Macaristan, halen Ukrayna üzerinden Avrupa’ya giden doğal gaz boru hattına alternatif bir hattın kendi topraklarından geçmesine büyük ilgi gösteriyor. Bu nedenle de Budapeşte, defalarca Brüksel’e seslenerek Rusya ile yeni bir doğal gaz boru hattı konusunda işbirliğine çağırdı.
Ancak, Brüksel ekonomik bir proje olan boru hattı inşasına siyasi bir renk veriyor. USAK Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi Müdürü Hasan Selim Özertem, mevcut durumda Macaristan gibi ülkelerin Avrupa Komisyonu üzerinde pek etkisi olmadığını, projedeki ekonomik çıkarların AB tarafından ikinci plana itildiğini düşünüyor. Özertem'e göre, Doğu Avrupa ülkelerinin çıkarları, siyasi çıkarların kurbanı oluyor.
"Eğer Macaristan’ın komisyon üzerinde bir etkisi olsaydı, bence bunu Güney Akım konusunda yapabilirlerdi. Komisyon, bu boru hattının hem hukuki, hem de siyasi olarak Bulgaristan’dan geçmemesi yönünde 2014 boyunca Sofya’da ciddi bir baskı kurdu. Ve bu baskının meyvelerini de topladı. Bu konuda da stratejilerinde her hangi bir değişikliğe gitmediklerini görüyoruz.
Özellikle Macaristan ve Avusturya, Güney Akım konusunda olumlu ve AB’deki komisyondan farklı bir tavır içerisindeler. Askıya alındıktan sonra dahi, bu projenin gerçekleşmesi konusunda Rusya ile beraber hareket edebileceklerinin sinyallerini, 2014 yılı boyunca verdiler. Burada tek olumsuz tavır Bulgaristan tarafından verildi. Ama Bulgaristan’daki olumsuz tavır nedeniyle Avrupa’ya giriş yapamayan Rusya’nın, bu hattı askıya aldığını gördük. Öte yandan sıkıntının, Ukrayna merkezli gelişmelerden kaynaklandığını görüyoruz. Ukrayna’nın güvenliğinin tedirgin edici noktaya gelmiş olması, Doğu Avrupa’nın sadece enerji güvenliği açısından değil, aynı zamanda askeri güvenliği açısından da belli endişeleri oluştu. Bu endişelerin, hem eski Doğu Bloğu ülkelerinde, hem de Batı Avrupa'da olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda enerji konusunun ajandanın ikinci sırasına itildiğini görüyoruz. Bu yönüyle enerji güvenliğinin askeri güvenlik söz konusu olduğunda, yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine dair bir demeç olarak kullanıldığı bir Avrupa siyaseti ile karşı karşıyayız. Bu bağlamda AB’nin yeni stratejiler geliştirme konusunda belli adımlar attığını, Doğu Avrupa ülkelerin güvenliğini sağlanması açısından da çift yönlü gaz akımı sağlayacak interkonektör sistemlerin geliştirilmesi, depolama sistemlerin geliştirilmesi, ve aynı zamanda da bugün 200 milyar m3 seviyesine ulaşmış olan LNG terminallerin kapasitesinin daha da yükarıya çıkarılması ve özellikle Doğu Avrupa’nın ihtiyaçlarını sağlayacak şekilde nasıl tasarlanabileceğine dair stratejilerin konuşulduğu bir dönemden geçiyoruz. Burada, aslında yeni dönemde Rusya ile ilişkilerin nasıl tanzim edileceği ve bu yapılırken de Rusya ile nasıl devam edilebileceği önemli. Buna bağlı olarak da acaba Doğu Avrupa’da enerji güvenliği konusunda bir boşluğa doğru gidiyor muyuz, gibi bir düşünce var. Fakat ben, bu konunun da konjonkturel gelişmelerden bağımsız düşünülmemesi gerektiği inancındayım."
Geçtiğimiz pazar günü basın mensüplarına konuşan Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Maroş Şefçoviç, Ukrayna'nın güney doğusundaki çatışmaların, Avrupa Birliği'ne üye devletlerin enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve pan-Avrupa enerji birliğinin kurulması sürecini hızlandırdığını söyledi. Ancak, Rus gazını Karadeniz üzerinden Avrupa'ya taşıyabilecek yeni bir boru hattı projesinin açık ekonomik faydalarına rağmen komisyon, Türk Akımı'nı desteklemekte acele etmiyor ve Avrupa'ya alternatif gaz tedarikçilerin arayışında olduğunu açıklıyor. Örneğin, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Şefçoviç, AB’nin alternatif gaz tedarikçisi olarak Azerbaycan'ı düşündüğünü belirtti.
