerimiz var. Kaynak sağlanırsa sığınmacıların hayatları bulundukları bölgelerde rahatlar" dedi.
Mogherini, AB'nin bütün siyasi ağırlığını Suriye'de çözüm için ortaya koyduğuna dikkati çekerek, "Kriz sadece Avrupa'nın değil, Küresel bir kriz. Avrupa üzerine düşeni yapmaya hazır" diye konuştu.
‘İLTİCA BAŞVURUSU OLMAYAN SIĞINMACILAR ÜLKELERİNE GÖNDERİLMELİ’
İngiltere Başbakanlığı’ndan yapılan açıklamada, "İki lider ayrıca, AB ülkelerinin iltica başvuruları olmayan sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmeleriyle ilgili daha fazlasını yapmaları gerektiği konusunda hem fikirler" denildi. Cameron ile Hollande'ın, sığınmacı krizine yanıtın Suriye'deki durumun çözümlenmesinden geçtiği konusunda da aynı görüşü paylaştıkları bildirildi.
‘SIĞINMACILARIN İLTİCA HAKLARINI ELLERİNDEN ALMAYACAĞIZ’
Öte yandan Kuzey Avrupa ülkeleri de sınırlarındaki güvenlik önlemlerini sıkılaştırıyor. Norveç Adalet Bakanı Anders Anundsen, sınırlarda kontrolleri arttıracaklarını açıkladı.
‘PAYIMIZA DÜŞENİ ALIRIZ’
Finlandiyalı yetkililer de, 2014’te yıl ülkeye gelen 3 bin 200 mülteciye karşılık son birkaç ay içinde 12 bin mülteci geldiğine dikkat çekerek, geçen hafta İsveç'e sınır Tornio'da polisin kontrolleri sıklaştırdığını ve sıkı kontrollerin tüm ülke sınırlarında uygulanacağını duyurdu. Finlandiya İçişleri Bakanı Petteri Orpo, "AB ülkeleri arasında dağıtılacak 120 bin mülteciden payımıza düşeni kabul edeceğiz. Ancak tüm AB üyesi ülkelerin ortak bur uygulama içinde olmaları gerekir. Finlandiya, mülteciler için son seyahat noktası. Ülke çapında genişletilmiş yabancılar kontrolü ve kimlik kontrolleri artacak" dedi.