Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kobanili küçük Aylan'ın Ege sularında boğularak hayatını kaybetmesinden Batılı ülkelerin sorumlu olduğunu söyledi ve “Akdeniz'de boğulan mülteciler değil, insanlığımızdır” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ise yaptığı açıklamada, “3 yaşındaki Aylan’ın bedeninde yıllardır acı içinde kıvranan bir millet, tüm dünyaya adalet ve merhamet çağrısında bulunmaktadır. Kaybeden bütün bir insanlık ve gereğini yapamayan uluslararası toplumdur. Sesimizi yükseltmenin vakti gelmiştir” ifadelerini kullandı.
BATILI LİDERLER TEMKİNLİ DURUŞLARINI KORUYOR
İngiltere Başbakan David Cameron ise sessizliğini bozdu ve İngiltere'nin 'ahlaki sorumluluklarını yerine getireceğini' belirtti. Binlerce sığınmacıyı daha kabul edeceklerini açıklayan Cameron, ancak herhangi bir rakam vermedi. İngiltere Başbakanı "Bu gördüğümüz korkunç görüntülerin sorumlusu Beşşar Esad, IŞİD ve bu korkunç ticareti yapan suç çeteleridir." dedi.
RS FM’de yayınlanan Dünya Panorama programına konuk olan Bilgi Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayhan Kaya, Avrupa'nın mülteci krizi karşısındaki tutumuna, büyük bir krize dönüşen meselenin çözümüne ve kamuoyunun üzerine düşen sorumluluğa dair konuştu
'AB, ORTAK BİR MÜLTECİ POLİTİKASI GELİŞTİREMİYOR'
“Benim bütün bu gidişatı olumluya çevirebilmek için tek bir beklentim var. Avrupa Birliği kamuoyunun, sivil toplumunun, devletler üzerindeki baskısını arttırması ve mümkün olduğunca fazla sayıda mülteciyi kendi ülkelerine kabul etme konusunda önemli girişimlerde bulunmaları gerekiyor. Almanya'da aslında bunun biraz izlerini görüyoruz. Her ne kadar Almanya zaman zaman PEGİDA ile gündeme gelse de, çoğunluk yürüttükleri kampanyalarla, bir takım bağışlarla, insani hareketlerle daha fazla mültecinin ülkeye kabul edilmesi için girişimlerde bulunuyor. Bu belli ölçüde Almanya Başbakanı Angela Merkel'in söylemlerine de yansımış durumda.”
'TERÖR OLAYLARI VE İSLAM KARŞITLIĞI ENDİŞELENDİRİYOR'
“Madrid ve Londra bombalamaları, yakın zamanda gerçekleşen Charlie Hebdo katliamı gibi olaylardan sonra siyasette ve medyada Müslüman göçmenler konusunda tedirginlik var. Ayrıca bu tedirginliği işleyen popülist bir sağ politika anlayışı da mevcut. Dolayısıyla öncelikli olarak bu iklimin dağılması gerekiyor ki, Avrupa devletleri daha sağlıklı kararlar alabilsinler. Fakat, Avrupa’ya kadar gitmeye gerek yok. Hiçbir zengin Arap ülkesinin tek bir mülteciyi bile almadığını biliyoruz. Dolayısıyla burada sadece AB’ye değil, bütün uluslararası kamuoyuna ve topluma düşen sorumluluklar var.”
‘GERİLİMLİ BÖLGELERE DEMOKRATİK DEVLET ANLAYIŞI TAHSİS EDİLMELİ’
İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan en büyük sığınmacı sorunuyla karşı karşıya kalındığını kaydeden Kaya, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Dünyada şu anda halihazırda 60 milyon mülteci var. Sorunun kaynağı çözülmedikten, bu gerilimlerin yaşandığı bölgelerde modern, demokratik devlet anlayışı tahsis edilmedikten sonra, yerel aktörlerin, sivil toplumların mobilize edilmeleri söz konusu olmadıkça, biz bu krizi yaşamaya devem edeceğiz. Suriye krizi çözülse dahi Afrika'daki krizin giderek artacağı kanaatindeyim. Çünkü Afrika'da çok yüksek bir doğum oranı var, nüfusun giderek artıyor. Bu gerilimler ve çatışmalar Afrika coğrafyasında devam edecek. Mülteci krizini çözmek yerine, sorunların temeline yoğunlaşmakta fayda var.”