ANKARA FARKI

TOBB Hazır Giyim Sektör Meclis Başkanı Fayat: Türkiye’nin rekabet gücü yüzde 27 daraldı

TOBB Hazır Giyim Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat, 2023’ten bu yana 300 bin kişinin işini kaybettiğini söyledi. Kur politikası, ithalattaki artış, düşen ihracat ve artan kayıt dışılıkla birlikte sektörün ciddi bir darboğaza girdiğini belirten Fayat, “Rekabet gücü zayıflığı sektörü de küçültüyor. Sanayi politikamızı gözden geçirmeliyiz” dedi.
Sitede oku
Hazır giyim sektörü, Türkiye’nin sanayi üretimi ve ihracatında stratejik öneme sahip başlıca alanlardan biri. Ancak son yıllarda artan ithalat, azalan ihracat ve yüksek maliyetler sonucu sektörde alarm zilleri çalıyor. Kur politikalarının ihracatçıyı zora soktuğu, istihdamda ciddi kayıpların yaşandığı ve üretim gücünün giderek zayıfladığı bir dönemde, sektör temsilcileri acil önlem çağrısında bulunuyor.
Radyo Sputnik’te yayınlanan İsmet Özçelik’le Ankara Farkı programına konuk olan TOBB Hazır Giyim Sektör Meclis Başkanı Şeref Fayat, sektörde yaşanan daralmayı, kur politikasının etkilerini, ithalat baskısını değerlendirirken, çözüm önerilerini sıraladı. Fayat aynı zamanda üretimden çekilen firmaları, kapasite kayıplarını ve 2026’ya dair öngörülerini paylaştı:

‘2023'ten bu yana 300 bin kişi işini kaybetti’

Şeref Fayat, özellikle son 2 buçuk yılda sektörde ciddi küçülmeler yaşandığını belirterek, şunları söyledi:

“Tekstil ve hazır giyim baya zor durumda. Özellikle 2023 yılının başından itibaren ekonomi yönetiminin değerli TL, baskılanan kurla enflasyonu bir şekilde kontrol altına almaya çalışması ve enflasyonun da hızla devam ediyor olması sebebiyle girdi maliyetlerimizde çok ciddi artış oldu. Örneğin son 2 buçuk yıl içerisinde yüzde 100 civarında bir kur artışı oldu, fakat yüzde 250 civarında da bizim girdi maliyetlerimiz artmış oldu. Baktığınız zaman bu aradaki farkı tekstilcinin ve hazır giyimcinin kazanması mümkün değil. Peki bu kadar enflasyon varken, girdi maliyetleri artışı olmuşken, kur da sadece bunun yarısı kadar artmışken ne oldu? Küçülmeye başladık, eleman çıkarmaya başladık. Son 2 buçuk yıl içerisinde; 2022’nin sonunda 1 milyon 225 bine ulaşan hazır giyim ve tekstil toplam istihdam sayısı şu an 925 bin civarında. Yani 300 bine yakın istihdam kaybı oldu. Binlerce firma kapandı, çekildi, bazı firmalar iflas veya konkordato kararı almak zorunda kaldılar. 2022’nin sonundan itibaren işlerimiz düştü. Rekabet edemiyoruz veya rakiplerimizden pahalı kalıyoruz diye her gün neredeyse 1 milyar dolar kaybettik.”

‘Kur baskısı sektörü zora soktu’

Rakip ülkelere göre çok daha pahalı hale gelen Türkiye, fiyat avantajını kaybedince siparişlerin de azalmaya başladığını belirten Fayat, ihracatta düşüş, ithalatta ise artış yaşandığını kaydetti. Fayat, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Aynı zamanda içerideki ithalatımızda 2022 sonunda neredeyse 1 buçuk, 2 milyar dolarken, şimdi 4 milyar dolara çıktı. Yani hem ihracatta kaybediyoruz hem de ithalatı artırmak zorunda kalıyoruz. Şu an geldiğimiz noktada değerli TL teması devam ettiği için de rakiplerimiz dediğimiz özellikle Avrupa’ya yakın olan Kuzey Afrika’dan yaklaşık yüzde 40; Bangladeş, Vietnam, Çin’den de yüzde 60 pahalıyız. Biz bu kadar pahalıyken de ana pazarımızdan veya diğer müşterilerden bize teveccüh gelmiyor. Tabii ki bizim krizimiz içerisinde Avrupa’nın da kendi içindeki enflasyonu ve krizi sebebiyle bir dönem onların da talebi yokken, bizim bu krizimizle birlikte çok daha zor durumdayken, onların talebindeki kıpırdama başladığı halde bize dönmemeleri işin en vahim durumu oldu. Örneğin yılın ilk çeyreğinde Amerika yüzde 10, Avrupa yüzde 16 ithalatını artırdığı halde bizim hale eksiğimiz devam ediyor. Dolayısıyla tekstilci ve hazır giyim için zor bir süreç. Ekonomi yönetimini de anlıyorum. Sadece kuru isteyen bir argümanla da ortaya çıkan bir tekstil ve hazır giyim sektörü yok. Aslında biz değersiz TL değil, yüksek enflasyondan çok muzdaribiz. Baktığımız zaman dolar 8 lira, Euro 9 lirayken biz rekabet edebiliyorduk. Ekonomi yönetiminin aldığı kararlar ile enflasyonun fırlaması, aşağı inmesi, sonrasında tekrar yukarıya çıkmaması için kurun baskılanması aradaki makası açtı.”

