Üretici fiyatlarında da rekor seviyeler görüldü. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE), Eylül 2018'de yüzde 46.15'e yükseldi. Aylık artış ise yüzde 10.88 oldu.
Enflasyondaki artışın nedenlerini ve önümüzdeki aylara ilişkin beklentileri ekonomist Enver Erkan ile konuştuk.
Sözlerine enflasyonda bu denli yüksek bir rakamın beklenmediğini hatırlatarak başlayan Enver Erkan, aylık enflasyonda 2001'den sonraki en yüksek aylık artışın, yıllık enflasyonda da 2003'ten sonraki en yüksek seviyenin görüldüğünü söyledi.
Bütün ana kalemlerde yüksek aylık artışlar olduğuna dikkat çeken Erkan, bu yükselişteki nedenler arasında öne çıkanları; kurdaki artışla yaşanan maliyet baskısı ve enerji maliyetlerindeki artış olarak sıraladı:
"Özellikle ana harcama grupları açısından ciddi bir maliyet baskısı söz konusu. Bu maliyet baskısını artıran etmenler de kurlardaki yukarı doğru hareket, TL'deki ciddi anlamdaki değer kaybı ve bunun gerek sanayici gerekse ithal girdi kullanan bütün gruplarda fiyat artışlarını tetiklemesi. Petrol fiyatlarındaki artış, dolayısıyla enerji maliyetlerinde de artışın devam ediyor olması yukarı yönlü baskının süreceğini gösteriyor."
‘ENFLASYONDA TEPE NOKTA HENÜZ GÖRÜLMEMİŞ OLABİLİR'
Ekonomist Enver Erkan, enflasyonda yukarı yönlü baskının devam ettiğinin altını çizerken, 'tepe noktanın' henüz görülmemiş olabileceğini söyledi.
Üretici tarafındaki birikimli maliyet etkilerin TÜFE tarafına yansıdığını hatırlatan Erkan, TÜFE-ÜFE makasının çok açıldığına dikkat çekti:
"Zaten yüzde 32 seviyesinde olan ÜFE, yüzde 46'ya yükseldi. Üreticinin yüklenmiş olduğu maliyetlerin daha da arttığını görüyoruz. Dolayısıyla ilerleyen aylarda ÜFE'den gelecek maliyet etkisi de TÜFE tarafında etkili olabilir. Bu da enflasyonda tepe noktasını görmemiş olabileceğimiz sonucunu ortaya çıkarıyor."
Yeni Ekonomi Programı'nda 2018 yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 20,8'e revize edildiğini belirten Enver Erkan, Eylül ayında ortaya çıkan yüksek veri sonrası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) da Ekim ayında açıklanacak Enflasyon Raporu'nda da beklentilerini yukarı yönlü revize edeceğini kaydetti.
Bu revizyonun bir sonraki Merkez Bankası beklenti anketine de yansıyacağını ifade eden Erkan, 'enflasyonda tepe noktayı gördük mü?', 'Yukarı yönlü trend devam edecek mi?', 'Bu 1-2 puan mı olacak yoksa yüzde 30 bandını mı görecek?' sorularının yanıtının çok önemli olduğunun altını çizdi.
‘ENFLASYONLA MÜCADELEDE MERKEZ'İN ELİNDEKİ ARAÇLAR SINIRLI'
Enver Erkan, enflasyonla mücadelede adres gösterilen Merkez Bankası'nın elindeki araçların sınırlı olduğunu hatırlatırken, 25 Ekim'deki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından beklentileri değerlendirdi.
Eylül ayındaki önden yüklemeli faiz artışının etkisinin yeni enflasyon seviyesi ile geride kaldığını belirten Erkan, Merkez Bankası'nın olası kararını şu sözlerle anlattı:
"Merkez Bankası bu toplantıda adım atar mı ya da enflasyonda tepe noktanın görüldüğü ve ekimden sonra geri çekileceği inancıyla faiz seviyelerini sabit mi tutar, şu an bunu tahmin etmek zor. Ancak mevcut enflasyon trendi, TCMB'nin çok uzun süre faizleri yüksek tutma, para politikasını sıkı tutma gerekliliğini ortaya koyuyor."
Ekonomist Enver Erkan'a göre mevcut durumda 'Merkez'in faiz artırması gerekiyor' yorumunun kolaylıkla yapılamayacağı görüşünü paylaştı.
Erkan, buna gerekçe olarak da yüksek faizin ekonomi üzerindeki tahribat etkisini işaret etti:
"Para politikası cephesinde atılacak adımlar sınırlı. Merkez Bankası sadece kısa vadeli faizleri kontrol ederek, uzun vadeli faizlerde bir etki yaratabilir. Diğer taraftan faizleri artırmanın ekonomi tarafına da olumsuz etkisi var. Yüksek faiz ortamında şu anda ekonomik aktivite çok sınırlanmış durumda. Bu, bir tarafta kredi maliyetlerine yansıyor. Maliyet artışları yatırım yapma ya da yatırımı artırmayı zorlaştırıyor. Yani bir taraftan kur farkından bir maliyet artışı var, diğer yandan faiz giderlerindeki artıştan bir maliyet unsuru var. Faizin ekonominin üzerinde de bir tahribat etkisi yaratma seviyesine gelmiş durumdayız."
Enflasyonla mücadele kapsamında hükümetin daha sıkı mali politikalar izleyeceğini kaydeden Enver Erkan, özellikle gıda fiyatlarının kontrolü ve denetimine öncelik verildiğini söyledi.
"Son dönemde döviz kurları bahane edilerek yapılan fahiş fiyat artışlarına ve kur fırsatçılığına savaş açıldı" ifadelerini kullanan Erkan, bu dönemde asıl etkiyi hane halklarının yaşadığına vurgu yaptı:
"Enflasyonun hane halklarını uğratmış olduğu bir zarar söz konusu. Şu anki enflasyon seviyesi ciddi anlamda satın alma gücünü etkiliyor. Bu bağlamda örneğin özel sektörde ücret artışları ne derecede olacak, yani enflasyon farkları karşılanacak mı, bu önemli bir konu."