Türkiye kamuoyuna yansıyan iddiaları, daha önce iki kez Uygur Özerk Bölgesi'nde bulunmuş gazeteci yazar Gökhun Göçmen ile konuştuk.
‘TÜRKİYE'DEKİ UYGUR BÖLGESİNE DAİR İDDİALAR ‘İFRAT İLE TEFRİT' ARASINDA'
Gökhun Göçmen'e göre, Türk kamuoyuna Uygur Özerk Bölgesi'yle ilgili yansıyan bilgiler çoğunlukla iddialardan ibaret. Daha önce de ramazan ayında oruç tutmanın yasaklandığı ve camilerin kapatıldığı yolunda iddiaların gündeme taşındığını anlatan Göçmen bölgeye yaptığı ziyaretlerine atıfla bunların doğru olmadığını dile getirdi. Türkiye'den durumun ‘soydaşların çektiği zulüm' üzerinden değerlendirildiğini aktaran Göçmen, Pekin'in ise Uygur meselesinin radikal selefi İslamcılık tarafından esir alınmış olunmasına odaklandığını aktardı.
‘ÇİN'DE ULUSAL HALK KONGRESİ'NDE UYGUR DİLİNDE SİMULTANE TERCÜME YAPILIYOR, OKULLARDA UYGUR DİLİ ÖĞRENİLİYOR'
Gökhun Göçmen'e göre Çin hükümetinin Uygurlara yönelik ‘kör politikalar' izlediği söylenemez. Uygurların okullarında kendi dillerinde eğitim görebildiklerini, Ulusal Halk Kongresi ve Siyasi Danışma Toplantılarında Uygur dilinde simultane tercüme yapıldığını aktaran Göçmen, 20'inci yüzyılın ortalarında kısa süreli girişilen Doğu Türkistan devletinin başarısızlıkla sonuçlanmasından bu yana çok şeyin değiştiğini ve etnik meseleye aslında çözüm bulunduğu görüşünü dile getirdi. Uygur mücadelesinde ise mavi-beyaz hilalli bayrağın yerini cihatçıların siyah üzerine Arapça yazılı bayraklarının aldığının görülmesine dikkat çeken Göçmen, bu süreçte pek çok terör saldırısının düzenlendiğini kaydetti:
‘ÇİN İÇİN UYGUR BÖLGESİ KUŞAK VE YOK GİRİŞİMİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ'
Göçmen'e göre. Çin Halk Cumhuriyeti için Uygur Özerk Bölgesi'ndeki durum salt duygusal ve ulusal boyutlar taşımıyor. Çin'in ‘Kuşak ve Yol Girişimi'ne atıf yapan Göçmen, Uygur bölgesinin de önemine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin'i ziyaretinde Türkistan İslam Partisi gündeme geldiğinde "Biz Çin'i bölecek herhangi bir ayrılıkçı faaliyete tümüyle karşıyız" dediğini anımsatan Göçmen, "Burada şunu görmekte fayda var. Çin toprak bütünlüğü olan egemen bir devlet ve dolayısıyla bölgenin kendine has özel bir tarihi olabilir. Oraya ayrı uygulamalar geliştirilecek olabilir ya da bunlar tartışılabilir" ifadelerini kullandı:
‘BATI BASINI HABER YAPIYOR AMA O BÖLGEDE ÇALIŞMA YÜRÜTMEDEN'
Göçmen, Çin yönetiminin Suriye krizinde Türkistan İslam Partisi'nin oynadığı rolle geçen yılların ardından 2014'te cihatçı tehdidine karşı ‘eğitim kamplarını' devreye soktuğunu anlattı. Ülkede 2015'te de bir ‘terör yasasının' geçirildiğini belirten Göçmen, Pekin'in burada amaçlananın ‘İslamcı teröre eğilimli bireylerin yeniden sunduğunu söyledi. Ancak Göçmen'e göre Batı basını Çin'in bakış açısına hiç yer vermezken, kendi kaynakları da sorunlu. "Son örneği kendimiz gördük" diyen Göçmen, halk ozanı Abdurrehim'in öldüğü iddialarının Batı medyasının sıkça kullandığı diasporadan çıktığını anlattı:
‘ÇİN PERSPEKTİFİNDEN KAYNAK BULMAK ZOR, SHOHRAT ZAKİR'İN RÖPORTAJI DİKKAT ÇEKİCİYDİ'
Göçmen'e göre bölgedeki duruma dair ‘tarafsız' kaynak bulmak da zor olurken, Çin de Batılıların kendileri hakkında söyledikleriyle fazla ilgilenmiyor. Hükümetin açıklamalarında meselelerin geçiştirildiğini belirten Göçmen, bu konuda Eylül 2018'de yayınlanan Uygur Özerk Bölgesi Başkanı olan yine Uygur Türkü Shohrat Zakir'in söyleşisinin İngilizce versiyonunda farklı bir perspektif bulunduğunu aktardı:
‘BİR KUŞAK BİR YOL'UN İSTİKRARSIZLAŞTIRILMASI DEMEK DOĞRUDAN ÇİN'İN İSTİKRARSIZLAŞTIRILMASI DEMEK'
Göçmen, Batılı ülkeler ve özellikle ABD'nin Çin'in içerisindeki kimlik farklılıkları ile alakadar olduğunu da belirtirken, cihatçıların kullanılmasına vurgu yaptı. ABD'nin sadece Uygur Özerk Bölgesi değil son dönemde Afganistan'a da IŞİD militanlarını taşıdığı yolundaki iddiaları anımsatan Göçmen, özellikle Suriye'ye taşınan Türkistan İslam Partisi'nin Çin için önemli bir terör sorunu teşkil ettiğini vurguladı. Ancak Pekin'in Batı'nın eleştirileriyle fazla ilgilenmese de Türkiye gibi ülkelerin tutumunu önemsediğini belirten Göçmen'e göre ‘ayrılıkçı terörü' bilen Türkiye, Uygur Türkleri'nin hakları konusunda öncülük üstlenebilir: