Toplumun ihtiyacına cevap verecek çok sayıda düzenlemeyi hayata geçirmeyi inşallah önümüze hedef olarak koyacağız ve kısa, orta, uzun vadeli hedefler şeklinde yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla hayata geçirmenin gayreti içinde olacağız. Yargı Reformu Strateji Belgemizi hazırlarken 1.5 yıl içinde tüm hakim ve savcılarımız istinafıyla, ilk derecesiyle, Yargıtayıyla, her derecedeki mahkemesiyle uygulamadan kaynaklanan görüşleri aldık. 1.5 yıllık bir süre içinde bunları gerçekleştirdik. Önceki belgelerde tutturulamayan hedefler, yapılması gerekenler var, onları da dikkate aldık. Avukatlarımızdan, barolarımızdan, akademisyenlerimizden, hukuk fakültelerimizden ve hukuk alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarımızdan görüşler aldık. Vatandaşlarımız da 'yargıreformu.adalet.gov.tr' adresinden görüşlerini ifade edebiliyor. Şu anda 45 bin civarında farklı görüş ulaşmış durumda. Tüm bunları değerlendirdik, değerlendirmeye de devam ediyoruz. Son istişarelerimizi yaptıktan sonra hem kabine hem meclis grubumuza, Sayın Cumhurbaşkanı'mıza arz edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı'mız kamuoyuyla paylaşacak ve o belgede yer alan hedefleri de birer birer yerine getirmenin gayreti içinde olacağız.
'Kadına şiddet kırmızı çizgimiz'
Sürekli eleştiri konusu olan, bazı suçların ceza alt sınırlarının çok aşağıda olduğu yönünde bilim insanlarımızın, hukukçularımızın, uygulayıcılarımızın görüşleri var. O suç tipleriyle ilgili birtakım düzenlemeler yapılabilir, denetimli serbestlik uygulamalarıyla ilgili bazı sınırlamalar getirilebilir. Tüm bunları alternatifli olarak, koşullu salıverme süreleriyle ilgili özellikle çocuk istismarının önlenmesi, kadın cinayetlerinin en aza indirilmesi, yok edilmesi konusunda çok hassasız. Kadına şiddet kırmızı çizgimiz. Kadınlarımızı korumalıyız. Kadınlarımıza, çocuklarımıza yönelik her türlü kötülük, insanlığa, geleceğimize ihanettir. Çevresindeki tehlikelere karşı en korunmasız kişiler, çocuklarımız. Her birinin elinde cep telefonları ve o cep telefonlarıyla maalesef karşılarında kimliğini gizleyen suç şebekeleri. O nedenle siber suçlar bakımından da artık çok daha etkili, nasıl polisimiz devriye geziyor, fiziki olarak sokakların güvenliğini sağlıyorsa özellikle kimliğin gizlendiği, gizlenerek suçların işlendiği sanal dünyada devriyelerimizi daha da artırarak hukuk içinde onlarla da mücadele etmeliyiz.
O alandaki mücadele biraz kolay değil. Çünkü kimliğini gizleyerek, uluslararası sosyal medya şirketlerinin yargı kararlarını uygulama noktasındaki çekimserliği ve sorumsuzluğu da diyebiliriz ama biz o şirketlere de şunu söylüyoruz; 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinin kurallarına vatandaşlarımız, şirketlerimiz uyuyorsa siz de bu ülkede hizmet veriyorsanız, bu ülkenin imkanlarıyla, bu ülkenin insanlarına hizmet veriyorsanız o zaman Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hukuk kurallarına, kanunlarına da sizler uymak zorundasınız.' Suçun önlenmesi bakımından bize destek olan sosyal medya şirketleri yayınlarına devam eder. Basın, fikir ve düşünce özgürlüğünün alabildiğine yanındayız. Fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü demek, o suç işleyenlere zemin hazırlamak demek, özgürlük kapsamında olmaz. Bu anlamdaki kararlılığımızı da hep beraber tüm kurum ve kuruluşlarımızla, yargımızla sürdüreceğimizi belirtmek istiyorum.
'Yargı mensupları yılda 12 milyon karar veriyor'
Bu 12 milyon kararın içinde eleştiri konusu olan kararlar da oluyor. Ağır eleştiriye maruz kalınan durumlar da oluyor ama eleştiri sınırını aşan, fedakarca çalışan 25 bin hakim ve savcımızı töhmet altında bırakan eleştirilere de şahit oluyoruz. Yargının hatalı kararları, kendi içinde düzeltilme imkanı var. İstinaf süreci bunun için var, 2016'dan beri. Ülkemizde hukuki denetimi, 3 dereceli sisteme çıkardık, 2 dereceyle yetinmedik. İlk derece, istinaf ve temyiz dedik. Bu süreç içinde itirazla, istinafla, temyizle hukuki denetime tabi olan kararların hemen daha ilk derecede verilen bir hatalı kararın ya da farklı yorumlanan bir kararın, sanki tüm yargı böyleymiş şeklindeki bir genellemenin de doğru olmadığını ifade etmek istiyorum.