Hükümet ve ekonomi yönetiminin de seçim sonrası dönemi işaret ettiği reformları ekonomist Arda Tunca ile konuştuk.
‘SEÇİM YORGUNU TÜRKİYE ARTIK REFORMLARA ODAKLANMALI'
Arda Tunca, 31 Mart'ın sandıktan nasıl bir sonuç çıkacağından ziyade seçim döneminin sona eriyor olması nedeniyle çok önemli olduğunu belirtti.
Son yıllarda üst üste sandık başına giden Türkiye'nin seçim yorgunluğu yaşadığını ifade eden Tunca, seçimlerin ister istemez odak noktasını ekonomi olmaktan çıkardığını söyledi.
Tunca, "Biz bir süredir ekonomiyle ilgili konularda reform tarafını unuttuk. 2023'e kadarki seçimsizlik döneminde Türkiye ekonomiye ve reformlara odaklanmak zorunda. Tabii olumlu sonuçların alınması için uzun bir yol haritasına ve zamana ihtiyaç var" diye konuştu.
Arda Tunca, son 10 yıllardır reformların yapılmaması nedeniyle Türkiye'de özellikle sanayi, tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlılığın arttığına vurgu yaparak, "Bu kadar kur konuşmamızın nedeni bu" dedi.
Reel kesimin bu kadar kur ve faiz konuşmaması gerektiğinin altını çizen Tunca, "Türkiye'nin bu iki cephede de daha stabil, çok daha istikrarlı bir sürece ihtiyacı var. Kısa vadede bunu sağlamak zorunda, uzun vadede de atılımların, reformların yapılmasıyla zaten bu kadar kur hassasiyeti kalmayacaktır" diye konuştu.
‘TÜRKİYE ÜRETİME DAYALI BİR BÜYÜME HİKAYESİ YAZMALI'
Türk Lirası'nın uzun yıllar süren güçlü değerinin beraberinde ithalatı getirdiğini hatırlatan Ekonomist Arda Tunca, Türkiye'nin bu süreçte içeride üretim yapmanın cazibesinin azaldığı, ithalatın çok daha cazip hale geldiği bir ülke konumuna geldiğini söyledi.
"Türkiye birçok sanayi kolunda üretim yerine ticarete kaydı" diyen Tunca, bunun sonucunda yapısal olarak ekonominin bozulduğunu söyledi, cari açık vermeden büyüyememenin de bunun sonucu olduğunun altını çizdi.
Almanya örneğini veren Arda Tunca, Türkiye'nin ithalatsız bir büyüme hikayesi yazması gerektiğini söyledi:
"Almanya, içeride öyle bir üretim gücü var ki cari fazla vererek büyüyor. Onların büyümesinin kaynağında ihracat var, biz de ithalat var. İthalata yöneldiğinizde, dış ticaret açığı dolaylı olarak da cari açık yaratıyorsunuz. Cari açık olmadan büyüyemiyorsunuz, son 30-40 yılın verilerine baktığımızda da bu karşımıza çıkıyor. Yani ithalat yapmadan büyüme hikayesi yazamıyorsunuz. Bundan kurtulması gerekiyor Türkiye'nin."
‘SANAYİ VE TARIMDA ATIL KALMIŞ ALANLAR CANLANDIRILMALI'
Arda Tunca, ithalat bağımlılığından kurtulmanın yolunun ise üretim temeline dayandığını belirtti.
Ekonomist Tunca, bunun için de sadece finansal sektöre odaklanmak yerine, sanayi tarafında atıl kalmış olan taraflarda atılım yapılması gerektiğini söyledi.
Tunca, "Türkiye'nin öne çıktığı alanları öne çıkarmak, sektör sektör masaya yatırarak geliştirmek lazım. Belli noktalarda kendi ulusal çizginizi ayakta tutuyor olmalısınız. Globalizasyon benim için 'ben zaten güçlüyüm, üretim gücüm var ve uluslararası işbirlikleri yapıyorum' anlamında geliyor" diye konuştu.
‘İŞ DÜNYASI KISA VADEDE KUR CEPHESİNDE STABİLİTE BEKLİYOR'
Ekonomist Arda Tunca, 31 Mart sonrası kısa vadede çözüm bekleyen başlıkların ise 'kur ve faiz riski' olduğunu işaret etti.
Tunca, Türkiye'nin kısa vadede kur risklerini bu kadar yaşamadığı bir sürece girmesi gerektiğini belirtti:
"İş dünyasının çok kısa vadede beklentisi kur cephesinde bir stabilitenin meydana gelmesi. Üretim cephesinde daha fazla hasar görmemek için bir an önce uluslararası sermayenin güçlenen bir şekilde Türkiye'ye girişinin sağlanması gerekiyor. Kur tarafındaki oynaklığın giderilmesi ve yabancı sermayenin geri dönüşü sonrasında da 4 yıllık seçimsizlik dönemini reform hareketlerine dönüştürmeliyiz."