https://anlatilaninotesi.com.tr/20230720/erdoganin-3-durakli-korfez-turu-turkiyenin-bu-ulkelerle-isbirligi-ancak-batiyi-rahatsiz-eder-1073764313.html
Erdoğan’ın 3 duraklı Körfez turu: ‘Türkiye'nin bu ülkelerle işbirliği ancak Batı'yı rahatsız eder’
Erdoğan’ın 3 duraklı Körfez turu: ‘Türkiye'nin bu ülkelerle işbirliği ancak Batı'yı rahatsız eder’
Sputnik Türkiye
Körfez turuna büyük bir heyetle çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan ve Katar’da önemli anlaşmaların imzalamasının sonra son durağı BAE’den de ayrıldı... 20.07.2023, Sputnik Türkiye
2023-07-20T15:54+0300
2023-07-20T15:54+0300
2023-07-20T15:54+0300
görüş
körfez ülkeleri
recep tayyip erdoğan
bae
birleşik arap emirlikleri (bae)
katar
ziyaret
resmi ziyaret
suudi arabistan
dış politika
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e7/07/14/1073766854_0:0:3072:1728_1920x0_80_0_0_d9d1f46613adb5fa716aef5ee3156396.jpg
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da aralarında bulunduğu büyük bir heyetle 3 ülkeyi ziyaret ettiği Körfez turunun sonuna geldi. Suudi Arabistan ve Katar ziyaretlerinin ardından Birleşik Arap Emirlikleri'ne giden ve burada devlet nişanı alan Erdoğan ile heyetinin, 3 durağında da önemli anlaşmalara imza atması gündeme geldi.Türkiye ile önde gelen Körfez ülkeleri arasında kalkınmaya ve ekonomik ilişkileri geliştirmeye yönelik atılan birçok resmi adımın yanı sıra, ‘güvenlik ve savunma’ alanlarında da yeni işbirliklerinin yapılması dikkat çekti. Öyle ki, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman Al-Suud tarafından ‘Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı ile Suudi Arabistan Krallığı Savunma Bakanlığı Arasında İşbirliğine İlişkin Uygulama Planı’ imzalanırken; diğer yandan da ‘Türkiye'nin en büyük savunma ve havacılık ihracatı’ olarak duyurulan AKINCI TİHA satışı için Riyad ile anlaşmaya varıldı.Türkiye’nin ‘Körfez krizinin’ ardından gelen ziyaretiDiğer yandan, Erdoğan’ın, Katar’a yönelik 5 Haziran 2017'den beri tüm diplomatik ilişkileri keserek ekonomik ambargo uygulayan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne aynı anda gidişi, gözleri dış politika hamlelerine de çevirdi. ‘Terör gruplarını desteklediği’ ve İran ile yakın ilişkiler kurduğu gerekçesiyle Katar ile kriz yaşayan Körfez ülkelerinin aksine Türkiye, Doha’ya desteğini açıklamış, bazı gıda ve temel ihtiyaç malzemelerini hava yoluyla bu ülkeye göndermişti.Cumhurbaşkanı Erdoğan ve üst düzey heyetin ziyaretini Türkiye’nin dış politika adımları ve Körfez ülkelerinin ilişkileri kapsamında Sputnik’e değerlendiren gazeteci ve yazar Fikret Akfırat, bölgedeki değişimlerin ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrası başladığı görüşünde.‘Ekonomi, özellikle bugün Türkiye için her zamankinden daha fazla bir dış politika konusu’Ziyaretin esas boyutunun ekonomik olduğunu belirten Akfırat, “Türkiye, seçimlerden sonra ekonomideki sıkıntı nedeniyle bir kaynak ihtiyacı ve problemi yaşıyor. Bu noktada hükümet iki yol izliyor; birincisi ABD ve Batı ile daha uyumlu sayılacak bir politika stratejisi görüntüsü veriyor. Böylece Batı’daki fonların Türkiye'ye akmasını sağlamaya çalışıyor ama diğer taraftan da bu süreçten bağımsız olarak Körfez’den kaynak bulma çabası içine girmiş durumda. Zaten önce Mehmet Şimşek, sonra Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz ziyaretler yaptılar. Sonra da Erdoğan’ın geniş ve kalabalık bir heyetle bölgeye yaptığı çıkarma geldi. Bu işin uluslararası politika boyutu da var. Zaten ekonomi meselesi dediğimiz zaman kesinlikle bir dış politika konusundan da bahsettiğimizi dikkate almak gerekir. Ekonomi politikası doğal olarak çağımızda tek başına ülkelerin kendi sınırları içinde uygulayacakları bir politikayla sınırlı değil. Ekonomi özellikle bugün Türkiye için her zamankinden daha fazla bir dış politika konusu” şeklinde konuştu.‘Körfez ülkeleri, Rusya ve Çin'le ilişkilerini geliştirdi, ABD’nin uydusu olarak görülen ülkeler artık o konumda değil’Bölgedeki ülkelerin uluslararası alandaki siyasetlerine de bakılması gerektiğini vurgulayan Akfırat, “Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan, bu 3 ülkenin, önceki döneme göre, Rusya ve Çin'le daha fazla ilişkiler geliştirdiğini görüyoruz. Bu önemli ve altı çizilmesi gereken bir olgu. Bir yandan da daha önce ABD’nin uydusu olarak görülen ülkeler artık ABD’nin her dediğini her istediği zaman yapmayan ülkeler konumundalar. Ukrayna savaşı bu görüntünün ortaya çıkması açısından çok net bir fotoğraf sağlamış oldu. Ama olay sadece bununla sınırlı değil. Özellikle Çin'in arabuluculuğunda Suudi Arabistan ve Yemen arasındaki barış görüşmelerinin bütün Ortadoğu siyasetine etkileri olduğunu görüyoruz. Bu sürecin başlangıcı olarak da ABD’nin Afganistan'dan çekilmesini almamız doğru olur. Hepimizin hatırlayacağı gibi ABD Afganistan'dan apar topar kaçmak zorunda kaldı. Bunun da bütün bölgedeki ABD yandaşı, ABD’nin kuklası, ABD’nin örgütlediği kuvvetler sayılabilecek ve kaderini ABD’ye bağlamış kuvvetler arasında çok önemli sonuçları oldu” dedi ve ekledi:‘Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle işbirliğini geliştirmesinden ancak Batı rahatsızlık duyar’‘ABD her aşamada, Türkiye ve Suudi Arabistan ile BAE arasında çelişmelerin ortaya çıkması için çaba gösterdi’Türkiye’nin ziyaretinin bir diğer amacının ‘Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında arabuluculuk rolü üstlenmek’ olup olmadığına da değinen Akfırat, “Bir arabuluculuktan çok şöyle bir süreç söz konusu; ABD, daha önceki dönemde bu ülkelerin aralarındaki ihtilaflardan yararlanmaya çalışan bir politika izliyordu. Bu ülkelerin kendi aralarındaki ihtilafları kışkırtan, daha sonra da sorun çözücü pozisyonunda sahneye çıkan bir ABD politikası uygulana geldi. Belki 40 yıldır böyle bir sürecin işlediğini söyleyebiliriz. Mesela diyelim, Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki çelişmeler, ABD’nin lehine olan, ABD’nin kışkırttığı, çeşitli vesilelerle olmasını teşvik ettiği çelişmeler. ABD her aşamada Türkiye ve Suudi Arabistan ve Türkiye-BAE arasında böyle çelişmelerin ortaya çıkması için çaba gösterdi. ABD’deki politika oluşturma merkezlerinde Türkiye ve Suudi Arabistan için öngörülen rol, Sünni İslam dünyasının liderliği için rekabet halinde olması gereken iki ülke. Bu iki ülke arasında tabii ki bölgesel konulara ilişkin tutumlarda farklılıklar olacak ama aralarındaki ilişkileri düzeltmeleri, ABD’nin daha önce kullandığı bu imkanı ortadan kaldırmış olacak. Bu bakımdan önemli” ifadelerini kullandı.
