Assange'ın durumu, temsil ettikleri ve 21'inci yüzyılda sosyal medya eşliğinde yeniden biçimlenen gazeteciliği, gazeteci-yazar ve tv programcısı Çağlar Tekin ile konuştuk.
‘BU KARARIN ARKASINDA CİDDİ BİR HUKUK TARTIŞMASI VAR'
"Assange dosyası ilk bakışta bir casusluk hikayesiymiş gibi gözüküyor. Aslında çok derinlikli bir başlık var burada. Bu kararın arkasında ciddi bir hukuk tartışması var. Assange'ı biz 2010 yılında ABD'nin Irak, Afganistan'da yaptığı katliamları paylaşmasıyla tanıdık. O günden bugüne 5 milyondan fazla veri paylaştı WikiLeaks bizimle. Ama bizim dünyamıza girdiği ilk dönem Irak'ta 2'si gazeteci toplam sivil 18 kişiyi herhangi bir ikaz yapmadan helikopterden ateş açarak katletmesiyle başlayan bir süreç. Böyle tanıdık WikiLeaks'i. Bunun dışında WikiLeaks Afganistan dahil olmak üzere Guantanamo gibi yerlerde NATO ve ABD eliyle yapılan çok sayıda katliamın verilerini paylaştı. Bunlar işlenmemi verilerdi, ABD'nin iç yazışmalarıydı. Bir başka hayatımıza giren önemli işlerden bir tanesi Hillary Clinton'ın ABD güvenlik yazışmalarını kendi kişisel mailinden yaptığını deşifre etti. Assange'ın 2017'de vatandaş olarak kabul edildiği, kısa süre önce de vatandaşlıktan çıkarıldığının söylendiği Ekvador'da Amerikan enerji devinin işlediği suçları deşifre etmesi. Bunların hepsi WikiLeaks üzerinden yürüyen bağlantılı materyaller olarak önümüzde duruyor. Bu işin bir yanı dünyadaki IMF, Dünya Bankası gibi kurumlar üzerinden döndürülen finans kapitalin tuttuğu yer, Ekvador bir yandan, Çin'in Latin Amerika'daki kalesi olarak bilinen bir ülke haline gelmiş durumda. Bu anlamda önemli ABD'nin bir hamlesi olması anlamında. Bir diğeri Latin Amerika'nın yükselen sola karşı ABD desteği ile gelen darbeler süreci ve sağın bu darbelerle beraber yükselişi. Bu, bu anlamda klasik bir yere oturuyor. İsveç'teki mahkeme kararı aslında düştü. 2020 zaman aşımıydı, 2020 öncesinde böyle bir hamle yapıldığı için tekrar bir gündeme alacaklar bu başlığı. Esasında Assange İsveçli savcılardan kaçmadı, savcılar geldi Ekvador'da ifadesini aldılar. Halihazırda ciddi bir veri de ortaya sunulabilmiş değil. Kadınlardan biri tecavüze biri tacize uğradığını söylüyor. Assange bunların gönüllü birliktelik olduğunu, rıza dahilinde olduğunu söylüyor. Ama ortada Assange'ı suçlu çıkaran bir delil yok."
‘GAZETECİLİKLE ABD'NİN MÜCADELESİ'
"Hem Amerikan hukuku açısından var hem de bir yenilik var. 21. yy'da gazetecilik belli anlamlarda şeklen de olsa değişmeye başladı. Veri edinme sürecine ilişkin tartışmalardan bahsedebiliriz burada. Sonuçta bu paylaşılan verilerin hepsinin gerçekliğini kimse tartışmıyor. Amerika da biz bu verilere gerçek değildir diyoruz demiyor. Ne diyor, bunlar geride kalması gereken verilerken ulusal güvenliği tehlikeye düşüren veriler dünya ile paylaşıldı diyor. buradan baktığınızda verilerin kimin güvenliğine aykırı olacağı kimin güvenliğine aykırı olmayacağı gazetecinin tartışması değildir. Gazeteci ele geçirdiği bir veriyi doğruluğunu anladığı andan itibaren paylaşmakla mükelleftir. Uluslararası anlamda kamusal bir görevdir bu. Hukuki olarak ABD veya şu kararla beraber İngiltere de bu pozisyona kısmen düşmüş oldu. Gazetecilikle ABD'nin mücadelesi haline gelmiş oluyor ve Assange burada aslında gazetecilik sürecinin yani halkın bilgi edinme sürecinin önemli bir parçası haline gelmiş oluyor. Gazeteciliğin geleceğini biz tartışırken, 21. yy ile beraber hayatımıza giren sosyal medya, veri güvenliği gibi kavramlar üzerinden bu tartışmayı yürütebiliriz. Assange şimdiye kadar kamuoyundan gizlenen verilerin kamuoyuna açıklanması noktasında çok ciddi çok kritik bir yere sahip. Aslında bu tek bir kişinin geleceği üzerinden yapılan bir tartışma değil. Bu insanlığın veriye erişim özgürlüğü, kamuoyunun bilgiye ulaşma özgürlüğü üzerinden yürütülen bir tartışma."
