Çin’in 2. Dünya Savaşı’nda Japonya’yı yenmesinin 70. yıldönümü kutlamalarında boy gösterdikten sonra, Rusya’nın Vladivostok kentinde düzenlenen Doğu Ekonomik Forumu’na (EEF) katılan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, cansız bedeni kıyıya vuran 3 yaşındaki Aylan’ın fotoğraflarının ardından iyice alevlenen kaçak göçmen tartışmalarına değindi. Avrupa’yı daha önce bunun yaşanacağına dair uyardıklarını hatırlatan Putin, bu sebeple göçmen krizinin sürpriz olmadığını belirtip Avrupa'yı da çözüm konusunda hiç sorgulamadan ABD politikalarının peşinden gitmekle eleştirdi.
Gazetecilerin dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelerle ilişkin sorularını yanıtlayan Putin, göçmen krizinin kesinlikle beklenen bir şey olduğunu vurguladı:
“Rusya, ki ben de birkaç yıl önce şahsım adına söylemiştim, sözde Batılı partnerlerinin özellikle Müslüman ülkelerde, Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da yürüttüğü sorunlu dış politikanın geniş çaplı sorunlara yol açacağını açıkça söylemiştik. Bu politikalar bugün de devam ediyor.”
'YÜKÜ ABD DEĞİL AB SIRTLIYOR'
Ayrıca Avrupa ülkelerinin verilen sözleri tutmak adı altında körü körüne ABD politikasını takip ettiğini belirten Putin, sonra da bunun yükünü yine kendilerinin taşıdığını söyledi. Putin, ABD’nin göçmen krizine AB kadar maruz kalmadığının da altını çizdi.
Öte yandan Putin, Batı’nın dış politikasındaki temel sorunun da belli bölgelerin tarihi, dini, ulusal ve kültürel özelliklerini göz önünde bulundurmadan kendi standartlarını buraya empoze etmeye çalışmak olduğunu belirtti. Buna karşın Batı politikalarının ‘öngörüsüzlüğüyle’ dalga geçmektense neler olduğunu ve neler olacağını anlamaya çalıştığını söyleyen Putin, bu bağlamda Avrupa’ya göçmen akınını durdurmanın tek yolunun, bu insanların kendi ülkelerindeki sorunlarını çözmeye yardımcı olmak olduğunu savundu.
Bu yolda atılacak ilk adım olarak da IŞİD gibi örgütlere karşı ortak cephe alınması gerektiğini söyleyen Putin, çatışmalarla boğuşan ülkelerin yerel ekonomilerinin güçlendirilmesinin ve kaçan insanları geri dönmeye ikna etmenin de ancak terör ortadan kaldırıldığında mümkün olacağını ifade etti.
Diğer taraftan bir çeşit uluslararası koalisyon arayışında olduklarını ifade eden Putin, ABD’li partnerleriyle bu konuyu istişare ettiklerini ve ABD Başkanı Barack Obama ile de konuştuğunu anlattı. Ancak Rusya’nın IŞİD karşıtı operasyonlara ‘doğrudan’ katılıp katılmayacağını konuşmak için erken olduğunu söyleyen Putin, şu anda gündemlerinde ‘başka seçenekler’ olduğunu vurguladı.
Bu arada Putin, Ukrayna’nın Donbass’a daha geniş özerklik verilmesinin öngören ve başkent Kiev’deki parlamento binası önünde büyük protestolara yol açan yasa tasarısının, tek taraflı bağımsızlıklarını ilan eden Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetleri ile görüşüldükten sonra kabul edilmesi gerektiğini belirtti.
Minsk Anlaşması çerçevesinde Ukrayna anayasasında değişiklik yapılmasında sakınca olmadığını hatırlatan Putin, ancak bu değişikliklerin müzakere ve diyalog yoluyla yapılması gerektiğini söyledi.
Ukrayna krizinin çözümü için Kiev- Donbass diyaloğunun önemine işaret eden Putin, “Ne yazık ki böyle bir diyalog yok” dedi.
'UKRAYNA HALKINA HAKARET'
Putin, Ukrayna’daki krizin gidişatına ilişkin bir soruya ise “Bu bize değil, Ukrayna’nın, Ukrayna halkının sabrına, bu krize daha ne kadar dayanmak istediklerine bağlı” yanıtını verdi. Ukrayna’nın şu anda dış kontrol altında olduğunu yineleyen Putin, hükümetteki tüm kilit görevlerde yabancıların çalıştığını ve bunun Ukrayna halkına hakaret olduğunu söyledi.