https://anlatilaninotesi.com.tr/20230720/cumhurbaskanligi-kurul-uyesi-kirecci-korfezle-ekonomik-anlasmalar-daha-ileri-noktalara-tasinabilir-1073762181.html
bae
birleşik arap emirlikleri (bae)
katar
suudi arabistan
çin
rusya
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2023
Selin Uludağ
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e5/0a/14/1050001041_0:0:2048:2049_100x100_80_0_0_ba40b2ae5a847457c15ea742e77bf501.jpg
Selin Uludağ
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e5/0a/14/1050001041_0:0:2048:2049_100x100_80_0_0_ba40b2ae5a847457c15ea742e77bf501.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e7/07/14/1073766854_217:0:2948:2048_1920x0_80_0_0_11baaaf6d0974ad703e0a26aa1ee15f8.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Selin Uludağ
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e5/0a/14/1050001041_0:0:2048:2049_100x100_80_0_0_ba40b2ae5a847457c15ea742e77bf501.jpg
körfez ülkeleri, recep tayyip erdoğan, bae, birleşik arap emirlikleri (bae), katar, ziyaret, resmi ziyaret, suudi arabistan, dış politika, anlaşma, imza, işbirliği, abd, çin, rusya, heyet, fikret akfırat, analiz, ekonomi, savunma, akinci tiha, bayraktar
körfez ülkeleri, recep tayyip erdoğan, bae, birleşik arap emirlikleri (bae), katar, ziyaret, resmi ziyaret, suudi arabistan, dış politika, anlaşma, imza, işbirliği, abd, çin, rusya, heyet, fikret akfırat, analiz, ekonomi, savunma, akinci tiha, bayraktar
Erdoğan’ın 3 duraklı Körfez turu: ‘Türkiye'nin bu ülkelerle işbirliği ancak Batı'yı rahatsız eder’
Özel
Körfez turuna büyük bir heyetle çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan ve Katar’da önemli anlaşmaların imzalamasının sonra son durağı BAE’den de ayrıldı. Bu ziyareti Türkiye’nin dış politika adımları çerçevesinde Sputnik’e anlatan gazeteci ve yazar Akfırat, “Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle işbirliğinden ancak Batı rahatsızlık duyar“ dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da aralarında bulunduğu büyük bir heyetle 3 ülkeyi ziyaret ettiği Körfez turunun sonuna geldi. Suudi Arabistan ve Katar ziyaretlerinin ardından Birleşik Arap Emirlikleri'ne giden ve burada devlet nişanı alan Erdoğan ile heyetinin, 3 durağında da önemli anlaşmalara imza atması gündeme geldi.
Türkiye ile önde gelen Körfez ülkeleri arasında kalkınmaya ve ekonomik ilişkileri geliştirmeye yönelik atılan birçok resmi adımın yanı sıra, ‘güvenlik ve savunma’ alanlarında da yeni işbirliklerinin yapılması dikkat çekti. Öyle ki, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman Al-Suud tarafından ‘Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı ile Suudi Arabistan Krallığı Savunma Bakanlığı Arasında İşbirliğine İlişkin Uygulama Planı’ imzalanırken; diğer yandan da ‘Türkiye'nin en büyük savunma ve havacılık ihracatı’ olarak duyurulan AKINCI TİHA satışı için Riyad ile anlaşmaya varıldı.
Türkiye’nin ‘Körfez krizinin’ ardından gelen ziyareti
Diğer yandan, Erdoğan’ın, Katar’a yönelik 5 Haziran 2017'den beri tüm diplomatik ilişkileri keserek ekonomik ambargo uygulayan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne aynı anda gidişi, gözleri dış politika hamlelerine de çevirdi. ‘Terör gruplarını desteklediği’ ve İran ile yakın ilişkiler kurduğu gerekçesiyle Katar ile kriz yaşayan Körfez ülkelerinin aksine Türkiye, Doha’ya desteğini açıklamış, bazı gıda ve temel ihtiyaç malzemelerini hava yoluyla bu ülkeye göndermişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve üst düzey heyetin ziyaretini Türkiye’nin dış politika adımları ve Körfez ülkelerinin ilişkileri kapsamında Sputnik’e değerlendiren gazeteci ve yazar Fikret Akfırat, bölgedeki değişimlerin ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrası başladığı görüşünde.
‘Ekonomi, özellikle bugün Türkiye için her zamankinden daha fazla bir dış politika konusu’
Ziyaretin esas boyutunun ekonomik olduğunu belirten Akfırat, “Türkiye, seçimlerden sonra ekonomideki sıkıntı nedeniyle bir kaynak ihtiyacı ve problemi yaşıyor. Bu noktada hükümet iki yol izliyor; birincisi ABD ve Batı ile daha uyumlu sayılacak bir politika stratejisi görüntüsü veriyor. Böylece Batı’daki fonların Türkiye'ye akmasını sağlamaya çalışıyor ama diğer taraftan da bu süreçten bağımsız olarak Körfez’den kaynak bulma çabası içine girmiş durumda. Zaten önce Mehmet Şimşek, sonra Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz ziyaretler yaptılar. Sonra da Erdoğan’ın geniş ve kalabalık bir heyetle bölgeye yaptığı çıkarma geldi. Bu işin uluslararası politika boyutu da var. Zaten ekonomi meselesi dediğimiz zaman kesinlikle bir dış politika konusundan da bahsettiğimizi dikkate almak gerekir. Ekonomi politikası doğal olarak çağımızda tek başına ülkelerin kendi sınırları içinde uygulayacakları bir politikayla sınırlı değil. Ekonomi özellikle bugün Türkiye için her zamankinden daha fazla bir dış politika konusu” şeklinde konuştu.
