Başbakan Davutoğlu'nun açıklamasının yoklama niteliğinde olup, Avrupa ile entegrasyon sürecini canlandırmak için AB’nin olanaklarını belirleme amacını taşıdığını düşünüyoruz. Ankara, Brüksel’den cesaret verici sinyal bekliyordu ancak alamadı. Çünkü Türkiye’nin üyeliğine, “Avrupa’nın sonu” gözüyle bakılıyor.
Bu bağlamda, Gazprom, Türk deniz sahasında projelendirme ve fizibilite çalışmalarına başlamak için resmi bir yazıyla Türkiye’den izin isteyecek. Projenin denizden geçecek bölümünü Gazprom tek başına üstlenirken, karaya inşa edilecek gaz transfer sistemleri Botaş ile birlikte inşa edilecek. Deniz kısmının maliyeti 6 milyar euro, kredi faizleri ile birlikte 9,5 milyar euro olarak tahmin ediliyor.
RUSYA EGEMEN KONUMDA
Böylece şu tablo ortaya çıkıyor: Birincisi, Gazprom ve Botaş, şimdilik boru hattının sadece Türkiye’nin ihtiyaçlarına yönelik ilk kolunu inşa edecek. İkincisi, Gazprom’un Ukrayna enerji şirketi Naftogaz ile anlaşmasının süresi 2019’da sona eriyor. Miller, Gazprom’un Avrupa piyasasındaki çalışma modelini değiştirdiğini ve Türk Akımı inşa edildikten sonra Ukrayna’nın gaz transitindeki rolünün sıfıra indirgeneceğini açıklamıştı. Ancak Gazprom, şu aşamada Avrupa ile olan anlaşma taahhütlerini ihlal etme niyetinde değil.
Enerji nakliyesi alanında temel merkez haline dönüşme şansı yükselen Türkiye şu anda kazanıyor. Bu bağlamda, Boğaziçi Enerji Kulübü (BEC) İcra Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü, Türkiye’nin dış politikasının enerji politikası ile aynı hizaya sokulması ve şu anda yapıldığı gibi gaz konularının jeopolitikten ayrı ele alınmaması gerektiği söyledi. Görünüşe bakılırsa her şey, bu yönde gelişiyor.