Batılı ülkeler Kıbrıs'ta hareketleniyor
ABD:
İsrail:
Fransa:
Diğer AB ülkeleri:
'Türkiye'nin güvenliği açısından hayati önem taşıyan bir yer'
"Kıbrıs, Doğu Akdeniz'de batmaz bir uçak gemisi gibi konumlanmış durumda. Bu coğrafi konum sayesinde Levant bölgesine, Doğu Akdeniz'e, Afrika'ya ve Mısır'a Türkiye'ye karşı güç yansıtma kabiliyeti bulunuyor. Oraya konuşlandırılacak olan uzun erişimli hava gücü veya uzun erişimli füzelerle bunlar mümkün hale geliyor. Bu nedenle Türkiye'nin güvenliği açısından hayati önem taşıyan bir yer. Diğer güçler için de aynı stratejik değer geçerli. Ada üzerinde garantör devletlerin yarattığı bir yapı var. Bu yapıda İngiltere, Yunanistan ve Türkiye tarafından adanın anayasası garanti altına alınmış durumda. Ancak 1974 Temmuz'unda yaşananlar dolayısıyla bu garantörler yapısı sarsıldı. Çünkü Yunanistan, Güney Kıbrıs ile birlikte o zamanki Kıbrıs Cumhuriyeti'nde bir darbe gerçekleştirdi. Bu darbe önce Rumları temizledi, sonra Türkleri öldürmeye başlayınca Türkiye garantörlük hakkını kullandı. Adada bugünkü rejimi kurdu ve bu rejim 51 yıldır devam ediyor."
'Batı kampı, Türklerin başarısını Türklere teslim etmek yerine mevcut durumu görmezden gelen bir anlayışta'
'Hiçbir ülke, Güney Kıbrıs üzerinden Türkiye’yi geri adım attıramaz'
Güney Kıbrıs'ta kimsenin büyük çaplı plan yaparak, adada Türkiye'yi geri adım attıracak bir imkanı kesinlikle olamaz. Burada hangi ülkeyi Güney Kıbrıs'ın yanına koyarsanız koyun bu durum geçerlidir. Türkiye'nin burada stratejik üstünlüğü ve el üstünlüğü vardır. Bundan dolayı Türkiye, burada olabilecek herhangi bir güvenlik kaygısını kendi askeri varlığıyla çözer. Anadolu'dan getireceği takviyelerle bunu pekiştirir. Hava gücüyle oraya üç dakikada, beş dakikada erişebilir. Deniz gücüyle dört-beş saatte erişebilir. Adada zaten bir kol ordusu var, Kuzey Kıbrıs'ı koruyan.
Kuzey Kıbrıs'ın kendisine ait bir tümeni ve topraklarının güvenliğini sağlayan Kıbrıs Güvenlik Kuvvetleri bulunuyor. Dolayısıyla Güney Kıbrıs'tan herhangi birileri şayet adadaki bu statükoyu kuvvetle değiştirmek yoluna giderse, herhangi biri diyorum - İsrail, Fransa, Amerika, Rusya - hepsini koyun oraya. Kim buna teşebbüs ederse adanın tamamını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırlar. İngilizler dahil olmuşsa, İngiliz üslerinin de kaybı söz konusu olabilir.
Dolayısıyla adada iki tane İngiliz üssü var, 1960 anlaşmasıyla varlıkları devam ediyor. Bu durumda emrivaki yaratmaya girişecek olanlar bu hesabı kafalarına yapmışlardır. Dolayısıyla böyle bir şeye teşebbüs etmeyeceklerini varsayabiliriz.
'Kuzey Kıbrıs Türk vatandaşları, bizim etle tırnak gibi bir parçamız'
Kuzey Kıbrıs bu pazar seçime gidiyor
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yaşayan vatandaşlarımız Türkiye ile dayanışma içindedir. Türkiye'nin güvenliği ile onların güvenliği bir bütünün parçasıdır. Aramızda herhangi bir ihtilaf yoktur. Dolayısıyla pazar günü seçime girecekler, kendi yöneticilerini seçecekler. Ülkede devlet kurulduğundan beri periyodik olarak, demokratik olarak yönetim değişmektedir, el değiştirmektedir. Liderler yeniden gelirler ve giderler. Partiler kurulur ve yıkılır. Canlı bir siyasi hayat var.
Eskiye nazaran ekonomisi de çok güçlendi. Eskiden Türkiye oraya yıllık 250 milyon dolar gibi bir yardım yapardı. Şimdi bu 1 milyar doların üstüne çıkmıştır. Kendilerinin ekonomik büyüklükleri de artmıştır. Turizmle, tarım gelirleriyle ve büyük ölçüde eğitim satan bir ülke. Aşağı yukarı 40 ülke Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'tan eğitim alıyor. Bütün bunlarla ada canlı bir ekonomik faaliyetin içinde.
Kendi gelecekleriyle ilgili güvenlik kaygıları, Türkiye'nin de sağladığı imkanlarla yoktur. Buraya herhangi bir şekilde yanlış bakışla bakacak olan devletler, bunun bedelini Türkiye'ye karşı ödemek zorundadırlar."
'Kuzey Kıbrıs'la Rusya'nın işbirliği yapması konuşulmalı'
Rusya'nın Güney Kıbrıs'taki varlığını, oradaki ABD, Fransız ve İsrail baskısı altında kaybetmek üzere. Ayrıca ABD'nin ve Avrupa Birliği'nin Rusya'ya karşı uyguladığı yaptırımları Güney Kıbrıs da uyguladığı için, hava sahalarını ve deniz sahalarını Ruslara karşı kapatmış durumda. Ama Güney Kıbrıs'taki kayıplarını Rusların telafi etmek için Kuzey Kıbrıs'ta daha ciddi ilişkiler içinde olmaları lazım. Ruslarla Rum-Yunan Ortodoks ilişkisi bozuldu. Tarihsel sebeplerle birliktelikleri vardı, dini sebeplerle birliktelikleri vardı, bunlar kayboldu. Dolayısıyla ortada artık Rusların Rumlara borçlu olduğu bir konu kalmamış oluyor. O halde Kuzey Kıbrıs'la Rusların işbirliği yaparak o bölgedeki kaybettikleri kaleleri geri kazanma şansları olabilir gibi görünüyor. Bunun düşünülmesinin zamanı geldi.