Parti yönetimi bunları demokratik sürecin bir parçası olarak tanımlasa da eski CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Seyr-i Sabah programında ön seçim yapılmadan, parti içindeki birkaç kişinin aday belirlemesini eleştirdi. Sağlar, CHP zamanlarında en önemli başarıların partililerin büyük kesiminin aday belirlemede etkin rol oynamasından sonra geldiğini dile getirdi:
‘42 BİN ÜYE 5 KİŞİDEN DAHA İYİ KARAR ALIR'
Mersin'de 42 bin parti üyesi vardır. 42 bin üyenin aldığı kararın 5 kişinin aldığı karardan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Parti üyesi olmak sadece tıpış tıpış gidip oy vermek veya afiş asmak değildir. Partili olmak seçtiği insanı denetlemek de demektir. Benim bu söylediklerimden AKP'li ve MHP'li seçmenler çok etkilenip teşekkür ettiler. Benim sloganım Mersinliler kararlarını kendileri versinler idi. Mersin'in tüm köşelerine gidiyorum ama herkesin benim kadar sorumluluk alması gerekiyor. Mesela Mersin belediye başkanını ilan eden başkan da benimle en ücra köşelere kadar gitmeli. Ankara'dan otururken olmayacak.
Benim bildiğim kadarıyla parti Deniz Baykal'ın genel başkan olduğu 2009 seçimlerinde ön seçim yapmıştı. Daha sonra da 2015'te bir eğilim yoklaması ve ön seçim yapıldı. Biz özellikle SHP CHP dönemlerinde hep ön seçim yapıyorduk. Üyeye saygı, üyeye sorumluluk verme, gibi solda var olan ilkeleri öne koyuyorduk. Ama bu gelenek son 9 yıl içinde bir kez denendi. Oysa yerel seçimler farklıdır. Bunun farkı adaylar yerel seçimleri götürürler heyecanlandırırlar. Siz yukarıdan aday belirlediğiniz zaman bunun sürüklemesi zorlaşır. 1989 yılında yıkılmayan Bedrettin Dalan ön seçimle belirlenen aday sayesinde yenildi. Üyeyi devreye soktuğunuzda sorumluluk verdiğinizde başarılı olması doğal hale geliyor. Bugün İstanbul ve İzmir gibi yerlerde problemler yaşadık. Bunları demokrasi kültürü gelişmiş bir anlayışta halledebiliriz. Sonunda alacağımız başarı bir özeleştiri gündem maddesi gibi kalacaktır. Ama bir kırgınlık var. Seçmende CHP'yi cezalandırmak gibi bir anlayış var. Gittiğim her yerde bu anlayış var.
‘ÖZGÜR MEDYA YOKSA DEMOKRASİ OLMAZ'
Zillet ittifakı diyorlar. Zillet ne demek? Horlanmış aşağılanmış demek. Yani horlanmışların birlikteliği diyorlar. Aslında doğru söylüyorlar. Öbür tarafta şer ve zam ittifakı var. Cumhur ittifakı yaparak eziyorlar. Bizi dinleyenlerin büyük çoğunluğu karınlarını simitle doyuruyorlar. Diğer tarafta İstanbul belediyesinin 130 milyon değerlerini bazı vakıflara verenler de var.
TC'nin en önemli kurumu TBMM idi. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı sırasında TBMM Başkanı idi ve onun için en önemli sıfat buydu. Bugüne kadar meclis başkanı olmuş olanlar büyük gurur duyarlar. Bugün Binali Yıldırım belediye başkanlığını TBMM başkanlığına tercih ediyor. Artık kanun da çıkarmıyorlar. Peki ülkede demokrasi var mı? Meclis Başkanı bile İstanbul rantını paylaşmayı başkanlığa tercih ediyor."