Böyle bir işbirliği, uluslararası enerji terminali ve yakıt için önemli transit ülkesine dönüşen Türkiye’nin yararına. Bu, Türkiye’nin siyasi ağırlığını artırıyor. Gaz alanında Türkiye ile işbirliğinden Rusya da kazanıyor. Çünkü Ukrayna’ya bağımlılığından kurtuluyoruz. Rusya ve Türkiye, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) çerçevesinde de aktif işbirliğini sürdürüyorlar. Kuruluşun 23 senelik geçmişinde, bu iki ülke arasında tek bir anlaşmazlık bile görülmedi.
Sayın vekil, Rusya’nın Aralık 2014’te Güney Akım projesinin yerine Türk Akımı’nı inşa edeceğini duyurmasının ardından Batı’da, farklı düzeylerde, Türk Akımı’nın ekonomik açıdan beklentileri karşılamayacağı yönde açıklamalar sıklaştı. Bu tür açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu projenin ekonomik fizibilitesini sorgulayanlar nedense Ukrayna transitindeki riskleri dikkate almıyor. Oysa Ukrayna’nın gaz transitinde çıkardığı zorlukların da bir ekonomik değeri var. Üstelik söz konusu sadece Ukrayna’dan geçen gazın düzenli olarak çalınması veya durdurulması nedeniyle Rusya’nın uğradığı doğrudan zarar değil, yatırımların cazibesi ve Rusya ile gelecekte de anlaşmaların imzalanmasıdır. Avrupa da bu siyasi riskleri dikkate almaya ve fiyata uygulamaya başladı. Bu nedenle, güvenli bir ortak olan Türkiye üzerinden transit, istikrarsız Ukrayna üzerinden transitten ekonomik olarak daha avantajlı. Türkiye, kendi gelenekleri ve tarihi olan başarılı bir dünya gücü, istikrarlı ve güçlü bir ülke. Diğer taraftan da günümüzde “başarısız” olan bir Ukrayna var. Türkiye ile ilgili olarak önümüzdeki 15-20 yıl için tahminde bulunabiliriz, ülkedeki durumun istikrarlı olabileceğini tahmin edebiliriz. Hatta yaşanabilecek siyasi huzursuzluklar dahi Türkiye’yi seçtiği ekonomik kalkınma hedefinden saptıramaz. Türkiye’nin sahip olduğu en önemli şey, ülke çıkarlarını anlayan ve onları koruyan ulusal elit tabakadır. Ve ülke içi tartışmalar, dış politika öncelikleri ile ekonomik istikrarı etkilemiyor.
Türkiye, sadece Avrupa’nın en büyük enerji terminali olmak isteyen bir ülke değil, ayrıca hızla büyüyen bir ekonomi ve aktif faaliyet gösteren sanayi gruplarına sahip. Bu tür gruplardan biri olan Zorlu Holding, Moskova’da enerji üretimine başlayan ilk şirketlerden biri oldu. Ayrıca son yıllarda, Rus şirketlerinin Türkiye’ye yatırımları da hızla artmakta. Sizce, yatırım işbirliğindeki bu canlılık korunacak mı?
İşbirliği için hiçbir siyasi engel yok. Biz zamanında enerji alanına yabancı yatırımları memnuniyetle karşılamıştık. Gerçi, bazı Avrupalı ortaklarımız, yatırımlarını spekülatif amaçlarla yapmıştı. Aldıkları tesisleri sonra başkalarına satmaya kalkıştılar. Türkler ise kendilerini, üretimin gelişimine ilgi duyan güvenilir yatırımcılar olarak gösterdi. Rus şirketler de günübirlik yatırımlar düşünmüyor. Yatırımlara, varlıkların ekonomik bileşenlerinin geliştirilmesi ve değerinin artırılması gözüyle bakıyorlar. 1990’lı yıllarda, dış genişleme, diğer piyasalara girmek gibi konularla ilgilenemiyorduk. Şimdi durum değiştir. İç piyasayı sağlama aldıktan sonra şirketlerimiz dış piyasaların keşfine başladı. Bu eğilimin süreceğini düşünüyorum. Çünkü, bugün Rusya’da “kriz” olarak adlandırılan şeyin diğer yanı da var. Devalüasyon, ürünlerimizi ucuz yapıyor, yani dış piyasalar dahil rekabet gücünü artırıyor. Bu, elbette, Türkiye ile işbirliği için de yeni fırsatlar yaratıyor.
