'BÜYÜME MÜMKÜN DEĞİL'
Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin ikinci gününe katılarak soruları yanıtlayan Acemoğlu, normal şartlarda resesyon ortasında reform yapılamadığını ancak Türkiye'nin de başka çaresinin kalmadığını söyledi. “Makro ekonomik politikaları, para politikalarını, reformları, kurumları düzeltmekten başka çaremiz yok. Adım atılmayınca, reformlar yapılmayınca tabii kriz derinleşir” uyarısını yapan Acemoğlu, Türkiye ekonomisinin bu yıl büyümesinin mümkün olmadığını da söyledi.
Türkiye'nin yabancı sermaye gelmeden toparlanmasının çok daha zor olduğunu kaydeden Acemoğlu, “Yabancı sermayenin gelmesi için de onlara yargının çalıştığını, belirsizliğin ortadan kalktığını, para politikalarının daha rasyonel hale geldiğini gösteren şeyler yapmak lazım. Aynı zamanda kendi sermayemiz için de aynısını yapmamız lazım” dedi.
'SERMAYE ÇEKİLİYOR'
Küresel büyüme önünde risk yaratan ticaret savaşlarının Türkiye ekonomisi için de bir problem oluşturduğunu anlatan Acemoğlu, bir savaş durumunda Türkiye ekonomisinin tıpkı 2009 yılındaki gibi durma noktasına geleceğini vurguladı.
'DEMOKRASİ OLMADAN KALİTELİ BÜYÜNEMEZ'
Daron Acemoğlu, sunumunda Türkiye'nin krizin ortasında olduğuna dikkat çekerek, yüksek ve kaliteli büyümeye odaklanması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye'nin bugüne kadar kredi ve inşaata dayalı bir model ile tüketime odaklanarak büyüdüğünü kaydeden Acemoğlu, demokrasi olmadan Türkiye'nin kaliteli büyüyemeyeceğini belirtti. Kaliteli olmayan büyümenin bir anda sürpriz yaparak zikzak çizdiğine ve küçülmeye döndüğüne işaret eden Acemoğlu, şunları söyledi: “Demokratik rejimlere geçişte kişi başı gelir yüzde 25 artıyor. Çünkü ülkeye yatırım geliyor. Diktatörlükte ise yatırımları kendi iş adamlarına veriyor. İkincisi demokrasilerde vergi gelirleri artıyor ve bunlar eğitim, sağlık gibi alanlarda yatırıma gidiyor. Diktatörlükte vergiler artırılamıyor çünkü diktatör kendi adamlarından vergi isteyemez. Şimdi Çin gibi ülkelerden ya da bazı insanlardan gelen ‘Diktatörlük ve kuvvetli liderler iyidir' görüşü var ama hayır daha önemli olan siyasi rekabet, doğru kurumsallaşma ve kurumsallaşan karar mekanizmaları.”
'TÜRKİYE GERİYE GİDİYOR'