İran ve BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 5 daimi üyesi ile Almanya’dan oluşan P5+1 ülkeleri arasında yıllardır süren nükleer müzakerelerde dün ‘mükemmel olmasa da tarihi bir anlaşmaya’ imza atıldı. İran’ın ‘baş düşmanı’ İsrail’den tepki gelmekte gecikmezken, ABD bölge ülkeleriyle temaslara girişip anlaşma için destek toplamaya çalıştı.
CNN kanalına konuşan Dışişleri Bakanı John Kerry, nükleer anlaşmaya karşı çıkanlardan bir alternatif sunmalarını istedi. “Ne yazık ki bazı insanlar daha anlaşmayı okumadan direkt ‘Ben buna karşı çıkacağım’ diyor. Maddelerini bilmeden, karşı çıkıyorlar” diyen Kerry, sürekli alternatiften bahsetmelerine rağmen herhangi bir öneride bulunmadıklarını vurguladı. Bununla birlikte şu anda ellerinde sadece bir kağıt parçası olduğuna dikkat çeken Kerry, “Asıl önlemler anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle başlayacak” ifadesini kullandı.
Bu arada Kerry, Katar Dışişleri Bakanı Halid bin Muhammed el Atiyye ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) dışişleri bakanlarını telefonla aradı. Atiyye'nin, Kerry'ye, Katar'ın anlaşmadan duyduğu memnuniyeti ve bu anlaşmanın "bölgede barış ile istikrarı artıracağına inancını" vurguladığı ifade edildi.
ABD Başkanı Barack Obama da Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz El Suud ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) veliahtı Muhammed Al Nahyan ile İran’la nükleer müzakerelerde varılan anlaşmayı ele alan bir telefon görüşmesi yaptı.
Öte yandan Obama’nın anlaşmayı hayata geçirebilmek için yapması gereken asıl şeyin, uluslararası toplumun desteğini almak değil, Kongre’nin Cumhuriyetçi üyeleri ve başkan adaylarını aşmak olduğu yorumları yapılıyor.
ABD Kongresi’nin söz konusu anlaşmayı gözden geçirip onaylaması için 60 günü bulunuyor. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Kongre onayı gerekmiyor, ama herhangi bir ‘hayır’ oyu Obama’nın yaptırımları kaldırmasına, dolayısıyla anlaşma maddelerinin yerine getirilmemesine neden olabilir.
Obama’nın Demokrat Partisi’nden ise şu ana kadar yalnızca tek isim konuştu. Brad Sherman yaptırımların amacının Tahran’ın rejimini değiştirmek olduğunu, bu anlaşmayla bu hedefin zora girdiğini savundu.
OBAMA: BU ANLAŞMA İRAN'LA İLGİLİ HER SORUNU ÇÖZEMEZ
Buna karşın Obama dün New York Times gazetesine verdiği demeçte, "Anlaşmayı İran rejimini değiştirip değiştirmeyeceğine göre değerlendirmiyoruz. Anlaşmayı kökü İran'a uzanan tüm sorunları çözüp çözemeyeceği üzerinden de değerlendirmiyoruz. Bu anlaşmayı İran'ın nükleer silah elde etmesini önleyip önleyemeyeceği açısından değerlendirmek gerekiyor" dedi. Obama, anlaşmanın İran'ın nükleer silah elde etmeyeceğinin en iyi garantisi olduğunu savundu.
CLINTON: ASKERİ SEÇENEK HÂLÂ MASADA
ABD’de 2016’da yapılacak başkanlık seçimlerine adaylık koyanlar da Obama aleyhine değerlendirmelerde bulundu. Scott Walker, anlaşmayı ‘ABD’nin en kötü diplomatik hatası’ olarak niteledi. Jeb Bush anlaşmanın tehlikeli olduğunu söylerken, Hillary Clinton” Beni başkan yaparsanız, İran’ın nükleer silah elde etmesine asla müsaade etmem” diye konuştu. “Herhangi bir hileye verilecek yanıt ani ve kararlı olmalı" diyen Clinton, "Hile karşısında yaptırımlar geri getirilmeli, ancak gerektiği takdirde askeri seçeneklerimizi de içerecek şekilde hiçbir seçeneği masanın üzerinden kaldırmamalıdır" ifadelerini kullandı.
ABD medyası da İran ile nükleer müzakerelerde varılan anlaşmayı genel olarak Tahran'ın dünya ile ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak görürken, anlaşmanın detaylarıyla ilgili çeşitli itirazlarını ifade etti.
Anlaşmanın şu ana kadar ortaya konan siyasi restleşme ve üstü kapalı askeri tehditlerin elde edemediği kazanımları sağladığını dile getiren The New York Times, bunun yakın dönem diplomasi tarihinin en fazla sonuca gebe anlaşmalarından biri olma potansiyeli olduğunu belirtti. Detayların dikkatle incelenmesi gerektiğini ifade eden gazete, anlaşmanın açık bir şekilde ABD, Batı dünyası ve İsrail'in çıkarına gözüktüğünü yazdı.
Washington Post gazetesi de, ‘Obama'nın karmaşık ve masraflı İran anlaşması’ başlıklı başyazısında, tarihi nitelikteki anlaşmanın gelecek 15 yıl içinde İran'ı nükleer silah sahibi olmaktan alıkoyacak olmasına rağmen, Orta doğu'da istenmeyen sonuçlar yaratabileceğini belirtti.