Siz, Rusya’yı KEİPA’da temsil ediyorsunuz. Türkiye de bu asambleye dahil. İki ülke parlamenterleri arasında ilişkiler ne durumda?
Karadeniz Ekonomik İşbirliği’nde Türk heyeti ile çok iyi etkileşim içindeyiz. Örgütün 20 yıllık geçmişinde tek bir anlaşmazlığımız bile olmadı. Türk ve Rus heyetleri arasındaki istikrarlı ve iyi etkileşim, KEİPA’nın çok etkin şekilde gelişiyor olmasının temelini oluşturuyor. Örgüt, siyasi gevezelikle değil reel ekonomik sorunlarla uğraşıyor. KEİPA çerçevesinde, çeşitli ekonomik projelerle ilgili öneriler kabul ediliyor. Örneğin, Karadeniz etrafında enerji halkasının oluşturulması projesi, yine Karadeniz etrafında otoyol inşaatı başladı, bugün gündemde Türk Akımı var, petrol transiti konusunda Türk boğazlarının sorunu tartışılıyor. Tüm konular, uygun düzeyde ele alınıyor. Hatta en kritik anda bile KEİPA’da Gürcistan konusu gündeme gelmemişti, şimdi Ukrayna konusunda da oldukça ölçülü bir duruş sergileniyor. Bu, farklı görüşlerle dalga geçilen AKPM veya AGİT değil.
KEİPA toplantılarında, Kırım’ın Rusya’ya birleşmesi konusu gündeme getirilmiş mi?
Hayır, Karadeniz Ekonomik İşbirliği’nde Kırım konusu gündeme gelmedi. Türkiye, açık şekilde Rusya’nın haklı olduğunu kabul edemiyor. NATO üyesi olması ve AB ile özel ilişkilerinin bunu engellediği açık. Ancak, özel sohbetlerde, parlamenterleri anlayış sergiliyor ve Türkiye tarafından Kırım konusunda hiçbir siyasi hareket olmadı. Türkiye’yi Kırım Tatarlarının sorunları endişelendiriyor. Ancak Kırım birleştirildikten sonra Rus hükümetinin attığı adımları takdirle karşılıyorlar, özellikle de Kırım Tatarlarına sağlanan haklar konusunda. Diğer taraftan, Türkler Kırım’da çalışmak isterdi ve hatta bazı şirketler orada çalışıyor bile. Örneğin, Sberbank’ın en büyük oteli Rixos Yalta Mriya, Türk şirketi ve Türk işçiler tarafından inşa edildi. Rusya, Türkiye’nin Kırım’a yatırım yapmasına ilgi duyuyor. Siyasi toz biraz yatıştıktan sonra Türk işadamlarının iyi ve avantajlı uygulama noktasına sahip olacağını düşünüyorum.
Rusya ve Türkiye, düzenli aralıklarla, karşılıklı ödemelerde ulusal paralara geçme isteğini dile getiriyorlar. Bu ne kadar gerçekçi?
Bu, aslında, tüm dünyada gözlemlenen bir eğilim. Neyse ki, birçok ülke ABD’deki istikrarsız durumun, doların yapay olarak desteklendiğinin ve keyfi dalgalanmalarının farkına vardı. ABD Federal Rezerv Sistemi’nin iradesi, doların ve petrol dahil diğer ürünlerin fiyatını belirliyor. Bu nedenle, bu türden keyfi dalgalanmalara karşı kendini güvene almak için ülkeler, karşılıklı ödemelerde ulusal paralara geçiyor. Bu noktada, elbette, ticaret hacmi çok önemli. Ülkelerimiz arasında belirlenen hedefe en kısa zamanda ulaşırsak, yani aramızdaki ticareti 100 milyar dolara çıkarmayı başarırsak, karşılıklı ödemelerin ulusal paralar ile yapılması konusu konuşulabilir.