Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Seyr-i Sabah programında bireysel silahlanmaya dikkat çekerken, bireylerdeki silah sevdasının, biraz da silahın normalleştirildiği dizilere ve filmlere dikkat çekti. Altun, sigara ve içki görüntülerinin buzlanmasına rağmen silah ve kan görüntülerinin bu kadar serbestçe gösterilmesini eleştirdi. Altun, şunları söyledi:
'SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTADAYIZ'
Günümüzde yasa koyucunun iradesiyle bir şey yapılmıyor. Bir KHK ile düzenleme yapılabilir. Alkol ve sigaraya gösterilen hassasiyetin bireysel silahlanmaya da gösterilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Toplumdaki kutuplaşma ve çürümeden bizim çıkarılmamız lazım. TV dizilerinde gösterilen olgunun ve algının değişmesi lazım. Silahın günlük hayatın bir parçası kullanılmasının doğal olduğu algısından çıkmamız lazım. RTÜK'e de bu konuda iş düşüyor.
Bahsi geçen 6136 sayılı kanuna göre kuyumcular, hakimler, avukatlar ve hatta arıcılar silah alabiliyor. İllerde valiler eliyle verilen ruhsatlarla silahlanma yaşanıyor ve bu çok vahim bir durum. Biz ise sadece kolluk kuvvetleri ve güvenlikçiler silah taşısın diyoruz. Babasının silahıyla babasını vuran 4 yaşındaki çocuk var bu ülkede. Dünkü cinayette de baba silahıyla biri öldürüldü.
'18 YAŞINA GİREN HERKES POMPALI TÜFEK ALIYOR'
Ne failde, ne mağdurda meslek de aramıyoruz. Bir polis bir polisi veya savcıyı öldürebiliyor. Bir hukukçu adayı akademisyeni öldürebiliyor. Yüksek sesle konuştu diye kapıcıyı öldürüyor insanlar. Şiddet günlük hayatın parçası haline geldi. Dizilerin içindeki konular görseller ve sahneler bu algıyı zihnimizde yaratıyor. Bu katliamları yapan bütün bu faillerin eğitim almasına da gerek yok. Bir diziyi başından sonuna seyretseler, silah kullanmayı öğrenecekler. Eskiden sadece Pazar günleri kovboy filmlerini izlerdik.
Biz artık sevgi sözcüklerini bile silahla anlatıyoruz. Şimdi ayağına sıktırtma kendine deniyor. Günlük hayatın içinde çok fazla yer etti silah. Bir canı kurtarmak bile yüzde 100 başarılı olmuş olmak anlamına geliyor. Medyaya çok iş düşüyor. Bunun kötü reklamı yapılmalı. Bunun kontrolü anlamında yürütmeye, çerçevesini çizmek ve katı kurallara bağlamak anlamında da yasama organına iş düşüyor."