‘Körfez ülkeleri, Rusya ve Çin'le ilişkilerini geliştirdi, ABD’nin uydusu olarak görülen ülkeler artık o konumda değil’
Bölgedeki ülkelerin uluslararası alandaki siyasetlerine de bakılması gerektiğini vurgulayan Akfırat, “Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan, bu 3 ülkenin, önceki döneme göre, Rusya ve Çin'le daha fazla ilişkiler geliştirdiğini görüyoruz. Bu önemli ve altı çizilmesi gereken bir olgu. Bir yandan da daha önce ABD’nin uydusu olarak görülen ülkeler artık ABD’nin her dediğini her istediği zaman yapmayan ülkeler konumundalar. Ukrayna savaşı bu görüntünün ortaya çıkması açısından çok net bir fotoğraf sağlamış oldu. Ama olay sadece bununla sınırlı değil. Özellikle Çin'in arabuluculuğunda Suudi Arabistan ve Yemen arasındaki barış görüşmelerinin bütün Ortadoğu siyasetine etkileri olduğunu görüyoruz. Bu sürecin başlangıcı olarak da ABD’nin Afganistan'dan çekilmesini almamız doğru olur. Hepimizin hatırlayacağı gibi ABD Afganistan'dan apar topar kaçmak zorunda kaldı. Bunun da bütün bölgedeki ABD yandaşı, ABD’nin kuklası, ABD’nin örgütlediği kuvvetler sayılabilecek ve kaderini ABD’ye bağlamış kuvvetler arasında çok önemli sonuçları oldu” dedi ve ekledi:
‘Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle işbirliğini geliştirmesinden ancak Batı rahatsızlık duyar’
“Onların hepsi şu değerlendirmeyi yaptılar; ‘Birgün ABD, bizi de Afganistan'da olduğu gibi terk edebilir’. En başta da İsrail bu değerlendirmeyi yaptı. İsrail’in çeşitli kuruluşları bu konuyla ilgili analizler yayınladılar. İsrail’in ABD’ye güvenerek bir politika izleme çizgisini terketmesi gerektiğini savunan güçlü bir akım ortaya çıktı. İsrail de bir yalnızlık kaygısı başlamış durumda. Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle işbirliğini geliştirmesinden ancak Batı rahatsızlık duyar. Katar, ardından Suudi Arabistan, şimdi ise tüm Körfez ülkeleri Batı’nın hedefinde. Geçen on yılda Körfez ülkeleri Çin ile işbirliği yoluna gitmiş, Rusya ile ABD’nin arzusu hilafına ilişikiler geliştirmiştir. Geçen on yılda birbirine düşürülen; Suriye’de savaştırılan, Katar’la savaş noktasına getirilen Arap/Körfez coğrafyasında genel olarak bir birlik havasının yaşandığına tanıklık ediyoruz. ABD’den uzaklaşan Körfez devletleri, Suriye, İran ve Katar’la ilişkilerde görüldüğü üzere kaynaşıyorlar. Bu arka plan içinde değerlendirecek olursak, Türkiye'nin Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile bu tür bir işbirliğine giriyor olması, ABD’nin bölge planları açısından Washington'un aleyhine olan etkenleri güçlendirilecek bir resim ortaya koyuyor.”
‘ABD her aşamada, Türkiye ve Suudi Arabistan ile BAE arasında çelişmelerin ortaya çıkması için çaba gösterdi’
Türkiye’nin ziyaretinin bir diğer amacının ‘Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında arabuluculuk rolü üstlenmek’ olup olmadığına da değinen Akfırat, “Bir arabuluculuktan çok şöyle bir süreç söz konusu; ABD, daha önceki dönemde bu ülkelerin aralarındaki ihtilaflardan yararlanmaya çalışan bir politika izliyordu. Bu ülkelerin kendi aralarındaki ihtilafları kışkırtan, daha sonra da sorun çözücü pozisyonunda sahneye çıkan bir ABD politikası uygulana geldi. Belki 40 yıldır böyle bir sürecin işlediğini söyleyebiliriz. Mesela diyelim, Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki çelişmeler, ABD’nin lehine olan, ABD’nin kışkırttığı, çeşitli vesilelerle olmasını teşvik ettiği çelişmeler. ABD her aşamada Türkiye ve Suudi Arabistan ve Türkiye-BAE arasında böyle çelişmelerin ortaya çıkması için çaba gösterdi. ABD’deki politika oluşturma merkezlerinde Türkiye ve Suudi Arabistan için öngörülen rol, Sünni İslam dünyasının liderliği için rekabet halinde olması gereken iki ülke. Bu iki ülke arasında tabii ki bölgesel konulara ilişkin tutumlarda farklılıklar olacak ama aralarındaki ilişkileri düzeltmeleri, ABD’nin daha önce kullandığı bu imkanı ortadan kaldırmış olacak. Bu bakımdan önemli” ifadelerini kullandı.