“Öncelikle herkes biliyor ki Türkiye, Devlet Başkanı Nicolas Maduro şahsında Venezüella’nın meşru yönetiminin tarafını tutuyor ve Juan Guaido’nun devlet başkanını devirme çabalarının gayri anayasal olduğunu söylüyor. Dolayısıyla Ankara sürekli Maduro iktidarının korunmasından yana destek verecek. Elbette bu hiçbir şekilde ABD’nin planına uymuyor. Üstelik Türkiye, ABD’nin NATO’daki müttefiki. Özellikle şimdi, Türk-Amerikan ilişkilerinin bir sıra sebepten dolayı iyi olmaktan uzak olduğu bir dönemde, Ankara’nın Venezüella’ya garantör olması durumunda bu ilişkiler iyice çıkmaza girer, üstelik sonuçlar hiç tahmin edilemez olur.
Türkiye, Venezüella’ya garantör ülke olmakla bağımsız dış politika sürdürme niyetinde olduğunu ve bu yoldan dönmeyi düşünmediğini bir kez daha tüm ‘kolektif Batı’ya’ sergilerdi” diyen uzman, “Bununla birlikte Türkiye muhakkak ki uzlaşmaya hazır ve büyük ihtimalle diplomatik kanalları üzerinden Amerikan tarafıyla görüşmeler yürütüyordur. Ama hiçbir ilerleme kaydedilmediğine bakılırsa Venezüella konusu dahil Türk-Amerikan ilişkilerinde atılım söz konusu değil”.
'VENEZÜELLA'YLA İLGİLİ GERİLİM TIRMANMAYA DEVAM EDECEK'
Venezüella’yla ilgili gerilimin tırmanmaya devam edeceğini dile getiren İbrahimov, “Birçok ülke Amerikalılara karşı birleşti. İran sorunuyla ilgili olaylar da durumu kızıştırıyor. ABD’nin doğrudan müttefiki Avrupa Birliği bile İran konusunda ABD’nin karşısında yer alıyor. Yani Washington, sert politikası yüzünden kendini köşeye sıkıştırmasa da gezegenin çok farklı yerlerinde sorunlar bataklığına saplandığı kesin. Bu da muhtemelen ABD’yi ya uzlaşmaya ya da daha da sert tedbirler almaya zorlar. Trump idaresi, ABD’nin tek süper güç olarak kalmaya devam ettiğini düşünüyor ve en beklenmedik kararlar almayı göze alabilir. Ancak dünya değişti ve Amerikan dış politikasının aldığı geri bildirimler de öngörülemez olabilir” dedi.