‘Kayıt dışına kayma var’

Fayat, hazır giyim sektöründe istihdam kaybının sadece işten çıkarmalarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda kayıt dışı çalışmanın da arttığını belirtti. Denetimin zor olduğu bu alanda, işverenlerin maliyetleri düşürmek adına kayıt dışına yöneldiğini ve bu durumun giderek yaygınlaştığını vurgulayan Fayat, şunları söyledi:

“İşçi çıkarmalar hala devam ediyor. Bu dönüşümü sağlamak çok kolay değil. Ayda neredeyse 5-6 bin civarında istihdam kaybını gözlemleyebiliyoruz. Son dönemlerde kaybolan istihdamın belli bir bölümünün kayıt dışı olarak da arttığını gördük. Hazır giyim sektörü kayıt dışını çok çabuk içine alabilen bir sektör, denetlenmesi zor. Sektörde yüzde 40 oranında bir kayıt dışı olduğu görülüyor. Bu süreç bu şekilde devam ettiği sürece kayıt dışının arttığını düşünüyorum.”

‘İhracat 4 milyar dolara yakın düşüşte’

Hazır giyim ihracatında son iki yılda yaklaşık 4 milyar dolarlık bir gerileme yaşandığını belirten Fayat, aynı dönemde ithalatın ise ciddi oranda arttığını ifade etti. Fayat’a göre bu tablo, üretim maliyetlerindeki artış ve hızlı değişen ekonomik koşullarla birleşince sektörde uyum sürecini zorlaştırıyor:
“2022’de 22.2 milyar dolar olan ihracatımız, şimdi 18 milyar dolara doğru gidiyor. 4 milyar dolara yakın düşüş var. İthalata baktığımız zaman da 2020’de 1 buçuk milyar dolarken 2024’ü 4 milyar dolarla kapatmışız. Onun için bu pahalı olmak süreci çok sağlıklı değil. Bu kadar hızlı olduğu zaman da adaptasyon çok zor. Bir şekilde sanayi politikamızı gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.”

‘Dolar kuru kademeli artışlarla 50 lira civarında olmalı’

Türkiye’nin rekabet gücünün 2022’den bu yana yüzde 27 azaldığını belirten Fayat, döviz kurunun kademeli artışlarla 50 TL civarına yükselmesi gerektiğini, ani yükselişlerin ekonomiyi zorlayacağını vurguladı. Fayat ayrıca, enflasyonun kontrol altına alınmasının girdi maliyetlerini düşüreceğini ve kur artışının daha yönetilebilir olmasını sağlayacağı görüşünde:

“2022’den itibaren Türkiye’nin rekabet gücünün yüzde 27 daraldığını görüyoruz. Dolar kuru 50 TL civarı olmalı. Baskılanan TL ve yüksek faizler sebebiyle tüm sanayi döviz borçlandı, neredeyse 200 milyar dolara yaklaştı. Dolayısıyla burada böyle bir hamle yapılacaksa bile en azından bilançolardaki döviz yükümlülüklerinin belli derecede TL’ye dönülerek yapılması lazım. Yani şuan Türkiye’nin geldiği ekonomik konjonktürde ne hazinenin ne de özel sektörün birden artırılacak bir kura da tahammülü yok. Biz zamana yayılan bir artıştan bahsediyoruz. Asıl konuşmamız gereken şey enflasyon. Enflasyon ne kadar düşerse, ne kadar hakim olursak bizim de girdi maliyetlerimiz çok daha az artar. Dolayısıyla hükümetin de kurun artışının kontrolünü yapabilme şansı olur.”

‘Acil eylem planına ihtiyaç var’

Fayat, sektörün içinde bulunduğu duruma yönelik çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:

“Şu an öyle bir durumdayız ki pandemi zamanında devreye alınan kısa çalışma ödeneği çok hızlı bir şekilde hazır giyim sektöründe devreye sokulmalı. Çünkü biz bu çalışanlarımızı kaybettiğimiz zaman ne çalışanlarımız ne de sektör temsilcileri tekrar bu sektöre dönmeyecekler. Onun haricinde KOBİ’ler için çıkartılan 2 bin 500 lira maaş desteğinin sadece KOBİ değil, bütün sektör paydaşlarına verilmesi lazım. Teminat sorunu olan firmaların ulaşabileceği limitlerinin artırılıp kredilerin hızlı bir şekilde sektörlere aktarılması lazım. İhracatçılarımız için olan kredilerin hızlı ulaşılabilir ve mümkünse faizinin önden tahsil edilmeden sanayiciye ulaştırılması lazım. Bunlar hallolursa bu konjonktüre ayak uyduran firmaların daha sağlıklı bir yapıyla büyümeye başlayacağını öngörüyorum. Dolayısıyla bu tedbirlerin çok hızlı alınması lazım.”

Yorum yaz