Görüşmelerde, uluslararası işbirliği, yüksek eğitim ve sağlık alanlarında işbirliği, Kazan’da Macaristan Konsolosluğu’nun açılması ve nükleer enerji alanında kadroların yetiştirilmesi konularında beş anlaşmanın imzalanması planlanıyor.
Müzakereler sırasında, Pakş Nükleer Güç Santrali’nde iki enerji ünitesinin inşaatına ilişkin konulara da değinilecek. Sözleşmenin maliyeti, yaklaşık 10 milyar euro olarak tahmin ediliyor. Santral, şimdiden, Macaristan’ın tükettiği enerjinin yüzde 40’ını üretiyor. Ek kapasitenin devreye girmesinin, fiyatları düşüreceği, ülkenin enerji güvenliğini artıracağını ve yaklaşık 10 bin kişiye iş sağlayacağını kaydeden Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, ayrıca petrol ve doğalgaz alanlarında ortak faaliyet perspektiflerinin de gündemde olduğunu ifade etti. Macaristan, tükettiği petrolün yüzde 80’ini ve gazın yüzde 70’ini Rusya’dan alıyor.
"PUTİN, ORBAN'I RUSYA TARAFINA ÇEKEBİLİR"
Kafkassam İsviçre ofisinden Roman Oeschger, Sputnik Haber Ajansı’na, Putin’in Macaristan ziyaretinin Avrupa Birliği için önemini şu sözlerle yorumladı:
“Macaristan, Avrupa Birliği’nin bir parçasıyken, yine de Rusya ile olumlu ilişkileri hedefliyor. Çünkü Rusya, nükleer alan da dahil olmak üzere, güçlü bir ekonomik ortaktır. Bunun dışında, Viktor Orban, belli ki, güçlü iktidar sempatizanı olarak, bu bağlamda Vladimir Putin’i örnek olarak görüyor. Hatta Orban’ın, bazı politika konularında, Putin’den tavsiye istemesi mümkün. Yani Putin’in Macaristan ziyaretinin sadece ekonomik değil, siyasi nedenleri de var. Orban’ın hem Batı, hem de Rusya ile iyi ilişkiler istediği biliniyor. AB’nin güçlü baskısı karşısında manevra yapması zor gibi görünebilir ancak Merkel’in ziyareti öncesinde, Budapeşte bu baskıya ve Rusya’ya uygulanan yaptırımlara direniyordu. Muhtemelen, Vladimir Putin, Orban’ı Rusya tarafına çekecektir.”
MACARİSTAN MAKAS DEĞİŞTİRİYOR
Tarihçi ve AB ile Orta Avrupa uzmanı Vadim Truhaçev, Sputnik Haber Ajansı’na, Rusya ve Macaristan arasındaki bağları ve bu iki ülke arasındaki ilişkilerde Türkiye’nin yerini şöyle anlattı:
Macaristan, Rusya’nın eski ortağıdır. Sosyalist dönemden kalan ortaklık bu. SSCB, Macaristan’dan İkarus marta otobüsleri ve tarım ürünlerini ithal ediyordu, karşılığında enerji kaynakları ile ağır sanayi ürünlerini ihraç ediyordu. Şimdi, bu geleneksel bağları onarmanın zamanı geldi. Ancak bazı şeyler olduğu gibi kaldı, Macaristan halen yüzde 90 oranında Rus enerji kaynaklarına bağımlı ve yakın zamanda yerini başka kaynakların alması öngörülmüyor.
Bu ziyaret, Batı’nın en büyük ülkelerinin izlediği çizgiye muhalefet ederek birçok şeyi riske atan Viktor Orban’a desteğin göstergesidir. Ayrıca Rusya gibi Macaristan da Ukrayna’ya komşu ve Ukrayna’nın batısındaki Zakarpatye’deki Macarların durumu Budapeşte’yi endişelendiriyor. Bu bağlamda, Rusya ve Macaristan, doğal ortaklardır. Mevcut koşullarda, Putin’in Avrupa’ya yaptığı her ziyaret, büyük olay olarak görülüyor. Bu ziyaretin, Budapeşte’nin Kızıl Ordu tarafından kurtarılmasının 70. yıldönümünde düzenlenmiş olması ise bir nevi uzlaşı güvencesi olarak algılanıyor. Sovyetler Birliği ve Macaristan, İkinci Dünya Savaşı’nda, cephenin karşı taraflarında yer almışlardı. Orban’ın kendisi ise 'ılımlı intikamcı' olarak gösterilebilir. Bu, geçmişin bugüne engel olmaması gerektiğini gösteriyor. SSCB’ye karşı savaşan ancak günümüzde Rusya’ya dostça yaklaşan Macaristan, Polonya’nın tam tersidir.
TÜRKİYE FAKTÖRÜ
Rusya gibi, Türkiye de, Macaristan için büyük ticari ortak ve Avrupa Birliği dışında destek bulma fırsatıdır. Bu iki ülke arasında, Osmanlı’dan bu yana ilişkiler var. Macaristan, neredeyse tümüyle Osmanlı tarafından fethedilmişti. Hatta Macar soylular, uzun zaman boyunca Macarların Türk olduğunu sanıyordu, ancak 19. yüzyılda Macarların uzak akrabalarının Fin-Ugor kavimler olduğu anlaşıldı. Macaristan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin paradigmasının, doğalgaz bileşimi de var. Bu, Türkiye-Yunanistan sınırında inşa edilmesi planlanan gaz terminalidir.”
Tüm bu nedenlerden dolayı, Rusya Devlet Başkanı’nın Macaristan ziyareti, sadece ticaret, doğalgaz ve nükleer enerji diyalogundan oluşmuyor. Avrupa’nın parçalanmak istendiği bugünlerde, öncelikle birliği koruma çabasıdır da… Zira bu birlik olmadan kıtanın, yabancı çıkarlarının korunması aracına ve dış güçler için mücadele alanına dönüşme riski var.