"AZERBAYCAN, RUSYA VE TÜRKİYE'YE KARŞI ADIM ATMAZ"
Ancak, Kafkas Araştırma Merkezi (KAFKASSAM) Başkanı Hasan Oktay, Avrupa açısından Rus gazına bir alternatif olmadığı ve Brüksel’in Azerbaycan’ı kendi siyasi oyununda kullanmaya çalıştığı görüşünde.
"Azerbaycan yer altı ve yer üstü kaynakları açısından oldukça önemli bir ülke, fakat tek başına Azerbaycan’ın potansiyeli Avrupa’yı besleyecek durumda değil. O anlamda da Avrupa, Ukrayna üzerinden gelen Rus doğal gazızı by-pass etmek isteyip yeni arayışlar içine giriyorsa, bu tek başına Azerbaycan’ın kaynaklarıyla oluşacak bir potansiyel olmaz. Diğer yandan, Azerbaycan bölgede Türkiye ve Rusya’nın görüşünü almadan, Avrupa Birliği ile bu tür bir gaz ilişkisine girmeye cesaret etmez ve edemez. Dolayısıyla Avrupa başka arayışlara da girmek zorunda. Her şeyden önce Avrupa, kısa zamanda olmazsa bile, orta ve uzun vadede Ukrayna krizinde Rusya ile anlaşarak Rusya’nın potansiyelini de Avrupa’ya taşımak zorunda. Azerbaycan veya Hazar problemi çözülmeden Türkistan coğrafyasından doğal gazın, Avrupa’ya taşınma imkanı şu an gerçekci görünmüyor. Biliyorsunuz Türkiye Enerji Bakanı Yıldız, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Kuzey Irak gazının, Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması prosesi söz konusu idi. Fakat Kuzey Irak ile merkezi Bağdat yönetimi arasındaki problemden dolayı bu gazın da, Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması süreci gelecek bir zamana ertelendi.
Azerbaycan’ın gündeme getirilmesinin ana sebebi, Rusya’yı Ukrayna konusunda ikna etmeye zormak. Avrupa Birliği’nin şunu bilmesi lazım ki, Azerbaycan, bölgede Rusya ve Türkiye’nin anlaştığı bir atmosferde, bu iki ülkeyi by-pass ederek kendi elindeki kaynakları Avrupa’ya taşıyamaz. AB, Ukrayna konusundaki yanlışlarını bertaraf edebilmek için Rusya’yı farklı kanallarla sıkıştırmak için bu tür alternatifleri devreye sokmaya çalışıyor ama bu pek mümkün değil. Oysa Avrupa’nın yapacağı en iyi şey olan Ukrayna konusunda anlaşabilecekleri bir zemini ortaya koymakken, Azerbaycan’ı devreye sokuyor. Daha önce AB, Rusya’nın Ukrayna’daki dikkatlerini başka tarafa çekebilmek için Kazakistan’a da bir hamle yapmaya kalkmıştı. Bu hamle gibi, AB Azerbaycan’ı devreye sokmaya çalışıyor. Bu da kısa vadede AB açısından sonuç alınacak bir hamle değil.
Diğer taraftan Rusya, yeni boru hattı konusunda Avrupa ile çeşitli şekillerde işbirliğine hazır olduğunu açıklıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 17 Şubat’ta Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile düzenlediği ortak basın toplantısında, şu açıklamada bulundu: "Yunanistan üzerinden gitmeye hazırız… Biz, hiçbir şeyi kapatmayacağız, kendimizi kimseden kopartmayı düşünmüyoruz. Ancak bu artık bir lojistik meselesi. Daha karlı, daha ekonomik bir hatta bakacağız. Bizimle birlikte çalışmaları gerekiyor. Eğer engeller konulacaksa, o zaman bu bizim seçimimiz olmayacaktır. Bu, Avrupa Komisyonu ve Avrupalı ortaklarımızın kararı olacaktır."