‘CLINTON ASSANGE HESAP VERMELİ DİYOR AMA KİMSE CLINTON'DAN HESAP SORMUYOR'
2016 başkanlık seçimi kampanyasında ortaya serilen kirli çamaşırları nedeniyle Assange'a diş bileyen Hillary Clinton, Assange'ın Ekvador elçiliğinden karga tulumba çıkartılması karşısında "Hesap vermeli" demişken, Çağlar Tekin, hiç kimsenin gerçekliklerinden şüphe duymadığı yazışmaları üzerinden Clinton'a hesap sormadığına dikkat çekti. Tekin Ekvador'un ise Assange'a yönelik korumayı kaldırmasının arkasında IMF ile yapılan son anlaşmanın ve Çin faktörünün bulunduğunu vurguladı:
‘GAZETECİLİK OLİGARŞİSİ'
Tekin'e göre, Assange'la ilgili süreç kamuoyunun gerçek bilgiye erişiminin suç olup olmadığı tartışmasına evrilmiş durumda. Wikileaks sızıntılarının ilk başlarda Batı'nın ana akım medyasının önde gelen gazetelerinin editoryal ortaklığında yayınlanmış olmasına dikkat çeken Tekin, bu gazetelirin Assange ve Wikileaks'e sırtlarını çevirmeleriyle gelinen süreçte ‘gazetecilik oligarşisinin' ortaya serildiğini söyledi. Tekin'e göre veriye erişimin özgürlüğü Assange üzerinden sabote edilmeye çalışılıyor:
‘TRUMP İKİYÜZLÜLÜĞÜ DE VAR EKVADOR'UN DA'
"Burada hem Trump'ın tavır hem de ikinci bir ikiyüzlülük başlığı var. Çünkü Ekvador Devlet Başkanı da bir açıklama yaptı, Assange'ın idam hükmü olan bir ülkeye iade edilmemesi şartı konusunda anlaştık dedi. ABD bu işe öyle bakmıyor. ABD'de sizin ajanlık dediğiniz suçlama idam cezasına götürecek bir suçlama. ABD'de idam halihazırda uygulanan bir ceza yöntemi özellikle eyaletlerin çoğunda federal suçlarda çok daha hızlı, seri biçimde uygulanabilir. İşin biraz İngiltere hukuku var. İngiltere'de de özellikle İşçi Partisi Corbyn üzerinden gerçekleşen Avam kamarasında düzenlenen bir imza kampanyası var. Bu iş tabii İngiltere hukuku içinde 3-4 yılı bulabilecek bir süreç, yerel mahkeme, üst mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi süreçler derken üç yılı bulabilecek bir süreç olduğu aşikar. Ama yine Ekvador'da yaşananlar da bu işin en karanlık yüzlerinden birini ortaya koyuyor. Trump'ın bir tehdidi bizde nasıl rahibin bırakılmasına neden oluyorsa, Ekvador'da da 4.2 milyar dolarlık IMF anlaşması ki şartları ağır olmayan bir anlaşmadan bahsediyoruz, Amerika yumuşattı. Belli ki Assange iade süreci anlamında ciddi etkide bulunmuş. Aynı zamanda 6 milyar dolarlık ikinci bir Dünya Bankası üzerinden gelebilecek bir kredi borçlanma süreci anlaşması. Bunlarla beraber olarak Ekvador'un Çin ile yaklaşmasından Amerika'ya yüzünü döndüğünün ortaya çıkması, gözükmesi. Dünya üzerinde dönen siyasi mücadelenin parçası, bir aparatı haline geldiğini de gösteriyor. Trump'ın buradaki tavır değişikliğini belki böyle okumak gerekiyor. Sonuçta Çin ile Amerika arasında bir nüfus mücadelesi, ticaret savaşı bir süreden beri var. Latin Amerika burada Amerika'nın en fazla önem verdiği alanlardan biri. Çünkü arka bahçesi olarak gördüğü bir coğrafya. Amerika'nın Venezüella'ya hiçbir hukuk normunu tanımadan nasıl saldırganca yaklaştığını biliyoruz. Tüm bunlara baktığımızda Assange mevzuyu başta basit gibi gözükmekle beraber dünyanın şu a yaşadığı yeni kaotik durumu, belki yeni bir çığır açacak dönemin ön tartışmalarından biri haline geldi. Bunun temel argümanları devletlerin bağımsızlığı, uluslararası hukukun geçerliliği gibi bir dizi başlık, bilgi erişim özgürlüğü gibi alanlarda çok ciddi bir mücadelenin unsuru haline gelmiş bir durumda."