‘İBB İÇİNDE GELİR GİDER TABLOLARINI HER ÜÇ AYDA BİR DEĞERLENDİRİRİZ'
"Biz İBB içinde gelir gider tablolarını her üç ayda bir değerlendiririz. Bu dönemler kendi içlerinde özgür bir yapıya sahiptir. Kamuya ait belediye iştiraki olan kuruluşlar hiçbir şekilde zarar etmesi mümkün değil. Nakit akışı bu kadar yüksek, herhangi bir gideri olmayan İSPARK gibi bir kurumun zararını anlamak mümkün değil. 31 Aralık itibarıyla zarar etmeyecek ifadesi çok yanlış. O zaman müdahale ediyorlar. Bazı giderleri göstermeyin dediler genel müdürlere. Veya hayali gelir elde edin dediler. Bunun maliye dilindeki anlamı budur. İSPARK bütün sokakları parsellemiş, 230 milyon lira hasılat elde eden bir şirket. Bunun karlılık oranı yüzde 50'dir. Bunun altında karlılık yapan kişiyi orada tutmamak lazım. Eğer bu şirketleri kaynak aktarmak gibi siyasi amaçla kullanırsanız, buradan ödemeler yaparsanız bu zarar olur. Buradaki bütün sorumluluk siyasidir. Bizim İSPARK'ta çalışanlar 2000-2500 kişidir. Bunlara ayda 5 bin TL versek ki bunlar asgari ücretle çalışıyor, 9 ayda 112 milyon TL yapar. Nasıl oluyor da 230 milyon kazanan şirket tek gideri personel olmakla beraber 18 milyona yakın zarar ediyor?
Genel yönetim giderleri 32 milyon TL. Başkanın tüm genel müdürleri çağırıp ilk 9 ayda ödenen giderlerin karşılığını istiyorum demesi lazım. Bunun biz izahı yok. Bu şirketler İBB'nin şirketleri. Biz de meclis üyesi olarak bundan sorumluyuz. Her yıl Ocak ayında denetim istiyoruz. Bu şirketler zımnen denetime açık değil bizden kaçırılıyor. Bağımsız müşavirlik hizmetlerini alıyorlar ama takdir edersiniz ki siyasi olguların olduğu yerlerde onlara denetim yaptırmazlar. Siz beyannamenizi tasdik edin faturanın içeriğine girmeyin böyle bir gider bu şirkette olabilir mi demeyin. 100 araç kiralanmışsa bunun hesabını sormayın diyorlar. Denetimin ve şeffaflığın olmadığı her yerde bu tür usulsüzlük olur. Geçmiş dönemlerde bizim arkadaşların ortaya çıkardığı elde edilen hasılatın kayıtlara doğru geçirilmemesi incelenseydi belki bugün bunlar olmazdı. İnternet bağlantısı olmadığı anda kesilen belgenin merkez genel sistemine düşmemesi durumu vardı. Bunların kayıtlara doğru geçmemesi durumu vardı yine. Terminallerin denetiminin kimin tarafından yapıldığını, programın kimin tarafında yazıldığını bilmiyoruz. Acaba programda herhangi bir kayıp kaçak var mıdır? Sokakta basılan tuşlarla merkezdeki sunuculardakiler birbirini tutuyor mu dile bakmak lazım.
İBB bunları kullanmıştır, partililere kaynak aktarmıştır. Bunun aksi mümkün değildir. Başka türlü bu şirketin hizmet işi yapan şirketin zarar etmesi mümkün değildir. Bu şirketler kadar günlük nakit alan kurum yok. Böylesi nakitle zarar etmeniz mümkün değil. Her akşam belediyeye çuvallarla para geliyor olması lazım. 31 Mart günü İstanbulluların desteğiyle seçimi kazanacağız. Ekrem İmamoğlu Atatürk devrimleri ışında yönetecek ilimizi. Saydam ve hesap verilebilir olacak belediye. Bunları halkın ve meclisin denetimine açarsanız bu iş çözülür. Kılıçdaroğlu'nun sözü var, kesin hesap komisyonu başkanlığını muhalefete vereceğim demişti. Belediyeler için de bu söz konusu.
AKP'nin yaptığı gibi il ve ilçe başkanlarını buralara yönetim kurulu üyesi yapmayacağız. Siz maaş alıp oturun ama buralara karışmayın demeyeceğiz. Medya A.Ş. var ki burayı medyayı bilen birinin yönetmesi lazım. Böylece buranın suiistimal edilmesi mümkün olmayacak. Faturalara gelir giderlere bakılacak. Akaryakıt giderine bakılacak. Sadece kendi adamları bu işe bakarsa bu tip şeylerin oluşmasını hep göreceğiz. Bizim beton firmamız var. Kaldırımlarda kullanılan karoları yapıyor. Adı İSTON. Bunun da zararı var. Neden beton satan bir firma zarar eder? Bir liraya kumu alıp 5 liraya beton satar bir firma nasıl zarar eder?