OECD bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü'nün kara parayla mücadele konusunda ülke aleyhine yayımladığı rapor için harekete geçen Türkiye, 'kabul edilemez' bulduğu konuyu FATF yönetimi ve G20'ye taşıdı.
MASAK yetkilileri konuya ilişkin AA'ya bilgi vererek, FATF'ın, Türkiye ile ilgili 'sıkıştırılmış inceleme süreci kararının gerçeklerden uzak olduğunu' bildirdi.
'Rapor, Türkiye'nin verdiği mücadelenin karşılığını ortaya koymuyor'
Yetkililer, 1991'den beri FATF'ın tüm mücadele alanlarında destekleyici olan Türkiye ile ilgili böyle bir kararın alınmasının ülkeye karşı art niyetli yaklaşımı gözler önüne serdiğine işaret ederek, "Rapor, Türkiye'nin verdiği mücadelenin karşılığını ortaya koymuyor. Haksız bir değerlendirmeye maruz kalındı" görüşünü dile getirdi.
FATF değerlendirme ekibine, çalışmaları esnasında çok önemli konularda ilgili kurum ve kuruluşların bilgi ve belgelerinin sunulduğunu aktaran yetkililer, buna rağmen ekibin bu bilgi ve belgeleri dikkate almadığını vurguladı. Yetkililer, bu durumu birkaç kez FATF yönetimine bildirmelerine rağmen aynı anlaşılmaz tavrın sürdüğünün altını çizdi.
'Türkiye'nin gri listeye girmesini beklemiyoruz'
Tüm girişimlere karşın, taslak raporun, bu belgenin son halinin tartışılıp karara bağlandığı genel kurula "Türkiye açısından haksız değerlendirmeler yer almış olarak sunulduğuna" işaret eden yetkililer, "Genel kurul, taslak raporu bu haliyle onayladı. Türkiye'nin FATF'ın faaliyet alanlarındaki mücadelesi, katkısı ortada. Raporun 'kabul edilemez' olduğunu resmen FATF'e bildirildi" bilgisini verdi.
FATF'ın G20 bünyesinde yer alması nedeniyle bu haksız ve kabul edilemez durumu G20'ye de taşıdıklarını aktaran yetkililer, "1991 yılından bu yana FATF'ın aktif bir üyesi olan Türkiye, kara para aklama ile mücadele, terörün finansmanı ile mücadele ve kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı ile mücadele alanlarında FATF vizyonu-misyonu ve stratejilerinin hayata geçirilmesi için her zaman destekleyici olmuş ve olmaya devam edecektir. Türkiye'nin gri listeye girmesini beklemiyoruz. Karşılıklı diyalog ile süreç yeniden olumlu bir noktaya gelecektir" değerlendirmesinde bulundu.